1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
658
Okunma
3.bölüm….Buna ego mu denilir bilmiyorum ama 30lu yaşlarımda ilginç bir şekilde kendime ve geçmişime acımak duygusu esir almıştı tüm benliğimi.
Düşüncelerime hâkim olamıyordum, yorgun düşünceye kadar kafamdan akıp giden geçmişime isyan, o günlerimi zehir ediyordu. Ve hep ben merkezli düşünceye sahiptim. Kendi siyasi, inançlarıma yakın olanlara acıyordum, sosyal yaşamı ve kültürümden olanların yaşadığı haksızlıklar gördüğü eziyetler beni daha çok üzüyor, ağlatıyordu. Yanlış olan bir şeyler vardı. Eğer sağlıklı ve mantıklı düşüne bilseydim kendime bu kadar eziyet etmezdim, kendim ve benim milletim dediklerime odaklanıp geride kalan insanların hiç derdi yokmuş
Gibi düşünmeseydim, bu kadar acı çekmezdim.
Tüm insanlığın yanlışı bundan kaynaklanıyor sanırım, kendimizden başkasını düşünemiyoruz her ne kadar, Ben başkalarını düşünürüm diyoruz ya palavra, önce kendimizi düşünmeliyiz ama acıma duygusuyla değil.
İnsanin kendine acıması hastalıklı bir durum aldığında tehlike çanları çalıyor demektir.
Bilmeliyiz ki tüm kâinattaki canlıların hayatlarında adil olan bir şey yok, her canlı yaşam boyu birçok bedel ödüyor,
Evrende ve doğada acımaya yer yok.
Güç dengesi var güçlü isen haklısın, zayıfa yer yok.
Hayvanlar âlemine bakıyoruz kim güçlü ise yaşamı o devam ettirme hakkını kazanıyor.
Doğal afetlere görüyoruz kime acıyor, kanatları yanarak uçan kuşları gördüm ben çığlık attım ama ateş onlara hiç acımadı, fakir fukaranın evini sel yıktı ben acıdım sel hiç umursamadı. Peki, ben acıdım da ne oldu.
Anladım ki acımaya yer yok ve hiçbir faydası yok gücün varsa yardım et başka sözüm yok.
DEVAMEDECEK.