6
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1283
Okunma

Hüdai yani Şair Hüdaverdi Kardeşim yüreğinden billurlar çağlayan ve bunu kalemine ve şiirine yansıtan ender bir şair. Duydum ki, bu günlerde üçüncü şiir kitabını çıkaracakmış(!) Yakışır, elbette sanat dünyası onu hak ettiği gerçek yerine koymuş değil; hak ettiği yer çok daha yükseklerde ve bunu hak ediyor.
Şiir deyince; aklıma gelen kalemlerden biri Şair Hüdai! Her konuda yazabilen güçlü bir kalemi var.
Bak yiğitler peşi sıra dizilmiş,
Alnımıza haktan kelam yazılmış,
Namert kaçmış, hain tuzak bozulmuş,
Evlat bizim nesil bizim soy bizim.
Diyor ve elinde yalın kılıç vatan-millet-bayrak için mücahadeye kalkan hasılı bizim olan her şeye sahip çıkarken;
Seher vakti yeşil bağ’a uğradım,
Dökülmüş gazeli dal viran olmuş.
Oturup da bir köşede ağladım,
Söylemez dilleri hal viran olmuş.
Vatanın ve milletin yaşadığı sıkıntıları yüreğinin en ücra köşelerinde hisseden ve oturup ağlayan ve memleketin haline yaralı bir yürekle ortaya koyan şair;
İman denizinde boğ bu kulunu,
Nurdan şulelerle ov bu kulunu,
Mümin olmaz ise, kov bu kulunu,
Şu gönlüme sensin tek nur efendim.
Ellerini Allaha açar ve bir derviş oluverir hakkın huzurunda! İman denizinde kovulmayı nimet sayar, nurların içinde ovulmak ve temizlenmek ister, kendinden o kadar emindir ki; mümin olmak konusunda o kadar iddialıdır ve o nedenle kovulmayı bile göze alır.
Şair Hüdaverdi Er, bir şairin ustalığı kadar,alk ozanlığını da kendi toplayan ve o tadı veren bir sanatkâr.
Dileğimiz odur ki; bu özgün halk şairimizin, usta ozanın yüreği hiç susmasın ve şiirler duru pir pınar gibi yüreğinden yüreklerimize dökülsün. Bizler ve milletimiz güzel yüreğin ve usta şairin billur pınarından içmeye devam ederiz.
Mustafa Göktekin