Paranın öldürdüğü ruh, kılıcın öldürdüğü bedenden fazladır. walter scott
Bayram KAYA 1
Bayram KAYA 1

Cennet Algısı 6

Yorum

Cennet Algısı 6

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

452

Okunma

Cennet Algısı 6

6-İşte bu kabil enformasyon, cisim içinde kırılmadan gidecek. Ekseni enerji ile dıştan cisim çevresini dolanaraktan, cismin arkasındaki, cismin içinden geçip, ekseni olan ışıkla; kesişen dalga hareketinin birer aktarımları olacaktırlar. İleri doğru olan bir eylemsizlik hareketi, bir kondansatör hareketi gibi sönümlenen hareketin ileri yönünü, destekler. Böyle bir eylemsizlik hareketi, yine bir bobin içindeki azalan akımın, çevresindeki biriken EMK güçle, azalan hareketi devam ettiren; o eyleme özgü hareketi sürükleyen alan durumdurlar.

Yani birim enerji, kendisi hareket enerji; alan içi ilişkiyle kontrollü hareket kazanırken, kendi çevresine hızla artan bir eylem sellik alanlanması kazanır. Eylem sellik kazanan bir özdek; ileri olan hareketle de, hem parçacık yansıması, hem dalga kuşatması gibi birçok niceleyişlerle, etki ve özellik görünümlerine dönüşürler. Bu hal, tekil birliğin kendi çevresine olan değişik iliş kinlikleriyle yansıması durumudurlar.

Makro âlemde enformasyon topun çamur içinde veya pudra toprakta; iz bırakması gibidir. Ya da çamur ve pudra tozun topa bindirmesidir (yapışması, topu lekelemesi). Topun dalga enerjili haline göre çamur ve pudra toprak, top üzerine modüle bindiriliş gibi taşınır. Aynı enformasyonlar parçacı âleminde, başka bir hareket enerjisi üzerine, manyetik aktarılırlar. Manyetik aktarım, değmeden dahi uzaktan etki ile karşı taraf içine yüklenen bir dolaşımla bindirilmesi olası olmaktadır.

Enformasyonlar, makro düzlemde; bir çarpmanın fren etkisi ile birbirinin içine geçen enerji kuantları haliyle kopyalanırlar. Ayna görüntüsü bakışım süresince var olan ve bakışım kesilince silinebilir bir kopya yansımalar olmaktalar. Tabii ki bu iki özellik tam bir iletişiler kopyalaması değildirler. Bir enerji hareketin; diğer hareket üzerine binmesine dek yansıması, özdeğin özelliği olup; yansıma bir türden olmayan, pek çok biçimlerde yansıyan bir geçişmedirler.

Toplumsa ve sosyal yansıtmalar da bir ayna bakışım yansıtması gibi sizde de yansınırlar. Çevrenizde, sosyo topluma dek üretim sel ilişki düzeni varken, sosyal ve toplumsa yapının bu düzenlime ilişki durumları, sizlerin üzerinde yankılanırlar. Ancak siz bunun, bu yansımaların; kimyasal olurla öznel dönüşümlerini; protein sentezlerini, yaparsınız. Sıkıntı da burada başlar. Aynanın dışında, aynaya yansı eden bir bakışım olmadığı durumda aynada görüntü yoktur. Oysa dıştan bir yansıyan olmadan da, sentez kalıpların, sizde ayna içi ayna yansımalarının kaygıları vardır.

Cennette çıkmak, böylesi bir yığın ilişkiler bağıntısı girişmeleri sonucundadır. Cennet bir önceki sosyo toplumsa yaşamın aktarımıyla sizde, ayna içi ayna görüntüsü, oluşturabilme amaçlılığına dönüşürler. Siz toplumsal üretim ilişkileri içindeyken de kısmen ve geçici oluşla yekvücutsunuzdur. Üretim ilişkileri ardında dağılan yekvücut ilişkileriniz, olabildiğince tekilleşirler (özel ve öznel tüketim ve yaşam biçimi olurlar).

Oysa sosyal birlikti komün düzlem aitti liginde, bu aitlik bir yekvücut olmanın ta kendisidir. Sağlasan temin edilirken ve sağlananları tüketirlerken yekvücutturlar. Ancak, yerken, giysi olacakla bürünürken gibi biyolojik denk düşme esnasında tekilleşirler. Bu tekilleşme özel yaşam olmayıp, biyolojik bencilce tekil oluştur. Ki bu da yapı entegrasyonunun kendi alanlarının, ayrı bir feedback olması gibidir. Sosyo toplumsa yapı kişidir özel ve öznel bir yapı değilken; kişi süjesince duyumlarıyla özel ve özneldirler.

Yani burada; sosyal birlikti topluluklar sosyal yaşamında, toplumsa yaşam beraberindeki halk yaşamı gibi özel yapı oluşların sahipliğine dek, özel hayatlar yoktur. Bu sosyal birlikti topluluktu süreçler tekil benliğin birliğe katılması; bu birlikle beraberce düşünmesi; toplulukla beraberce algılama; toplulukla beraberce davranma şeklindedir. Bu da, o yapıların küçük küçük ve kısa sürede kontrollü olmasıyla ve anında iletişiler, olmasıyla ilgilidir.

Bu nedenle sosyal birlikti cennetin, aidiyet dışı tekilse gurbeti yoktu. Gurbete gidilmediği için, şimdiki gibi ‘gurbete gidenin yârini el almıyordu’. Var sayalım ki tekilse olacakla o düzlem içinde de gurbete gidilseydi dahi, gurbette dönüldüğünde, özelleşmiş yâriniz olmadığından, kimse sizin yâriniz almamış olacaktı. Siz de kaldığınız yerde rolü oynamaya devam edecektiniz. Çünkü bu yaşam çok büyük oranda donmuş filim karesine benzer yaşantılar gibi yansıma ve yansılanımaydılar. Özel malınız olan yâriniz olmadığı için, sizin de özel davranışlarınız da yoktu.

İnsanlar, cennet yaşamları süresince; kendi çevrelerinde av olaraktan aradıkları besinleri; cennetten çıktıktan sonra şimdi kendi yanlarında; koyun, sığır sürüleri olacakla, ambar artığı tahıl saklamalarıyla biriktirilir olacakla, bulundurmaktaydılar. İnsanların bu kabil sağlanır olanları hazırda ellerinin altında bulundurur olma muktedirliklerinin, bir maliyeti vardı. Bu maliyet başta kişisel güç yoğunlaşmasıydı.

Sağlanırlar sahipli bulundurma eylemi maliyetiyle; çevrenin otlak olacakla meralaşmasına ve tarım alanları olacakla da, çevrenin tahribine yol açıyordular. Yine doğal olan flora ortamlar ve faunalar insan yerleşmelerine açılmasıyla, bunlar da giderekten yok oluyorlardı. Cennet ilişkileriyle sağlanır olma emekler değiş tokuşuyla ve köleci ilişkilerle sağlanır olmaya dönüşmüştü. Maliyet ağırdı. Ama sağlasan olanların cennette olmayan bir hazcı ve özel yaşam devinmesi de, o kadar vaz geçilmezdi. Yani insan cennetten yeni ortam içine doğru hem gelin olacaktı, hem ağlayacaktı. Artık rekabet vardı.

Bir habitat gerileşirken diğer bir habitat konumlanıyordu. Cennet yaşamının doğal ekosistemi olan ortamlar, av ve besin alanları; insan yararına yeniden bir inşa oluşla, diğer yaşam sistemlerinin aksine gerileşmesi şeklinde bir durumu ortaya çıkartmıştı. Yeni olan, insan bencillikle ve insan uygarlıktı sistem, yeni insan doğal ekosistemi; doğanın dengeleri aleyhine olurla gelişiyordu.



Sürecek

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Cennet algısı 6 Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Cennet algısı 6 yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Cennet Algısı 6 yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL