13
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1807
Okunma

“Çayda dem, askerde kıdem “ derler. Bu söylemin haklı yönleri çoktur. Askerlik mesleği emir komuta sistemin, disiplinin esas alındığı bir meslektir. Çok başlılık hizmeti aksatır. Canın, Vatanın korunması esas olan bir meslek hata götürmez.
Ancak;
Yetkiler çok kere egoların tatmini için kullanılmıştır. Çok örneğini gördüm meslek hayatımda. Kıdemli kıdemsizden kendini üstün hisseder. Yetki onda olunca, astını adam yerine koymamaya başlar. Astını ezmek üzmek kıdemli ye sadistçe bir zevk verir.
Peki, bu yetki kullanımı dışarıda nasıldır?
Çok daha berbat, çok daha vahim…
Maliyede, nüfusta, adliyede vatandaşlar; yaşına, mesleğine, kültürüne bakılmaksızın azarlanmıyorlar mı?
Horlanmıyorlar mı?
Devletin kendilerine -vatandaşa daha iyi hizmet edilsin diye- verdiği yetkiyi kendi egolarını tatmin için kullanmıyorlar mı?
Neden?
Neden?
Neden?
Bu durum bankalarda nasıl?
Anlatayım o zaman;
Emekli olduğumdan beri maaşımı hep aynı bankadan alırım. Her nedense bu bankanın çalışanları emeklileri hep horlamış, aşağılamış, azarlamışlardır. Hepsi de mi öyle? Belki değil.
Ben çok şube değiştirdim. Maalesef gördüğüm bütün şubelerinde durum aynıydı.
Isparta’da ikamet ettiğimden maaşımı da aynı bankanın Özel İşlem Şubesinden alıyorum.
Geçen gün maaş kartımdaki bir sorunu düzelttirmek için banka şubesine gittim. “Kişisel Başvuru” bölümündeki memura yaklaştığımda, daha hiç bir kelime söylememe fırsat vermeden;
“ Ben bakmıyorum. Arkadaşa, arkadaşa …” diye bağırdı.
Neye bakmıyordu? Ben ne isteyecektim? Ne söyleyecektim? Biliyor muydu?
Bu soruların cevabını almam lazımdı. Ama sabrettim. Sinirlenmeme rağmen bir şey söylemedim. Gösterdiği bayan arkadaşının karşısındaki sandalyeye oturdum. Bekliyorum.
Bayan memurenin işlemini yaptığı hiç kimse yoktu. Beni görüyordu. Arkadaşının beni kendisine yönlendirdiğini biliyordu. Buna rağmen önündeki bilgisayarda bir işlem yapıyor muşçasına yüzüme bakmıyordu.
Bekledim-10-15 dakika bekledim.
Ne o bana bir şey sordu. Ne de ben ona bir şey söyledim. Mesai arkadaşına sert bakmış, ona;
“Özür dilerim. Bir daha sizi rahatsız etmem. Ne olur beni affedin” dememiştim
Farkındaydım. O da egosunu tatmin edecek benim işlemlerimi yapmamak için bekletecek ti.
Karı, koca bir çift geldi. Benim işlemimi yapacak bayana;
"Ooooo.....hanım nasılsınız."
Bayan ayağa kalktı iki sininde ellerini sıktı masasının karşısındaki sandalyeye buyur etti.
" Hayırdır? Bir sorun mu var? "
Tanıdığı kişi sorununu anlattı. Bayan aldığı kartla bilgisayarda işlemini tamamladı.
"Tamamdır… Başka bir isteğiniz? "
Tanıdıkları teşekkür edip ayrıldılar.
Hani halk arasında bir söylem vardır “ Sigortam attı” derler. Benimde sigortam haksızlıkla karşılaşınca sabrım da taşma noktasına gelince atar. O anda sonuç umurumda değildir. Zarar görecek miyim? Başıma ne gelebilir? Düşünmem. Bu huyumun faydasından daha çok zararını gördüm. Ama huy huydur işte…
Ben bağırarak;
“ Hanımefendi bu bankada işinin yapılabilmesi için senin tanıdığın mı olmak gerekiyor? “
Karşısında 15 dakikadır uysal koyun gibi oturan adamdan böyle bir tepki beklemiyordu, Şaşırdı
" Ne oldu beyefendi?"
"Ne olduğu var mı? Neden benim işlemi mi yapmıyorsunuz?"
" Ama siz bir şey söylemediniz?"
"Karşınızda 15 dakikadır bekliyorum. Benim farkımdasınız. Ama başınızı kaldırıp sordunuz mu bana sorun nedir diye?"
Önce beni dinleme tenezzülünde bulunmayan memur koştu.
" Buyurun beyefendi ben halledeyim sorununuzu"
Çok sinirliydim. Ses tonuma hâkim olamıyordum. Bağırıyordum.
"Siz halletmeyin. Siz rahatsız olmayın. Siz üzülmeyin. Ama şunu da iyi bilin benim bu bankadan aldığım maaşı sizlerin şahsı vermiyor. Ben devletime verdiğim hizmetin karşılığını alıyorum. Sizde verdiğiniz hizmetin karşılığını maaş olarak alıyorsunuz."
Sonra güvenlik görevlisi, daha sonra bankanın müdürü geldi.Sinirden titriyordum.
Sinirle ne kadar anlatılabiliniyorsa anlattım müdüre.
Müdür;
“ Siz merak etmeyin gereken yapılacaktır. Ben arkadaşlarım adına sizden özür diliyorum” dedi.
Bankadan ayrıldım.
Ama inanmıyorum bir şey yapılacağına… Çünkü o müdürde emeklileri azarlaya azarlaya müdür olmuştu.
Halkla bire bir ilişki içerisinde olması gereken kamu kuruluşunda çalışanlar düşünmüyorlar mı, bir günde kendilerinin zırhı olarak gördükleri o bankların karşı tarafında olacaklarını?...
Şimdi tekrar soruyorum. Neden yetki sahibi insanlar yarı ilahlaşıyorlar?
Neden haksızlığa uğrayan insanlar boyunlarını büküp, sessizce uzaklaşıyorlar?
NEDEN ???