11
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1419
Okunma
Paylaşımlar
…HATDİN
Hayatın boyunca ‘gitgellerin’ içinde kayıp bir gemi gibi vurup durdun kıyılara.Kayalıklar bile usandı senden. Kayalıklarımı parçaladı gövden. Kan revansın belki ama senden daha acınası durumdayım yanında. Un ufak olmayı, toza toprağa karışmayı kabullenişim sana duyduğum bu aşktan.
Biliyor musun seni izlerken öğrendim yazmanın neme nem bir bela olduğunu. Yaşadığın acıları okudum sen yazarken. En çok yazdıkça huzur bulduğuna şahit oldum.
Kendini dövmekten hiç vazgeçmedin.
Sen ve senin gibi olanlar bu yüzden sevdiniz birbirinizi ve bu yüzden katlanamadınız birbirinizin varlığına. Yaşadığınız ıstıraplar size yeterdi başka bir deliliği kaldıramadınız bu yüzden. Sevmekten de vazgeçmediniz.
Kendini dövüp duranlar seni çok sevdiler. Az ötede oluşundan onları kendilerine bırakmadan ve onlardan daha merhametli paraladın ruhlarını. Bu yüzden gelişini sevdiler. Onları kendilerine bıraksan belki paramparça olacaktı ruhları.
Ya olmasan! Deliliklerinin gölgeliğinde yaşama tutunmuşken, aklımın olduğuna inandıran hallerin iyi hissettiriyor beni, biliyor musun?. En çok da bir anda geliveren mısra zamanların… Bana okurken, öyle sıradanmışçasına duyabildiğin seslerden ürküyorum. Gece örtülerinin hangi boşluğundan akıyor o mısralar parmak uçlarına? Rab, şeytana seslenirken bir kıyıda en bedensiz halinle sesleri dinleyerek geçirmiş olmalısın zamanı.
Bu delilik zamanlarının arasından kopartıp ellerime sunduğun o aydınlık zamanlarınsa.. Ödüllerin en büyüğü. Bir muammayı çözüp, satırlara yükledikten sonra kamburundan kurtulmuşçasına, koşturursun gök kubbenin altında.
….
…KADIN
Donuk bakışlarımı söküp alamıyorum karşımda duran sarı boyalı duvardan. Sana bakıp seni görmemek, sesini duyarken söylediklerini anlamamak, durmadan aklımın kıvrımlarında birbiri ardınca doğan öyküler ve ölü doğan cümleler varken…
Delilik bir tercih meselesi değil gülüm. Kim ister aklını vahşi bir çılgınlığa kaptırmayı? Toprağın, yağmurun, rüzgârın başka türlü anlamlarıyla boğuşup durmak kolay mı?
Keşke herkese doğduğu gibi doğsa bana da güneş.Ruhum ıstırap dolu bir günahın tek şahidi gibi kıvranır gecenin koynunda. Yaldızlı sandığın o mısralar için başım sağıma düşer, yol açılır.Cinler, periler, iblisler koşar adım sarar dört yanımı. Geceler… Ölü kalpler mezarlığına yürüdüğümü bile bile korkumu gömerim ilkin. Hayaletlerim ellerimi tutar.
O sabah yürürken yokuş aşağı, elimi tutmuştun hani. Fısıldar gibi üzerimize doğru yürüyen yabancıların ölü bedenlerini gördüğümü söylemiştim, deli saçması olduğunu söylemenden korkarak.
Parmaklarımdan söküp alırsan şu kalemi bil ki ...
Dört duvar arasında bir delilik, dört duvar arasında bir kâinat ve dört duvar arasında geleceğe söz söyleme derdine düşmüş bir yazar.
Güzel şeyler yazamıyorum sana ve aşka dair. Biliyorum, biliyorsun… Beni affet…