6
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1047
Okunma
Son günlerde Doğu da Kürt halkı, ezanı Kürtçe söylemeye başladılar. Bu olaya en çokta dinden beslenen çevreler tepki gösterdi. Neymiş “Ezan evrenselmiş” (Diyanet İşler Başkanı) Anlamadığımız bir dil nasıl evrensel oluyormuş, anlayamadık. Oysa insanın ana dilinde ibadet etmesi kadar doğal bir şey olamaz. Anlamadığı ve yabancı olduğu bir dilde ezan ya da ibadet insana baskıdır.
Türk, Kürt ve diğer azınlık halkları yüzyıllarca bilmedikleri bir dilin baskısını yaşadılar. Cumhuriyet kuran kadrolar bunun bilincine varmışlardı. 1932’de ezan Türkçe okunmaya başlandı. Her şeye mutlak gözle bakanlar bundan rahatsız oldular. Oysa rahatsız olacak ne vardı. Halk kendi ana diline çevirdiği ezanı, Türkçe dinliyordu ve Kuran’ı Türkçe mealinden okuyordu. Keşke o yıllarda birde Kürtçeye çevrilse idi. Kürtlerin yoğun olduğu bölgelerde okunması açısından geç kalınmış olunmazdı.
Şunu özellikle vurgulamak gerekir. Yeri geldiğinde “benim dinim bana, senin dinin sana” diyenler, konu Türk ve Kürt halkı olunca Arap dilinde ısrar etmeleri yanlıştır. Herkesin kendi anadilinde ibadet etmesi insani bir haktır. Bu en doğal hak’a karşı çıkanların asıl niyetleri başkadır. Sorgulamanın önünü açılacağından korkmaktadırlar. Din elden gidecek diye korkmaktadırlar. Aslından dinin elden gittiği yoktu. Yaşam sürecinde din misyonunu sürdürüyor ve insanlığın aydınlanmasına kadar da sürecektir.
1925’lerde Tekke ve zaviyelerin kapatılmasıyla birlikte cemlerini gizli gizli yapan Aleviler cemlerinde Türkçe yaptığı gözlenmiştir. Kürt ve Zaza olanlar da Kürtçe ve zazaca ibadet etmişlerdir. Olay camilere taşınınca, rahatsız olmayı anlamak zordur. Bundan rahatsız olanlar; İslam tarihini bile bilmezler. Kuran, Muhammed’in kabilesi dilindedir. Diğer kabileler Kuran’ı anlamakta güçlük çekerken, Muhammed diğer kabilelerin diline de çevirmiştir. Yani 1932 de Atatürk’ün yaptığını Muhammed İslam’ın ilk yıllarında yapmıştır.
Namaz ibadeti konusunda olukça esnek olan bir din olmamsına rağmen, uydurulan hadislerle camide kılınan namazın 27 kez daha sevap olduğu söylenerek cami yapımı yoğunlaşmıştır. Artı bunlara bir de cemaat camileri eklenmiştir. Birbirlerinin namazını beğenmeyenler kendi camilerini yapmışlardır. Son yıllarda bunlarla yetinmeyenler bulundukları bölgede hoparlörü var gücüyle açmaktadırlar. Ne hastalar, ne bebekler, ne de rahatsız olanlar umurlarında. Yıllarca teknoloji yadsıyanlar, şimdi teknolojiyi tepe tepe kullanmaktadırlar. Ezanı cep telefonlarından insanlar dinlesin diye bir öneri getirsek, Kürtçe tepkisi gibi bir tepki doğacak. Bugün tepki verenlerin yarın işlerine gelence uygulayacaklarını söylemek gerekir.
Bu konularda yapılacak çözümler küreselleşmenin kendini dayattığı bir dünya için önemlidir. Diğer ülkelerde azımsanmayacak kadar Türk ve Kürt insanlarımız bulunmaktadır. Bunlar bulunduğu ülkede cami, mescit gibi ibadethaneler yapmaktadırlar. Yaparken birçok rahatsızlıklara neden olmaktadırlar. Bu ülkelerde yapılacak en güzel uygulama, o ülkenin izin verdiği ölçüler olmalıdır.
________________________________________