29
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
4797
Okunma


Bu akşam seni yazmaya karar verdim..Kalemim bile sana hayrette. Neden sana, senin atanı dedeni ben anlatmak zorunda kalayım… Neden kendi içine bu denli bakmaktan acizsin, hangi nankörün, iftiracının gözlerini edindin, hangi zalimin yüreği ile düşünmektesin… Neden bu denli kendine bakarken kör ve sağırsın. Bilirdim unutkan bir milletiz, ama olamaz bu kadarı da fazla, sen nerelerde hafızanı yitirdin… Sana vatan bağışlayanların üzerindeki hakkını ne çabuk unuttun… Vallahi ziyandasın… Sızlarken onların kemikleri bil ki iflah olmazsın…
“Ceddin deden neslin baban / Hep kahraman Türk milleti” derken kulaklarının dibinde mehter, sen neden hep aksini öğrendin. Çanakkale’yi, Aziziye Tabyalarını, Kocatepe’yi, Efeler diyarını gezmedi mi ayakların, Kurtuluş Mücadelesini hiç mi okumadın? Nasıl olur da Atana dedene kara sürenlerle bir çıkar sesin.
“Yastığı mezar taşı/ yorganı kar” olanları hiç mi duymadınız. Makbere değil peygamber aguşuna emanet edilenleri de mi bilemediniz..Sahi siz bu ömrü nerelerde, ne diye tükettiniz. Sarı gelin türküsünü, Yemen türküsünü “Eledim eledim, höllük eledim gitti de gelmedi yavrum…”diyen annenin ağıtındaki yürek sesini anlamak istedi mi hiç vicdanınız? Bayrağa bakarken; merak ettim ne gördü gözleriniz, kırmızı bir bez, yanında beyaz bir de ayla yıldız… Sakın bunu demeyin bana, siz bu kadar da basit olamazsınız.
Toprağın bağrında sıra dağlar gibi duranları minnetle andınız mı hiç? Erzurum’da, Batum, Kars, Ardahan’da, Kağızman’da Ermeni zulmüne uğrayanları… Camilere toplanıp yakılan kadınların, çocukların canhayraş feryatlarını hiç anlamak istediniz mi? Bunları anlamadıysan, kara yürekli adamların yaktığı canların kokusu da mı, hiç sızlatmadı burun direğini…
Koca bir savaşın içinde dört bir yandan eteklerinden çekiştirilirken, mahşer yerini aratmazken Anadolu, körpecik kızlarımız namus uğruna can verirken, çukurlar kazılıp, bu çukur kaç kelle alır hesabı yapılırken,ak sakallı deden bir kör bıçağın ucunda şahadet şerbeti içerken sahi siz neredeydiniz..Merak ettim hep mi kördü gözleriniz.
Hatırladım kalleşti dedeniz, ninenizin namusuna el uzatan bir haramzadeyi katletmekti günahı, bebesini ağaca çivileyen eli satırla doğrayan amcan da suçluydu. Namusunu teslim etmediği çapulcuyu orakla biçen ninen hele hele hiç affedilebilir mi? Üç aylık bebesini beşiğinde yalnız başına bırakıp Allah’a emanet edip, birkaç saat önce şehit düşen kardeşinin tüfeğini bir de satırını eline alan Nene Hatun ne kadarda zalimdi. Kazım Karabekir komutasında Ermenilere karşı savaş veren Mustafa Kemal’in askeri ne kadar da gereksiz bir mücadeleye girmişti.
Senin bu dedelerin yok mu hepsi de ne kadar da medeniyetten uzak ve barbardı. Senin lügatınla bakarsak; yıllarca ekmeğini yediği toprağa, aşına, namusuna ihanet ettiyse ne olacak ki, böyle basit olaylar için o güzelim ermeni komşularını üzmeye değer mi?
Ah o dedeniz neslinden geldiğin için utanç duyduğunuz. Çok haklısın dedenle utanmalısın. Bir an için affet unuttum, sahi siz Ermeniydiniz…
Anneannem rahmetlik anlatırdı; dedesinin getirdiği yetim kalan iki ermeni çocuğuna nasıl bakıp, kolladıklarını. Üstelik onların gördükçe kan kardeşlerini doğradıklarını. Avrupa’nın, İngiltere’nin pek çok lobisi bile yakıştıramazken mezalimi atana sen utanmadan oturduğun yerde atanı, dedeni yargıla… Ermenilerin, nesline yaptığı zulmü ispatlayan öyle çok belge varken ortada… Bilirim okuryazarsın, ama heyhat boşuna, işine gelmez ki bunları araştırasın..Ben anlatayım dedim ama yine de bilirim ki, almaz ki senin özün.Ne yazık ki aslını yitirmişsin. Kalma kusura bir an için unuttum be gözüm…
Duymuşsundur bu aralar peydah oldu genetiği bozuk organizma(GDO) sen de o ara çıktın ortaya. Galiba sen de o sınıftasın. Aslını inkâr eden haramzade, sen Ermeni’den özür dile tüm kalbinle. Ben de Mustafa Kemal’le beraber haykırıyorum ”Ne mutlu Türküm Diyene!”
Ve siz bu toprakları vatan eyleyen kanların sahipleri; manevi huzurunuzda saygıyla eğilirken “Biz Ermeni’yiz” diyenler adına özür dilerim sizlerden… Biliyorum ki yattığınız yerden gördükçe onları kemikleriniz sızlıyor. “Bunlar için miydi.” diye ruhunuz kanıyor…
Ne olur üzülmeyin. Mekânınız cennet, o güzel peygamber yoldaşınız olsun. Bilin ki emanetinizi koruyacak, sizin “Barışın güvercini/Savaşın kartalı” olduğunuzu bilen nice nice torunlarınız var. Onlarla beraber aziz hatıranız önünde saygı ile eğiliyorum.
Hakkınızı helal ediniz. 27 Ocak 2011
Perihan TUNÇOK KILIÇ
Esmize
yazımı güne getiren seçki kurulu üyelerine birlik ve beraberliğe en çok ihtiyacımız olan şu dönemlerde benim sesime ortak olan tüm dostlara sonsuz teşekkürlerimi ve saygılarımı sunuyorum....