5
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1457
Okunma

TECAVÜZLERİN HESABINI ÖDEYECEK SEVABINIZ VAR MI?
ŞİMDİ ZURNANIN SON DELİĞİNDEYİNDEYİZ.
BU MİLLETİN BEYNİNE BU KADAR CİNSELLİĞİ ZERKETTİĞİNDE REYTİNG UĞRUNA BİR GELECEĞE KIYDINIZ TINMADINIZ. BEN ÇOCUK AKLIMLA TA O VAKİTLER DEMİŞTİM BİDE AZAR YEMİŞTİM.LANET DİZİLERİNİZLE AHLAK ANLAYIŞIMIZIN İÇİNE ETTİNİZ ŞİMDİ ÇAĞDAŞ AVRUPA KÜLTÜRÜNÜZLE BEBEK KADINLARI KORUYUN YA DA AVRUPAYA PAZARLAYIN VİCDANLARINIZI ONLAR BİLE TÜKÜRÜR CAHİLLİĞİNİZE.
YAPTIĞINIZ PEZEVENKLİKTİ (!)AMA KARTVİZİTİNİZDE "FİLM YAPIMCISI, PROGRAMCI " YAZIYOR DİYE EL ÜSTÜNDE KABUL GÖRDÜNÜZ.
HALK ZATEN CAHİL. EĞİTİMSİZ HALKA SONSUZ ÖZGÜRLÜĞÜ HAYAL ETTİRİP O HAYALLERİ HAYATA GEÇİRMELERİ İÇİN BOŞ CESARETİ POMPALARKEN BU SONUÇLARI DÜŞÜNMEDİNİZ BİLİYORUZ ÜSTÜNE YAYILDIĞINIZ YEŞİL BANKNOTLAR SİZİ RAHAT ETTİRDİ AMA ŞİMDİ VİCDANLARINIZ NE DİYOR TABİ VARSA KALDIYSA...
TECAVÜZE UĞRAYAN KADINLARI KORUMAKTAN ACİZKEN BEBEKLERİ ÇOCUKLARI ERKEK ÇOCUKLARINI NASIL KORUYACAKSINIZ?
AYRICA KORUMAYA ÇALIŞACAĞINIZ BEBEKLERİMİZİ SİZLERDEN KİM KORUYACAK. SANIRIM DİYECEK TEK CÜMLEM VAR!
"ALLAHIM SIĞINDIK SANA. "
SİZDE SIĞINSANIZ İYİ OLUR HERKESTEN ÇOK MÜSLÜMAN OLDUĞUNUZU İMA ETMEKTEN VAZGEÇTİNİZ HERKESTEN DAHA ÇOK MÜSLÜMANSINIZ YA HANİ
BİRŞEY YAPMAK ZORUNDAYIZ İNSAN OLMANIN GEREĞİDİR BU !
24 SAAT KENDİNİ PARALAYARAK ANA/YASA ÇIKARACAM KENDİMİ GARANTİYE ALACAM DİYE ÇIRPINIRKEN İSTESELER BU VAHİM İNSANLIK ADINA UTANÇ VEREN OLAYLARI ÖNLEYECEK YASA ÇIKARILIRDI EMİN OLUN 1-10 SAATTE RADİKAL BİR YASA ÇIKAR UYGULANIRDI İŞTE O ZAMAN ÇOCUKLARIMIZI EMANET ETTİĞİMİZ ÖĞRETMENLER ÇOCUKLARIMIZA TECAVÜZÜ AKILLARINDAN BİLE GEÇİREMEZLERDİ ...
VE
SON SÖZÜM
"ÇOCUK ÖLÜRSE YENİDEN YAPARIZ AMA İNEK ÖLÜRSE HEPİMİZ AÇ KALIR ÖLÜRÜZ"
ZİHNİYETİ OLDUĞU MÜDDETÇE DAHA ÇOOOK PİSLİKLERİ PARAYLA ÖRTER "KENDİ ARAMIZDA ANLAŞTIK" DİYEN YÖNETİCİLERİN OLMADIĞI DİZİ YAYINLIYORUZ REYTİNG UĞRUNA PARA UĞRUNA GELECEĞİNE BOMBA KOYMAKTAN AR EDİLDİĞİ GÜNLERİ GÖRMEK DİLEĞİYLE
KEŞKE BU İLETİYİ GÖNDEMEME GEREK KALMASAYDI ! KEŞKE...
VİCDANINI GÖMMEMİŞ BİR GAZETECİNİN YAZILARIYLA SİZLERİ BAŞBAŞA BIRKIYORUM
CAN DÜNDAR:
Cinsel terör
“Çocuk gibi masum” ifadesini birçok yazıda kullanmışımdır. Artık kullanmayacağım.
“Efsane”, dün Siirt’ten gelen haberle sona erdi benim için...
Oysa biliyordum ki, bir toplumdaki masumiyet ortalaması neyse, çocukların payına da o kadarı düşer ancak...
Mardin ve Siirt’ten gelen haberlere bakın:
Dün Bilge Köyü katliamı davasında mahkûm olanlar arasında 14 yaşındaki bir çocuk da var.
Bir düğün evinde, hem de namaz kılmakta olan insanların üzerine ölüm yağdıranlardan biri o...
“Neden yaptın?” sorusuna “Namus için” cevabı verenlerden...
Yaşı küçük olduğundan katliamdan 15 yıl hapis cezası aldı; tam 44 kez...
Siirt’te aylarca, onlarca erkeğin tecavüzüne uğrayan kız da 14 yaşındaydı; Pervari’de 2 yaşında bir bebeğe tecavüz edip öldüren yatılı bölge okulu öğrencileri de...
14 yaşında bir çocuk babası için, akıl almaz, yürek dayanmaz haberler bunlar...
Büyüklerin küçüklere, küçüklerin daha küçüklere uçkur çözdüğü bir zorbalık zinciri...
Yarın ümitlerinin bu dünyada yer bulamayıp öbür dünyaya ertelendiği bir ülke...
Şiddetin kural, barışın istisna olduğu bir coğrafya...
Bir yanda ahlak uğruna işlenen “namus cinayetleri”, öte yanda küçük çocukları, hatta bebekleri sıraya dizen bir ahlaki erozyon...
Bu erozyonun hem mağduru olan hem ondan nemalanan çocuklar...
Sıradanlaşan ölüm, olağanlaşan zulüm...
Adeta bulaşıcı bir cinsel terör...
Ya da terörle gelen pornografi...
Zalimlerin arsızlığı, masumların kayıtsızlığı...
Topyekûn bir vicdan kaybı...
Evde, camide, okulda, kırda, kışlada, dağda, yatılı okulda, Kuran kursunda ha babam dayak yiyerek yetişen, hep ölüm, hep nefret haberleriyle, dağdan gelen silah sesleriyle, acılı şehit cenazeleriyle büyüyen, bir an önce korucu ya da gerilla olup silaha kavuşmanın, cana kıymanın rüyasını gören nesiller yetişti doğuda, güneydoğuda...
Erken büyüyüp erken öldüler.
Onlarla birlikte sorunlar ve nüfus da büyüdü.
Büyümeyen, kişi başına düşen ekmekti, güvenceydi, sevgiydi.
Doğru dürüst eğitim de veremedik onlara; yeterli okul, sınıf, kitap, bilgisayar, öğretmen gönderemedik, geleneği kovalarken modern sosyal hayatı yeşertemedik, flörtü fuhuş zannettik.
Onlara ulaşabildiğimiz tek kanal televizyondu; onda da ekran aracılığıyla zihinlerine bolca cinsellik zerk ettik.
Açlığın ormanında, ziyafet sofrası sergilemenin yağmayı kamçılayacağını göremedik.
Şimdi bu derin soruna iki sığ çözüm bulmuş gibiyiz:
Suçu habercilere atıp felaketin üstünü örtmek...
Ya da çocukları mahkûm edip temize çıkmak...
İkisinin de çare olmadığının bilincindeyiz.
Suçlular küçük olsa da suçun büyüğü bizde; biliyoruz...
Biz ne kadar masumsak, o kadar masum çocuklarımız...
Düşünün:
Bir mezbahadan kaç vejetaryen yetişebilir ki?
CAN DÜNDAR
Peki bu türküler kimin?
29 Nisan 2010
Gelen mesajlarda bir panik havası var: Siirt’teki olaylara tepki gösterenler “Ne oldu bize?” diye feveran edip soruyor:
“Neden böyle olduk?”
Çoğunluk medyayı suçluyor.
Hükümeti suçlayanlar da var.
Bu kadar “namusuna düşkün” bir toplumun, bunca “namus düşkünü” hale gelmesine suçlu aranıyor.
Bir “Yahşi Batı” öyküsü anlatayım:
Bizimki bara girip Kızılderiliye sormuş:
“Niye sizin şarkılarınız hep yağmur üzerine?..”
“Bizde neyin kıtlığı varsa onun üzerine şarkı yazılır” demiş Kızılderili...
“Peki sizin şarkılarınız niye hep sevgi üzerine?..”
Bir toplumda bu kadar çok namustan söz ediliyorsa, durup düşünmek lazım:
“Acaba, belimizden eksildikçe, dilimize mi vuruyor?”
“Neden böyle olduk”a benim cevabım, Başbakan’la aynı:
“Medya yüzünden!”
Ama gerekçem onunkinden biraz farklı...
Medya yüzünden bazı namussuzluklar gizlenemez, sere serpe ortaya dökülür hale geldi.
Şu “Pervari anlaşması”na bakın:
8 oğlan, 2 bebeğin ırzına geçiyor. Birini öldürüyor.
Ama bölgede kan davası tehdidi var. Ölen bebeklerin aileleri şikâyetçi olmuyor. Muhtemelen bir “kan parası” ödeniyor. Aileler barıştırılıyor. Oğlanlar salıveriliyor. Yargı devre dışı bırakılıyor. Konu kapatılıyor.
Ve Belediye Başkanı basını kışkışlıyor:
“Burası küçük bir yer. Olayı kendi aramızda kapattık.
Gelin Pervari’nin balını haber yapın.”
Medya, işte bu anlaşmayı bozduğu için suçlu...
“Ne oldu bize? Niye bebeklere, kız çocuklarına, oğlanlara bile musallat olan bir toplum haline geldik” diyenlere biraz Divan edebiyatı okumalarını tavsiye edeceğim.
“Yaz olunca avratlara, kışın oğlanlara meylet ki, vücutça sağlam olasın” tavsiyesi hangi Saray’dan çıkmadır acaba?
Bu, Saray’ın rezilliği mi?
Peki Anadolu’ya bakalım öyleyse:
“Bir güzel ki 10 yaşına girince/
gonca güldür henüz açılır/
11’inde gonca diye koklarlar/
12’de elma deyip saklarlar/
13’ünde cevrü cefa çekerler/
14’ünde hamre şekere benzer” türküsü acaba hangi topraklarda yakılmıştır?
“O tepeden bu tepeye oyun olur mu/
14 yaşında da Nazife de hanıma doyum olur mu” türküsüne nerelerde neşeyle el çırpılmıştır?
“Henüz 3 yaşında bir kardeşim var/ seni ondan bile kıskanıyorum” diyen türkü acep hangi dilde yazılmıştır?
*
Aslında gökkubbenin altında yeni bir şey yok.
Yeni olan, bir zamanlar pek normal kabul edilen, sefası sürülen, cefası çekilen, modern çağda ise yadırganan, ayıplanan, giderek cezalandırılan ve öyle oldukça da yorgan altına itilen, gözlerden saklanan bir ayıbın medya çağında artık gizlenemez hale gelmesi...
“Kapattık” deyince kapatılamaması...
Örtünün bir daha örtülemeyecek şekilde aralanması...
Kan parasıyla, başlık parasıyla, kız takasıyla süregiden bir cinsel sömürü düzenine çomak sokulması, harcanan canların, söndürülen hayatların hesabının sorulması...
“Pervari’nin balı” mı?
Hele şu kovanın hesabı verilsin de...
Ona da bakarız.
FİLİZ ŞAHİN