- 2412 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
BİKİNİ,MAYO,BEYAZ DON VE SOSYETE
BİKİNİ,MAYO,BEYAZ DON VE SOSYETE
Lale’nin ak pak bacakları,biraz iri kolları,tombul memeleri Bodrum’un yakıcı güneşinin altında bir türlü bronzlaşmıyordu.Üç gündür öğle güneşinin altında güneşlenmiş ama bir türlü amacına ulaşmamıştı.Kızgın kumlara uzanınca tenini kibarca yaktı kumlar.Kısa,seksi iniltiler nemli havaya dağıldı.Çevresini saran kırolar olgunlaşmaya başlayan meyveyi süzdü yukardan aşağıya.Lale, poposuna yapışmış olan kızgın kumları kremli elleriyle temizledi.Doğruldu yattığı yerden.Burnunu tuhaf bir biçimde oynattı ve kokladı havayı.Yüzünü ekşitti.Galiba biri, dün gece kumların üstüne sıçmış,üstünü çaktırmadan kapatmıştı kumlarla.
Korkunç bir sesle,"Harun, Harun!"diye bağırdı.
"Ne oldu karıcığım?"diye karşılık verdi, az ileride uzanmış olan Harun.
"Buraya birisi pislemiş! Bir kısmı bikinime sürüldü.Bu dünyada nasıl insanlar var!Ben otele dönüyorum.Zaten bronzlaşmam imkansız.Baksana bacaklarım hala bembeyaz."
"Ne yapayım yani? Hayvanın biri kumlara sıçmış olması benim suçum mu? Hep sorun çıkarıyor,akşama kadar boş beleş konuşup duruyorsun.Bronzlaşmasan olmaz mı yani? Beni sinirlendirme! Hemen yarın seni İstanbul’a götürürüm!"diyerek çıkıştı.Yüz üstü kumlara uzandı ve buz gibi birasından bir yudum içti.
"Ama bronzlaşmasam hasta olurum!Hem bronz ten kadınlara çok yakışıyor.Allah aşkına sen nasıl bronzlaştın öyle? Bu işin taktiğini karına bile anlatmıyorsun."dedi Lale somurtarak.Bikinindeki bok izine baktı ve gözlerini kırpıştırdı,Harun’un yanına gelip çömeldi.
"Hasta olurmuş! Beni hasta ettin bile.Sen bana bakma ben doğuştan esmerim azıcık."dedi Harun karısına yabancı biri gibi bakarken.Masmavi denize doğru baktı ve ellerini kumun içine daldırdı.
"Şu şeyi çıkarayım değil mi?"diye sordu tereddütle.
"Denize girersen bok mok kalmaz üstünde.Biliyorsun deniz tuzlu olduğu için pislikleri temizler."diyerek kahkaha attı.
"Dalga geçme Harun.Denize girince temizlenir mi?"
"Evet dedim ya! Çabuk suya gir."diye çıkıştı sert bir şekilde."Hadi girsene.Ne kadınsın lan!"
"Tamam şimdi giriyorum.Ama baksana çok sürülmemiş."dedi ve yan döndü,poposunu gösterdi."Nohut büyüklüğünde bir leke."
"Çabuk soyunma kabininde çıkar o lanet bikinini! Epey sürülmüş salak!"
"Allah’ım neden böyle şeyler geliyor? Ne hata yaptım geçmişte?"
Lale söylene söylene az ilerideki soyunma kabinine doğru gitti.
"Ben neden bu salakla evlendim ki? Keşke daha iyi birini bulsaydım! Bu karı sosyetenin kurallarını öğrenemeyecek vallahi.Deniz,kum,güneş kremi kokusu artık midemi bulandırıyor.Hemen yarın İstanbul’a dönmek lazım.Dünyam gittikçe berbatlaşıyor.Beyaz donla denize giren Anadolu tipleri ne kadar çok burada! Bodrum’un bir adı kaldı."diye geçirdi içinden.Bira bardağını plastik sehpanın üstüne bıraktı ve kalkıp denize doğru koştu.Harun’un dikkatlice mayosuna baktı suya dalmadan önce;üstünde bir leke falan yoktu.Bokun üstüne oturmuş olmadığına sevindi.Suya daldığında, arkasından Lale seslendi.
"Bekle beni, hemen dalma."dedi ve koştu Lale.Bikinisinin modelinin çok güzel olduğunu aklından geçirdi.Bu yılın en gözde renklerinin hepsi vardı seksi bikinisinde."Bu bikini daha yakıştı değil mi bana? Ne dersin Harun?"
"Bekliyorum başımın belası!Bikinin çok güzel ama kafa olmadıktan sonra bikini bir boka yaramaz."dedi arkasını dönünce Harun.Karısı küçümseyince kendisi yüceliyor,daha bir sosyetik oluyordu.Aşağı tabakanın basit bir insanıyla evlenmiş olması sürekli duygularına yön veriyordu.
"Sen bu gün ters tarafından mı kalktın Harun? Beni aşağılamayı bırak lütfen.Bende artık sosyetik,modern,görgülü,çağdaş biriyim.Geçmişimi bana hatırlatma."dedi Lale yeni dünyayı sevmiş gibi.Harun’a işaret etti ve diz kapaklarına vuran dalgaların yumuşaklığına bıraktı kendisini; ileriye fırlattı balık etli bedenini.
Denizin hafif vuruşlarla dövdüğüm kumsalda yüzlerce insan dolanıp duruyor, rüzgar, şemsiyelerde insanın kulağını rahatsız eden bir ses çıkarıyor,nemli hava etkisini arttırıyordu.Bir kaç Fransız turist şezlonglara uzanmış, ellerindeki kitapları dikkatle okuyorlardı.Fransızların az ilerisinde uzanmış olan Almancı bir Türk, bakkal işi, basit,bol fotoğraflı bir gazete okuyordu.Tatil rehberini okuyan Rus turisti saymasak çevrede başka kimse bir şey okumuyordu.Ruslarda biraz Türklere benziyordu galiba; çünkü sahilde onlarca Rus vardı ama hiç birinin elinde kitap falan yoktu.Evet bu iki toplum birbirlerine benziyordu bir çok konuda.Zaten eskiden beri Türklerle Ruslar hep anlaşmışlardır.Savaş dönemlerini saymıyoruz tabi;savaşlarda yaşananlar hep istisnadır.
Yeni evliler denizden çıktı.Müziğin ritmiyle hareketlendiler.Hande Yener şöyle diyordu az ilerdeki hoparlörden:
Aşkın kollarında zamanı unutmuşum…
Hayalmiş her şey, bu olmayan bir oyunmuş…
Aklın yollarında gidip gelmişim,kolaymış her şey…
Bu olmayan bir oyunmuş…
Adeta aşka hipnozum…
Kim ne derse yalan...
Lale Kendini sallayarak,"Bu parça müthiş güzel."dedi Harun’a.Kocasının elini tuttu kumlar arasında ilerlerken."Tam yaz parçası.Yaşasın Hande kancığı!"
"Kancık? Kancık,kancık,kancık,kancık! Çok Güzel bir iltifat değil mi? Bazıları bu sözü hakaret olarak algılayabilir ama! Yaşasın kancık dünya,yaşasın erkek egemen toplumu.Siz kancıklar kendinizi hep erkeklere göre ayarlıyorsunuz.Sıkı rejimler,estetik ameliyatlar,bin bir çeşit oyun…Her şey seks için,her şey aşk için.Biraz orjin olmaya çalışsanız fena mı olur?"
"Feminist kadınlar da kancık değil mi? Söylesene onlarda kancık değil mi? Kancık olmak güzel bence."dedi Lale kendinden geçmiş olarak.
"Evet feminist kadınlar da kancık.Ne kadar özgür olmaya çalışsalar da tutsaklar.Feministleştikçe daha çok kancık oluyorlar.Tanrının yasaları böyle emrediyor."dedi Harun elini havada anlamsızca oynatırken.Halk arasında söylene şu sözü hatırladı:Kancıklık yapma!Bu söz neden kullanıyordu? Erkek egemen toplum kendi dilini geliştirmiş olmalıydı.
YORUMLAR
İçindeki bazı kelimeler yüzünden açıkçası bu yazınız hoşuma gitmedi.
Ben bu yazıyı vesile kılarak bir çelişkinin nedenini öğrenmek istiyorum.
Bayan, diz üstü etek giydiği halde,otururken eteğini dizine doğru neden çekmeye uğraşır.Aynı bayan plajda küçücük bir bikini giymekten,dolayısı ile saklamaya çalıştığı yerden çok daha fazlasını gözler önüne sermekten çekinmez.Bu çelişki neden?
Saygılar sunarım.
Sevgili Yazar!
Hoşgeldin!
Kadınlara ölçüsüz davranmışsın biraz, daha aşağıya mı daha yukarıya mı çıkarmışsın, söyleyemeyeceğim. Kadınlarda hiç bir şey aşk ve ya sex için değildir kanımca. Bu çetrefilli bir durum, yani iç başka dış başka. Hiç evlenmedim.
Senin yazılarını çok seviyorum. Naylon hayatları iyi ütülemişsin.