Biz ancak bize hayran olanları can ve yürekten överiz. la rochefaucauld
Seher ERSOY
Seher ERSOY

Veda Güncesi (Öğreti)

Yorum

Veda Güncesi (Öğreti)

1

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

831

Okunma

Veda Güncesi (Öğreti)

Veda Güncesi (Öğreti)



Bu sabah güneş doğmayı unuttu. Martın yirmi ikisi…

Kapı zili(!)… Okuduğum kitabı, ayıraçsız kapatıp bırakır gibi, bıraktım düşlerimi pencereye. Kapı eşiğinde, yeşilin hangi notasından baktığını, buğusundan anlayamadığım gözlerle verildi; gelincikler.“Bunlar senin.” Telaşsızdı bu renkler, benim gibi savruk, yarım yamalak, zamansız değildi. Üstelik bir bilinçaltı kazıntısıydı, gerçekten uzak yaşadığım, varlık ya da yokluk. Hissizlik, parmaklardan başlayarak kanın çekilmesi. Uyur/ uyanık; düş/tü… Tanrının, beni uykumda mutlu etme çabasındandı, kısa film tadındaki rüyalarım…

Dört mevsimde bir gelen gelincikler değildi beklenen
Güneşti; bu gün de doğmayı unutan
Çocukluk ellerimde soldurdum lâl kırmızısını
Ayaza vurdu şimdi, yangın yürekler
Aslında biliyorduk…
Hangi melodisinde yelken yüzdürülür, mavinin
Ama bu vazgeçmişlik var ya
Avaz susturdu…

Ne güzel duruyorduk yan yana; senin kilitli, benim deliydi yüreğim; ama yan yanaydık işte. Biz olamadık hiç. Ama bizden öncesi de yaşanmamış; bizden sonrası da yaşanamazmış gibi. Dokunmadan, gidemeden, kalamadan; yan yana. Hep sana bakıyor olmam; gözlerinde kendimi aramamdandı… Yoktum…

Kadın - Galiba senin yaptığını yapamayacağım. Senin baktığın yerden bakamayacağım, bu sevdaya.

Gitmek mi istiyordum? Sağıma soluma bakmadan, sorgusuz varmıştım o yüreğe. Dönsem yolumu bulabilir miydim? Kırmızı ışığı yok muydu bu isyanın, cümlelerim neden durmuyordu? Bütün ağırlığıyla omzumda tutamadığım; tüm kelimelerin, yalnızca kılıflarını soyup atabilmiştim üzerimden. Susabilmek, ne büyük marifetmiş…

Bekledim… Ne bekliyordum ki? Dur denmesini mi?

Adam - anlıyorum seni…

Anlamış mıydı gerçekten? Bir delinin imkânsızlığını anlamaktı kadını anlamak. Daha ne kadar, soruların dikenlerini batıracaktım etine? Ama anlamını çoktan yitirmişti cevaplar. Ve yangını söndüremezdi artık cılız cümleler…
Keskin bir bıçak gibiydi dilim…

Kadın - Bunu denemeyeceğim. Yapacağım.(gidiyorum)

Bütün çekiçleri kendi ellerimle verdim; senin ellerine. Kalbimi öyle çok kır istiyordum ki; ben o kırıklarımla uğraşırken, yokluğunun farkına varmayayım. Ya da öyle çok sev istiyordum ki; yürek kapılarımız olmasın, her esintide yüzümüze çarpan. İki ucunu da kendimin keskinleştirdiği bir bıçaktı dilimde ki; şakası olmayan ama çocukça oynadığım. Oysa sen öyle bir mesafedeydin ki; ellerini uzatıp yaşlarımı silecek kadar yakın, sıcak; ellerini avucumda ki alevde yakmayacak kadar uzak, soğuk… Ben, iki uca da koşmaktan yorgun…

Adam - pekâlâ…(unutma, seni severim)

Tuzsuz bir yemeği süslü bir tabakta sunuyordu. Beynimin her hücresi ayrıntılara kodlanmışken, unutmak ne yavan geliyordu duyularıma; sevgi, nasıl bir tatlıydı dilinde. Ve geniş zamanların ne çok yalnızlaştırıyordu beni…

Kadın: sevgiyi unutmam (bende seni seviyorum) “şimdiki zaman

Susuyordum… İnatla tükenemiyorduk.
Kırılacak çok şey bırakmıştık…

Yüzüm de çizilir katil bir şiire,
şimdi poz verme vakti;
bir zaman susalım,
ölüm selamını verecektir aşka.



Yüzümü güneşe vermiş sıcaklığını soluyorum. Martın yirmi yedisi…

Yanılgılarım, yüzümdeki acının tokat izleri. Güneşim siliyor hepsini. Bu anı hangi yalangüneş yaşatabilir. İşte güneşim… Bu sabah tükenişe doğmuştu. Koca bir yalana inandırıyorum kendimi.( “Güçlüydüm. Bu gidiş haklı bir gidişti. Ellerimin üşümesi soğuktandı. Ve gözyaşlarım bu günün hatırınaydı. Yarın olmayacaktı.”) Bir süre sonra, yalanda olsa kendi yalanına inanırmış insan. Ve aynada ki yabancı inanmıştı bana…

Adam- sevgimde, aşk yok.

Yavaş yavaş öldürmek vardı ya her şeyi. Yok! Ben acı çektirmedin hiçbir şeye, elimden bıraktım sadece. Hani sıkı sıkı tuttuğum o kalp vardı ya; hani elleri bile yoktu onun. O yüzden sadece benim tuttuğum o kalp. Bıraktım avuçlarımdan. Kalp kırılmadı. Benim avuçlarım kanadı…

Kadın- hoşça kal…

Yeni bir öğreti doğurur gün. Ve aslında güneş her gün doğar. Yalnızlığa dayanmışsan ve gökyüzün de değil, gözlerindeyse yağmur; arama ışığı, göremezsin.

(,,,,/,,,,/,,,,,) geniş zamanların tarihi olmaz

Seher Ersoy

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Veda güncesi (öğreti) Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Veda güncesi (öğreti) yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Veda Güncesi (Öğreti) yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
İl
İlber, @ilber
7.5.2009 21:40:49
Ne güzel duruyorduk yan yana; senin kilitli, benim deliydi yüreğim; ama yan yanaydık işte. Biz olamadık hiç. Ama bizden öncesi de yaşanmamış; bizden sonrası da yaşanamazmış gibi. Dokunmadan, gidemeden, kalamadan; yan yana. Hep sana bakıyor olmam; gözlerinde kendimi aramamdandı… Yoktum…
...
...
Anlamış mıydı gerçekten? Bir delinin imkânsızlığını anlamaktı kadını anlamak. Daha ne kadar, soruların dikenlerini batıracaktım etine? Ama anlamını çoktan yitirmişti cevaplar. Ve yangını söndüremezdi artık cılız cümleler…
Keskin bir bıçak gibiydi dilim…

Kadını anlamanın zorluğunu çok iyi ifade etmişsiniz
Yazılar iki aşığın birbirinine açılmadan ve açıldıktan sonraki durumunu mu ifade ediyor yaşananlar oldukça eskide mi kalmış acaba herhalde soruların dikenlerini batırma bu yaşanan anın dönüm noktası kopuşunu ifade ediyor
...
...
Kadın: sevgiyi unutmam (bende seni seviyorum) “şimdiki zaman”

Şimdiki zaman diye belirtiğinize göre halen devam eden aşk herhalde
Dikkatli okumadan anlamları keşfetmek oldukça zor dikkatli okuyunca oldukça derin anlamları olan ifadeler
Vedanın yerini kavuşma güncesi alması dileği ile
Paylaş
YAZI KÜNYE
Tarih:
7.5.2009 10:15:55
Beğeni:
0
Okunma:
831
Yorum:
1
BEĞENENLER
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL