Bir kimsenin beni yüzüme karşı methetmeye hakkı olursa, yüzüme karşı beni tenkit etmeye de hakkı olması lazımdır. bısmark
ŞuLeCannn
ŞuLeCannn
VİP ÜYE

Çıkrık

Yorum

Çıkrık

( 8 kişi )

12

Yorum

32

Beğeni

5,0

Puan

336

Okunma

Okuduğunuz yazı 15.12.2025 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.
Çıkrık

Çıkrık


Yüreğimi biraz ihmal edecek olsam her yeri saça benzer kıl, yün vari şeyler kaplıyordu. Duygularımı bir dalga boyu kesmekle uzatmak arasında ikilemde kalıyordum. Şimdi ben ter.a.ziyim ya anamın dediğine göre iyice tartmam gerekiyordu her şeyi enine boyuna. Çok düşünmek, tartmak bazen yorucu geliyordu ve umursamaz bir hal alıyordu beni. Sonra o tüy vari şeyler çoğalıyor çoğalıyor ve yüreğimin giriş kapısına dayanıyordu sarmaşıklar. E ben bunları nasıl değerlendireceğim diye yeni bir tünele giriyordum muhakkak. Kantar sipariş edip bir de kantarla mı tartsam hayatı yoksa makası alıp budasam mı renk renk, boy boy yüreğimdeki otları hiç bilmiyorum?

Sazlıklardan havalananın şarkıya göre bir ördek olması beni üzse de rengarenk bir kuş olmadığıma göre burası da duyguma hitap etmiyordu. Yani uçanlar kaçanlar, uçan kanatlılar konumun dışında kalmalıydı. Aslında uçuyorsa zaten kanatlıdır neyse hızlıca geçelim burayı da. Ben çıkrığımın başına geçip renk renk, yumak yumak duygularımı eğirip bükmeliydim. Bir yumak keder, bir yumak sevinç, bir yumak da böyle hemen dağılmaya hazır gözyaşı ve öfke yumağım da olmalıydı sarıp sarıp çözdüğüm. Neden ip yumakları ile oynamak sadece kedilere mahsus olsun? Çıkrık tezgahımın başına geçtiğimde binbir benzetmenin sahibi kediler gibi hem uysal, hem asi, tırmalamaya, cırmalamaya hazır yine de sevilmek için bütün sokulganlığıyla kenarda bekleyen o yumuşak tüylü canlı gibiydim yüreğimle. Tam tatlı dilimi konuşturacakken kedilerin benden önce davranıp modern tatlımıza dillerini sokmuş olmaları, beni birazcık, hayır bunu hiç takıntı yapmadım ve kıskanmadım. Tatlı dilin tatlıya ihtiyacı olmaz, tıpkı şeker hastası teyzelerimin biz zaten şekeriz, şeker yemeyiz demesi kadar derinlikli bir espri ile bu kısmı da mühürlediysek, gelelim hayatın en faydalı gerçeklerine. Bazen faydalı gerçekleri ifadede zorlanırız ve gerçekleri mizahi bir dille anlatmak isteriz. Ama sonra gerçekleri dile getiremeyiz istediğimiz kadar ve sadece mizahı kalır. Yazdıklarımız; hayata bakışımız ve daha birçok maskesiz yanımızdan arta kalan kırıntılardır şu sayfada parlayan ya da parlattığımız cümleler.

Yazmaya ara vermişsem hep uzun bir aradan sonra yazdığım şeylerin çok saçma olduğunu düşünmüşümdür. Çünkü elim henüz ısınmamıştır ve biraz da kendimi yazmaya iterek ilkleri çıkrıktan geçirmişimdir. Nasıldı o oyun? O piti piitiii... Sonunda da ayşecik fatmacık diyorduk evet. Bütün saçma düşünceler içimden çık...:)

Durun daha eğirilecek bir sürü ip, bükülecek bir sürü düşünce var. Kendimi dokuma tezgahında bulduğumda ve dinginleşmek istediğimde patır patır kelimeler dökülmüştür bu tezgahtan. Çıkrığımda bir klavyem ya da piyano tarzı tuşlarım olmadı hiç. Yazan ve yazdıran, içimde yumak olmuş bu sarmaldan başka bir şey değil. Ne kadar ip o kadar kelime.

Uzunca sarılan ip yumakları ve sabır işiydi yazmak. Tıpkı ipek böceğinin koza evresi gibi. Koza ne güzel bir kelime. Çam ağacında koza olgunlaşıp kozalak oluyordu. Pamuk tarlasındaki pamuklar çıkrıkta ip, ipek kozası zaten malum. Her şey bir şey olmaya, kozasını tamamlamaya çalışırken, benim kozam hiç olmaktı belki. Düşüncemi sakinleştirip, kelimelerimi eğirmek ama doğruları bükmeden söyleyebilmekti. Yazmak çabamızın altında aslında sessiz çığlıklarımız var desek de onlar artık bir ses, bizim sesimiz.

Bir oyuncu rolünü ne kadar sahici oynarsa onu o kadar seviyor ve beğeniyoruz, takdir ediyoruz. Bizim rolümüz oyun ve oyunculuk olmasa da, işimiz, derdimiz; sevilmek, beğenilmek, takdir edilmek hiç değilse de bu kamçıya bağımlı hale geliyoruz ister istemez. Kalemimizi diğer kalemlerden ayırt eden özellikse yazmaktaki cesaretimiz ve sahiciliğimiz elbette. Çıkrıkta kaç kez ip kırdığımız, kaç kez elimizin kanadığı vs. değil. İçimizi kanatırken ne kadar çok, makyajdan uzak yazdığımız sanırım.

Soruları vestiyere asıp bir miktar akışta kalmaya karar veriyorum. Akışta sakinleşir düşünceler çünkü. Deveran iyidir, hareket iyidir fakat bazen yetişemezseniz, her şey hızla yanınızdan akıp gider. Mağlup bir eda kalır size. İşte o zaman durmak anlam kazanır, beklemek, yenilgiyi hissetmek. Çünkü yenilgiyle büyür zaferler. Belki de bedenimizin ve düşüncemizin bir yere yetişmesi gerekmiyordur. Hatta bir yerlere konuk olması da gerekmiyordur. Kirmenini ya da çıkrığını bir klavye gibi bir piyano gibi sese ve söze dönüştürmesi yetiyordur sadece kim bilir? Bilgisayarım çok iyi çalışıyor dediğimde hatta, sadece düşündüğümde bile o donmayı seçiyor, seçsin. Tıpkı sevdiğimi, sadece düşündüğümde yaşadığım o anlar gibi. Donmak ya da yanmak. Bütün mesele...Bütün mesele, dokumaya elverişli sağlam bir ipte. Kendi ipini eğirmekte, hem de bükülmeden...

Bir çıkrığın/çıkrıkçının güncesi.

Not: "Lori" an itibariyle dinlediğim ve çok sevdiğim eski bir türkü. O yüzden onu da ekliyorum.

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (8)

5.0

100% (8)

Çıkrık Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Çıkrık yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Çıkrık yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Sabitlendi
Wieslaw
Wieslaw, @wieslaw
16.12.2025 00:08:47
5 puan verdi

bir zamanlar aşk vardı. sığınaktı. şimdi açıkta kalmış bir yaradır. kalabalıklar kanamayı öğrenmiş; üzerine basmadan geçmeyi biliyor. herkes kanın etrafından dolanıyor ama kimse yaraya bakmıyor. dudaklara yapışmış bir tebessüm gibi dolaşıyor aşk; çıkaramıyorsun, taşıyamıyorsun, inkâr edemiyorsun. her salise biraz daha ölüyorsun ama buna yaşam diyorsun.

bu çağda her pusu kerbela’dır, her yangın madımak. bu benzetme de değil; bu bir durum tespitidir. çünkü hafıza artık yas tutmuyor, arşivliyor. siyah beyaz fotoğraflar duvara asılı ama kimse bakmıyor. cumartesi anneleri hâlâ çocuklarını kurular gibi yapıyor banyolarda; oysa çocuklar çoktan toprağın soğuk iplikçiklerine mandallanmış durumda.

insan sustukça kutsallar konuşuyor. kutsallar konuştukça insanlar eksiliyor. kan artık kınında durmuyor; viyadüklerden geçiyor, sokaklara akıyor, cümlelerin arasına sızıyor. kimsecikler öyle yok olmuyor; herkes bir buluta gizleniyor ama geride kalanlar o bulutun gölgesini ömür boyu sırtında taşıyor.

not:

her yazı ayrı bir gürültüdür, her cümle , her satır arası bir beslenmedir insana.. ben öyle düşünerek yazdım..


güzeldi…

Believe-TülA(y)slan
Believe-TülA(y)slan, @believe-t-layslan
16.12.2025 18:21:05

Akış teslimiyet demektir.—

Ve; bazen kalplerimizi iplere assakta
kurutmadan
çekip
alıyoruz.


Ruhuna hürmetle çok çok beğendim.
Ne naif bir anlatımla yazmışsın.
Buram buram lori lori lori …




Tebriklerimle
Kız Çocuğu ✨🍃🌙
Rû //
Rû //, @r --
16.12.2025 16:58:34
Şule canım

tebrik ediyorum güne düşen yazın için
kalemin bir harika.
başarıların daim olsun


sevgiler

🌺💞🌺

Umay Alkım
Umay Alkım, @umayalkim
16.12.2025 15:12:13
Güne düşen yazınızı, ruhuma değen sıcaklığıyla, en kalbî hislerimle kutlarım.

Esenliklerimle.
deniz_tayanç1
deniz_tayanç1, @deniz-tayanc1
16.12.2025 14:46:14
5 puan verdi
Çıkrık...
Eski zaman makinası...
Bizimle bir yol alası...
Eskilerin öyküsünden tevarüs etmiş...
Çevirdim çevirdim de, zaman abidesi hep yerinde...

Çok saygımla Üstadım
YANILGI USTASI
YANILGI USTASI , @yanilgiustasi
16.12.2025 12:40:53
5 puan verdi
Kutlarım sevgili Şulecann.

Daim sevgimle🍁🍀🌺🌲
İbrahim Kurt
İbrahim Kurt, @ibrahimkurt
16.12.2025 10:06:01
5 puan verdi
çok güzel bir çalıma okudum kutluyorum
alihaydarkoyun
alihaydarkoyun, @alihaydarkoyun
16.12.2025 09:13:57
ŞuleCannn hanım, güne gelen bu anlamlı ve güzel yazınızdan dolayı sizi kutluyorum. Kaleminizin güzelliği daim olsun... Sevgiyle ve dostça selamlıyorum
elif.kurt
elif.kurt, @elif-kurt
16.12.2025 08:51:14
5 puan verdi
Yazıyı okurken kalemin yazdıkları içimize doğru aktı ve kendi rengarenk yumaklarımızı hissettirdi, gerçi benim ki siyah ve beyazdan ibaretti ama nasıl bir çile olmuş , sardıkça sarmışım içimde,

İçimizdeki bu yumakların ipinin ucunun kalemde olduğunu gördüm okudukça yazını, kalemlerimiz bir tığ görevindeydi aslında, desen desen kıyafetler örüyoruz kendimize , herkesin deseni ayrı içimizde biriken yumağı kendi ellerimizle dokuyup giyiniyoruz bu defa, onları işlerken farkediyoruz nelerin biriktiğini ve bitip üzerimize giyindiğimizde bizi sarıyor , üşüdüğümüzde sıkıca sarılıyoruz onlara, yine onları taşıyoruz ama bir süs gibi bir ağırlıktan ziyade, ağırlığı var ama hissetmiyoruz hem işlevi var çünkü artık hem de kabullenmiş oluyoruz.

Harika bir yazıydı ve bana çok güzel düşünceler kattı, güzel yüreğine teşekkürler tebrik ederim şairem , çokça sevgimle.

elif.kurt tarafından 16.12.2025 09:10:13 zamanında düzenlenmiştir.
turgaykurtulus
turgaykurtulus, @turgaykurtulus
16.12.2025 07:40:06
Sevgili Şulecan,

"Çıkrık" metaforu, yazma eyleminin o sessiz, emek yoğun halini öyle güzel anlatıyor ki... "Yüreğimi ihmal edecek olsam her yeri saça benzer kıl, yün vari şeyler kaplıyordu" cümlen, iç dünyamızın bakımsız kaldığındaki o dağınıklığı tarif edişiyle kalbime dokundu.

"Kendi ipini eğirmekte, hem de bükülmeden..." sözün ise, yazmanın ve kalmanın en saf halini özetliyor adeta. Kalemine, yüreğine sağlık.

Sevgiyle kal...
Sevil Sev
Sevil Sev, @sevil-sev
16.12.2025 07:18:07
Keyifle okutturdu şulecann tebrikler 💯💐
Ali Rıza  Coşkun
Ali Rıza Coşkun, @alirizacoskun
16.12.2025 00:49:04
5 puan verdi
Yazınızda “çıkrık” metaforu üzerinden duyguların eğrilip bükülmesi çok özgün bir anlatıma dönüşmüş.
İpler, yumaklar ve koza imgeleri, yazma sürecini sabırla örülen bir içsel yolculuk gibi yansıtıyor.
Mizahi dokunuşlar, metnin derinliğini hafifletip samimi bir sıcaklık katıyor.
“Donmak ya da yanmak” vurgusu, hayatın ve yazının ikilemlerini çarpıcı bir şekilde özetliyor.
Kaleminize sağlık; eseriniz hem içsel bir günce hem de yazma eyleminin şiirsel bir yorumu olmuş.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL