14
Yorum
42
Beğeni
5,0
Puan
380
Okunma

1918’in kasvetli günlerinde Osmanlı toprakları yabancı askerlerin ayak sesleriyle yankılanıyordu. Limanlarda, köylerde, şehir meydanlarında halk umutsuzluk içindeydi özgürlük bir hayal gibiydi ve bu hayal gittikçe silikleşiyordu.
Türk ulusunun alışık olmadığı bir durum cereyan ediyordu. Topraklarında yabancı bayraklar dalgalanıyor, halk kendi topraklarında ikinci sınıf durumuna düşürülüyordu.
Anadolu’nun dört bir yanı işgal altındaydı ve insanlar yarın ne olacağını bilemeden yaşam mücadelesi veriyordu. İşte böyle karanlık bir dönemde umut ışığı olarak doğdu Mustafa Kemal isimli bir vatansever Türk ulusuna ışık oldu ve onun önderliğinde filizlenen Millî Mücadele.
Peki ya o ışık olmasaydı? Eğer düşmanlar, Anadolu’nun en ücra köylerinden en büyük şehirlerine kadar kalıcı olarak yerleşseydi, bugün ne durumda olurduk? Hiç aklınıza geldi mi?
Düşman işgali devam etseydi neler olurdu diye bir senaryo çizelim ; önce halkın özgürlüğü tamamen kaybolurdu. Kendi evinde yabancı askerlerin emirlerine boyun eğmek zorunda kalan köylü tarlasını işleyemez ürününü toplayamazdı. Şehirlerde yaşayanlar vergiler altında ezilir çocuklar özgürce öğrenemez dillerini ve kültürlerini yitirme tehlikesiyle karşı karşıya kalırdı ki ilk iş zaman çocukları kendilerine benzetmek olurdu. Anadolu bir zamanlar özgürlüğün ve bağımsızlığın beşiği iken toprakları paylaşılmış bir sömürgeye dönüşürdü.
Doğuda başka bir devlet batıda Yunan, güneyde Fransız kontrolü altında hayat sürmek zorunda kalabilirdi. Her bölge kendi bayrağı kendi hukukuyla var olur ama Türk milleti bir bütün olarak varlığını koruyamazdı. Halkın yüreğinde derin bir korku ve umutsuzluk evlerin içinde sessiz bir hüzün olurdu çünkü Türk esaret altında yaşayamazdı.
İşte bu noktada Mustafa Kemal Atatürk’ün liderliği hayati bir fark yarattı. Onun Samsun’a çıkışı yalnızca bir askeri adım değildi O milletin dirilişinin ilk kıvılcımıydı. Erzurum ve Sivas Kongreleriyle Anadolu’nun dört bir yanı bir araya geldi halkın iradesi bir çatı altında toplandı. TBMM’nin açılmasıyla birlikte halk artık kaderine sahip çıktı. Atatürk’ün önderliğinde Sakarya’da ve Dumlupınar’da kazanılan zaferler, yalnızca toprakları kurtarmakla kalmadı umudu onuru ve özgürlüğü de geri getirdi.
Eğer Atatürk olmasaydı... Bu direniş dağınık kalır halkın cesareti kırılırdı. Düşman işgali uzar, Sevr’in ağır şartları uygulanır ve Anadolu, bir zamanlar gurur duyduğumuz vatanımız olmaktan çıkabilirdi. Oysa Mustafa Kemal’in kararlılığı ve milletin azmi sayesinde düşmanlar Anadolu’dan çıkarıldı ve Lozan’da özgür bir Türkiye doğdu.
Düşman işgali sürseydi, bugün biz özgürce nefes alamaz kendi dilimizle konuşamaz, kendi kültürümüzü yaşayamazdık. Belki de başka bir devletin yönetimi altında umutlarımızı yitirmiş bir halk olurduk. Ama tarih bize gösterdi ki bir milletin kaderini değiştiren sadece silahlar değildir asıl önemli olan inanç, azim ve liderliktir .
Mustafa Kemal Atatürk ve onun yol arkadaşları sayesinde Türk milleti yalnızca topraklarını değil onurunu kültürünü ve özgürlüğünü de korudu. Bugün her nefesimiz her özgür adımımız o karanlık günlerde atılan cesur adımların sayesindedir. Düşmanların işgal ettiği topraklarda neler olabileceğini düşünmek bize bağımsızlığın ne kadar değerli ve kırılgan olduğunu hatırlatır ve bu hatırlatma gelecek nesiller için bir uyarı bir umut ve bir gurur kaynağıdır.
Unutmamalıdır ki Türk milleti tarihin hiç bir döneminde esaret altında yaşamamıştır. Türk milleti ilelebet payidar kalacaktır.
Allah Türk milletine bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın! (Mehmet Akif)
Bugün Atatürk’e söylenen o saçma sapan sözleri söyleyenlere sesleniyorum bugün adın Adın Hans Elizabeth John değilse ve hala Türküm diyerek al bayrağımızın gölgesinde yaşıyorsan şapkayı önüne koy bir düşün.
Atamın nezdinde tüm aziz şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum. Ruhlarına El-Fatihalar eksik olmasın.
İnayet PİRTİNİ
Siyah Beyaz Şiir
Görsele gerek olmadığını düşünüyorum gözlerim kapalı Atamı bayrağımı ve vatanımın her karesinin resmini çizebiliriz...
5.0
100% (15)