Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
Suat Zobu
Suat Zobu

Cumhuriyeti Böyle Kurduk 14

Yorum

Cumhuriyeti Böyle Kurduk 14

( 3 kişi )

4

Yorum

7

Beğeni

5,0

Puan

358

Okunma

Cumhuriyeti Böyle Kurduk 14

Cumhuriyeti Böyle Kurduk 14

Kurtuluş Savaşı sonrası İngiliz Donanması’nın İzmir Limanı’nda kalmayı sürdürmesi Gazi Mustafa Kemal Paşa’yı çok tedirgin ediyordu.

İngiliz Donanma Komutanı Paşa’nın ziyaretine geldi. Gazi konukseverlik gösterdi. Amiral, kendi yurttaşları ile azınlıkların durumlarını sordu. Gazi; suç işlemeyenlerin İzmir’de kendisi kadar güvende olacaklarını, suç işleyenlerin ise yargının önüne çıkacağını söyleyince konuşma gerginleşti.

Donanma komutanı,
- Fakat Paşa Hazretleri, olağanüstü günler geçirdik. Yunan Ordusu’ndan yüreklenerek cesaret alan bazı Rum ve Ermeniler şımarıklık yapmış olabilir. Bunlar, olağanüstü günlerin olaylarıdır. Hoş görülmesi gerekir. Eğer bu kimseler, halkın düşmanlığına bırakılacak olursa, bütün dünya size karşı ayağa kalkar!

Son tümceye kadar gülümsemekte olan Mustafa Kemal Paşa, amiral gözdağına kalkışınca sözünü bıçak gibi kesti,
- Şu "Efendi Devlet" rolünü bir yana bırakınız Amiral! Uluslara da gözdağı vermekten vazgeçiniz! İngiltere ve müttefiklerinin ayağa kalkıp kalkmayacağını düşünmem..! Bunlar ülkemin iç işleridir; kimsenin bu işlere karışmasına izin vermem!

Amiralin yüzü kül gibi oldu,
- İngiltere Hükümeti’nin uyrukdaşlarını her yerde koruma hakkı, devletler hukukunun güvencesi altındadır. Avrupa devletleriyle birlikte arkaladığımız Rum ve Ermenilerin güven içinde bulundurulmasını yalnızca rica ettik. Yoksa biz bu güvenliği sağlayacak güçteyiz...

İşte o zaman Mustafa Kemal Paşanın tepesi iyice attı,
- Arkaladığınız Yunan Ordusu’nun denizde yüzen leşlerini sanırım görmüş olmalısınız! Türk Ordusu düzeni sağlayacak güçte olduğu gibi, limanı boşaltacak güçtedir de... Donanmanızın en kısa sürede limanı terk etmesini istiyorum!

Amiral ne yapacağını şaşırdı,
- İngiltere’ye savaş mı açıyorsunuz?

Paşa burada son sözünü söyledi,
- Savaş açmak mı? Siz yoksa Sevr Antlaşması’nın hala yürürlükte olduğunu mu sanıyorsunuz? Biz onu çoktan yırttık... Karşımda oturuşunuzu, sizi konuk saymama borçlusunuz! Bizim gözümüzde "barış antlaşması yapmamış" iki devletiz. Savaş hukuku yürürlüktedir. Gemilerinizi hemen kara sularımızdan çekmeniz konusunda sizi uyarıyorum!

Amiral kekeleyerek,
- Affedersiniz! Dedi.

Odadan ayrıldı.

Görüşmeden sonra İngiliz Hükümeti, Türk Hükümeti’ne uyarı verdi. Komutana söylenenlerin yazı ile gerçekleşmesini istedi. İstenen derhal yapıldı. Söylenenler aynen yazılarak olduğu gibi gönderildi. Olay kentte de duyulunca tedirginlik başladı. Ancak birkaç saat sonra İngiliz ve Fransızlar, kendi devletlerinin uyruğunda olanları gemilere bindirip sessizce çekip gittiler.

Salih Bozok:
"Verilen zaman bittiğinde, büyük İngiliz donanmasının uzaklaşmasını izledik. O ise, bakmıyordu bile..."
-
Gazi, bir gün Atatürk Orman Çiftliğinde gezintiye çıkmıştı, ileride oldukça yaşlı bir Kadına rastladı.
Atından inerek kadının yanına geldi, "merhaba nine" dedi.
Kadın atanın yüzüne bakarak hafif bir sesle; "merhaba" dedi.

"Nereden gelip nereye gidiyorsun?"
Kadın şöyle bir duraklayıp kendine geldi.
"Neden sordun ki dedi.
Buraların sabısı mısın? yoksa bekçisi mi?" diye ekledi.
Paşa gülümsedi, "estağfurullah ne sahibiyim nede bekçisiyim nine.
Bu topraklar Türk milletinin malıdır.
Buranın bekçisi de sahibi de Türk milletinin taa kendisidir.
Şimdi nereden gelip nereye gittiğini söyleyecek misin bana."
Kadın başını salladı.
"Tabii söyleyeceğim" dedi.
"Ben Sincan’ın köylerindenim bey.
Otun güç bittiği,
Atın geç yettiği, kavruk köylerindenim dedi.
Bizim mıhtar bana bilet aldı.
Trene bindirdi, onları orda kodum, Angaraya geldim" dedi.
"Muhtar niçin Angaraya gönderdi seni nine?"
"Gazi paşamızı görmem için.
Başını pek ağrıttım da mıhtarın.
Benim iki oğlum gavur harbinde şehit düştü.
Memleketi gavurdan gurtaran kişiyi bir kez göreyim dedim.
Allah’a hep dua edip durdum, ölmeden bir göreyim diye.
Rüyalarıma girdi gazi paşa.
Ben de gün demeyip hergün mıhtara anlatınca oda bana bilet alıp saldı.
Angaraya giceleyin geldimidi.
Yolu neyide bilmediğimden işte, ağşamdan belli beyle kendimi ordan oraya vurup duruyom bey."
"Senin gazi paşadan başka bir isteğin var mı nine?"
Kadının birden yüzü sertleşti.
"Tövbe de bey, tövbe de!
Daha ne isteyebilirim ki gazi paşadan,
O bizim vatanımızı gurtardı.
Bizi düşmanın elinden aldı.
Şehitlerimizin mezarlarını onlara çiğnetmedi.
Daha ne isteyebilirim ki ondan?
Onun sayesinde şimdi istediğimiz gibi yaşıyoruz işte.
Şunun bunun gavur dölünün köpeği olmaktan, onun sayesinde kurtulmadık mı?
Buralara bir defa yüzünü görmek için geldim.
Ona sağol paşam demek için düştüm yollara.
Onu görmeden ölürsem gözlerim açık gidecek.
Sen efendi bir adama benziyorsun bey.
Bana bir yardım ediver de, gazi paşayı bulacağım yeri deyiver."
Atatürk’ün gözleri dolu dolu olmuştu.
Çok duygulandığı her halinden belliydi.
Yanındakine dönerek, "görüyorsun ya Gökçen dedi.
İşte bizim insanımız bu.
Benim köylüm,
Canım Türk anamdır bu."
Gökçen attan indi.
Yaşlı kadının elini tuttu, "anacığım dedi,
Sen gökte aradığını yerde buldun,
Rüyalarını süsleyen,
Seni buralara kadar koşturan,
Gazi Paşa yani Atatürk işte karşında duruyor."
Köylü kadın bu sözleri duyunca şaşkına döndü,
İnanamadı.
Tam emin olduktan sonra,
Elindeki değneği yere fırlatıp,
Atatürk’ün ellerine sarıldı.
Görülecek bir manzaraydı bu.
İkisi de ağlıyordu.
İki Türk, biri kurtarıcı diğeri kurtarılan bir ana.
Ana oğul gibi sarmaş dolaş ağlaşıyorlardı.
Yaşlı kadın belki defalarca öptü atanın ellerini.
Atada onun ellerini öptü, başına koydu.
Sonra yaşlı nine,
Heybesinden bir paket çıkarttı.
Daha doğrusu ıslak bir beze sarılı bir köy peyniriydi bu
Atatürk’e uzattı, tek ineğimin sütünden.
"Kendi ellerimle yaptım gazi paşa.
Bunu sana hediye getirdim, seversen gene yapıp getiririm" dedi.
Paşa hemen orada bezi açıp peyniri iştahla yedi.
"Çok beğendiğini söyledi ellerine sağlık anacığım ziyade olsun,
Geçmişlerinin ağzında bulunsun" dedi.
Sonra birlikte köşke kadar gittiler.
Oradakilere şu emri verdi.
"Bu anamızı burada iki gün konuk edin.
Ne ihtiyacı varsa giderin, sağlık sorunlarını halledin.
Sonra köyüne götürün.
Giderken de kendisine üç inek verin.
Hepsi benim tarafımdan karşılanmak üzere anama armağanım olsun."
-
"Beyaz kardeşlerimiz bizi medeni insanlar yapmak için gelmeden önce, hiçbir tür hapishanemiz yoktu. Bu nedenle, hiç suçlumuz yoktu.
Hapishane olmadan, hiç suçlu olamaz.
Kilitlerimiz veya anahtarlarımız yoktu ve bu nedenle aramızda hırsız yoktu.
Birisi bir at, çadır veya battaniye alamayacak kadar fakir olduğunda, bu durumda, hepsini bir hediye olarak alırdı.
Özel mülkiyete fazla önem vermek için fazla medeniyetsizdik.
Hiçbir tür para bilmiyorduk ve dolayısıyla, bir insanın değeri zenginliğiyle belirlenmiyordu.
Yazılı yasalarımız, avukatlarımız, politikacılarımız yoktu, bu nedenle birbirimizi aldatıp dolandıramazdık.

Beyaz adamlar gelmeden önce gerçekten kötü durumdaydık ve bu temel şeyler olmadan nasıl idare edebildiğimizi nasıl açıklayacağımı bilmiyorum (bize öyle söylüyorlar) medeni bir toplum için çok gerekli."

John (Ateş) Topal Geyik


Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (3)

5.0

100% (3)

Cumhuriyeti böyle kurduk 14 Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Cumhuriyeti böyle kurduk 14 yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Cumhuriyeti Böyle Kurduk 14 yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
ŞÜKRÜ ATAY
ŞÜKRÜ ATAY, @sukruatay
26.10.2025 18:10:55
5 puan verdi
Saygıdeğer üstadım,
Okumaktan gurur duyduğum "Cumhuriyeti Böyle Kurduk" yazı seriniz için sonsuz teşekkürler, emeğine ve yüreğine sağlık diliyorum.
Sayenizde Atatürk'ün hem ne kadar dirayetli bir devlet adamı hem de ne kadar alçak gönüllü olduğuna tanıklık ediyoruz.
En kalbî selam, sevgi ve saygılarımla.
İbrahim Kurt
İbrahim Kurt, @ibrahimkurt
26.10.2025 17:50:55
5 puan verdi
çok güzel hocam kutluyorum cumhuriyet bayramı kutlu olsun
Etkili Yorum
AYDINK
AYDINK, @aydink
26.10.2025 15:50:34
Göz pınarlarımdaki yangınlar eşliğinde okuduğum harika bir yazı
ATA hakkında ne çok şey var yazılacak ve anlatılacak
İstanbul'a dair olan kendi şiirimden bir dörtlüğü paylaşmak isterim

Yüce Peygamber'in bir hadisinde
İstanbul fethini mukaddes yazar
FATİH SULTAN MEHMET HAN'ın yanında
MUSTAFA KEMAL bu övgüye mazhar

yüreğin dert görmesin üstad
selam ve saygılarımla
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL