4
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
502
Okunma

(70’li yıllar)
Ayhan öğretmen ders anlatırken kapıyı çalıp içeri girdi.
Ayhan’ı kapıya çağırdı.
Fısır fısır bir şey konuştular. Sonra boş bir sıraya geçip oturdu.
Dersi dinledi.
Dersin sonunda kara tahtanın önüne, Ayhan öğretmenin yanına gelip,
“Çocuklar, ben müfettişim" dedi. "Karataş Köyü şehire uzak bir dağ köyü. Görüyorum ki Ayhan öğretmenimiz okulu düzene koymuş, sizleri sınıfta toplayıp ders anlatmakta. Ben bunu görünce çok sevindim. Burada birkaç gün kalıp durumunuzu gözlemlemek istiyorum. Yarın öğleden sonra okulda veli toplantısı yapalım. Onlar gelince siz evlerinize gidersiniz” dedi.
Teneffüsten sonra Ayhan dersine devam etti.
Ertesi gün veliler geldi. Müfettiş Nihat bey, Ayhan öğretmenin yanında velilerle biraz konuştuktan sonra,
“Arkadaşlar şimdi Ayhan hocamızı dışarı çıkarıp sizlerle konuşmak istiyorum” deyince Ayhan dışarı çıktı.
Müfettiş biraz durduktan sonra,
“Evet arkadaşlar, sizin çocuklarınız bizim çocuklarımız. Bunu böyle bilin. Buradan görüyorum, Ayhan öğretmen şu an avlunun öbür ucundaki ağacın gölgesine gidip oturdu. Oradan bizleri duyması mümkün değil. Biz devlet olarak her şeyi takip etmek zorundayız. Benim soruma vereceğiniz cevap ne olursa olsun hiçbir şekilde takibata uğramayacaksınız. Sizlere bunun sözünü veriyorum.
Şimdi sizlere soruyorum.
‘Ayhan öğretmenden herhangi bir şikâyetiniz var mı?
Çocuklarınızdan falan duyduğunuz kötü bir şey oldu mu?’
Eğer böyle bir şey var da burada, bu topluluğun içinde söyleyemezseniz toplantı sonunda dışarı çıkmayıp içeride kalın ve benimle özel olarak konuşun. Tekrar ediyorum sonuçta sizlere en ufak bir zarar gelmeyecek!”
Önce hiç ses çıkmadı.
Kel Ali,
“Valla müfettiş beyim biz Ayhan öğretmenden çok memnunuz. Allah için bu dağ başında öyle gayretli çalışıyor ki! Okulun pek çok yerini onardı. Her şeyi düzene koydu. Çocuklarımız da çok memnunlar” dedi.
Hamdi’nin Ahmet,
“Beyim keşke Ayhan öğretmen daha önce gelseydi bu köye. Okul haricinde hepimizle merhabalığı var. Küçükle küçük, büyükle büyük. Allah için biz hayatımızda böyle iyi bir insan görmedik.”
Hafız’ın İrbağam,
“Geçen yılın ikinci yarısında öğretmen bırakıp gitti. Ondan sonra da ne gelen oldu ne giden. Bu çocuk okulu açıp her şeyi toparladı. Daha ne yapsın.”
Fadik nine,
“Müfettiş bey müfettiş bey, ben buraya hususi seninle konuşmaya geldim. Şu Karataş Karataş olalı böyle insan evladı görmedi. Sordum soruşturdum, evliymiş. Değilse torunum Cano’yu bu öğretmene verecektim valla!”
Gülüşmeler…
Müfettiş anlayacağını anladı.
Sağdan soldan birkaç konuşmadan sonra,
“Arkadaşlar geldiğiniz için çok teşekkür ederim. Dağılabilirsiniz. Tekrar söylüyorum. Benimle özel konuşmak isterseniz çıkmayın lütfen!”
Herkes dağıldı.
Hiç kalan olmadı.
Fadik Nine çıkarken, “Müfettiş bey, çilliyi kestirdim. Akşama davetlimsiniz. Ayhan oğlumla gelin bekliyorum haa… Ben torunumu yollarım!”
Suat Zobu
.
5.0
100% (2)