1
Yorum
7
Beğeni
0,0
Puan
866
Okunma

Rû //’ya "kurgu yazamıyorum" demiştim, ilk defa bir görsele karaladım.
ah senin o sadık hüznün... bir lahza yokluğunu hissediversen derununda hemencecik bir boşluk peyda olur değil mi?
lakin endişe etme; yıllar onu öyle bir çevirip evirdi ki sonunda yanı başında bir sırdaşa bir hemdeme dönüştürdü. onu itmek yerine birlikte yaşamayı öğrendin. hatta her ahvalde ve minvalde ondan beslendiğini bile görebiliyorum artık. yaralarına şifâ bulanık ovalarına berraklık taşıyan pınar.
hiç düşündün mü “böyle bir hüzün” neden bu denli sadık kalır insana? kalır zira o sadece “sana ait.” ağyara gösteremediğinden değil göstermekten sakındığın ve sakladığın için o da kendini yalnızca “sana ait” hissediyor. incinmeyen bir bağ sessiz bir anlaşma var aranızda.
o, seni sen yapan şeyin bir cüz’ü belki de seni sen kılan şeyin ta kendisi. mâzinin karanlığından değil bilakis nurundan süzülen bir ziya. sezgilerini saydamlaştıran tecrübelerine hiza veren nihayetinde geriye kalan hakikâtin katıksız yansıması.
görüyorum ki o vefalı hüzün bazen bir şarkının ritmi gibi sadrına vurup duruyor. bazen bir an gibi zihninde beliriyor velakin çoğu kez ıslak bir sükûnet olarak çöküyor üzerine. her ne olursa olsun daima seninle. bazen boğazında yumru yutkunmakla yetiniyor kurtulmak istemiyorsun. getirdiği edinç sevda-ı derunundaki en ücra en tenha yerlerini aydınlattı; “sana seni öğretti.” ve böylelikle kendini idrak ettin.
anlıyorum seni. hüzün yalnızca ruhun bir tekâmül sancısı değil ki. kâh bir arınma kâh en saf en üryan halinle yüzleşmeni sağlayan bir ayna. her baktığında insan olduğunu kırılganlığını ama aynı zamanda özgürlüğün hayalin gücünü ve hudutsuzluğunu hatırlatıyor sana.
senin o sadık hüznün... birlikte ihtiyarladığın yıllar içinde yeni bir çehreye büründüğün o eski paydaş. ruhunun toprağına kök salmış yalnızlığını sarıp sarmalayan uzaklığında titreyip özlediğin metafizik bir şerik. öyleyse onunla bir sulh tesis etmenin vakti geldi.
dal okuduğuna. tahkir etmeden ibretini al yargılamadan hikmetini devşir. zira olgunluğuna giden yol hep bu derinliktedir.
senin sadık hüznün ey
peşrevi darb-ı fetih usulü nîm hafif
her defasında beni gülümseten nakarat;
istemem, yan cebime koy!
/ yüRekTen
İZLER 86. Sayı