Paranın öldürdüğü ruh, kılıcın öldürdüğü bedenden fazladır. walter scott
Turgut Başar
Turgut Başar

ÖLÜM, FANİLİK VE METAFİZİK (1)

Yorum

ÖLÜM, FANİLİK VE METAFİZİK (1)

( 11 kişi )

7

Yorum

22

Beğeni

5,0

Puan

460

Okunma

ÖLÜM, FANİLİK VE METAFİZİK (1)


1- Ölüm Bilinci: Yaşamanın Tek Gerçekliği

2- Ruh Var mı? Modern Felsefede Ruhun İzini Sürmek

3- Yeniden Doğuş: Zamanın Ötesindeki Varlık

4- Sonsuzluk: Korku mu Teselli mi?


1 - Ölüm Bilinci: Yaşamanın Tek Gerçekliği

“Ölüm, yaşamanın sonu değil, anlamıdır.”
— Martin Heidegger


Fani Olana Uyanış

İnsan, varlığının bilincine varan tek canlıdır; ama bu bilinç, beraberinde ölüm bilincini de taşır. İki bilinç birbiriyle örülmüştür: yaşadığını bilmek ve öleceğini bilmek. Tüm kültürlerin, dinlerin, felsefelerin ve hatta bireysel trajedilerin özünde bu paradoks saklıdır. Doğarız; fakat doğduğumuz an itibariyle yavaş yavaş ölüme ilerleriz. Her nefes, bir sonraki sona daha yakındır. Ve bu bilgi, tüm deneyimlerimizin arka planında ağır bir sessizlik gibi durur.

Heidegger ve “Var-oluşun Ölüm’e Doğru Olması”

Heidegger, ölüm bilincini insanın en özgün deneyimi olarak tanımlar. Dasein, yani “orada olan” insan, varoluşunu tam anlamıyla kavrayabilmek için ölümle yüzleşmelidir. Ölüm, ertelenemeyen, başkasına devredilemeyen ve her daim mümkün olan bir “olanaktır.” Bu olanak, bizi kökten bir otantiklikle karşı karşıya bırakır.

Modern insan, teknikleşmiş yaşamın telaşında ölüm düşüncesini ötelemeye çalışır. Ölüm, medikal jargonla sterilize edilir; mezarlıklar şehirlerin dışına itilir; yaşlılık kozmetik müdahalelerle maskeleştirilir. Ancak bu kaçış, hakikatin kendisinden bir kaçıştır. Heidegger’in deyimiyle, bu "sıradanlık içinde kaybolma", insanı kendi varlığından uzaklaştırır.

Tasavvuf: Ölmeden Önce Ölmek

Tasavvuf geleneği ise bu hakikati kucaklamayı önerir. “Men ‘arafe nefsehu fekad ‘arafe Rabbehu” “Nefsini bilen, Rabbini bilir.” Ve nefsini bilmenin yolu, faniliği idrakten geçer. Nefs ölmeden önce ölmelidir ki hakikate doğabilsin. Bu yüzden sufiler ölmeden önce ölünüz der. Bu ölüm, fiziki bir son değil, benliğin mutlak dönüşümüdür.

Ölüm burada bir son değil; bir eşiği, bir arınmayı, bir tefekkürü simgeler. Dünyevi olanı terk edip ebedi olana yönelmek, ölüm bilinciyle mümkün olur. Bu yönelme, mecazî değil, varoluşsal bir zorunluluktur. Çünkü insan, ancak sonluluğunu bilince çıkararak hakikate açılabilir.

Stoacılar ve Ölüm Meditasyonu

Stoacılarda da benzer bir anlayış görülür. Marcus Aurelius, her sabah ölüm üzerine düşünmeyi öğütler. Çünkü bu düşünce, yaşamın özünü kavramaya yardımcı olur. Ölümün farkında olmak, anı kutsallaştırır. Epiktetos’un dediği gibi, "ölüm kötü değildir, onu kötü yapan bizim bakışımızdır."

Bu bakış, aslında modern insanın eksikliğini çektiği bir disiplindir: ölüm terbiyesi. Bu terbiye, insanı hayata karşı sorumluluk sahibi yapar. Sonsuz zamanlara sahip olmadığını bilen biri, her anı hakikatle doldurmaya yönelir. Ölüm, bu anlamda sadece bir son değil; her kararın, her sözün, her suskunluğun gerçek ölçütüdür.

Bilimin Sessizliği, Şiirin Cevabı

Modern bilimin ölüm karşısındaki sessizliği, bir hayranlık uyandıracak kadar nettir. Ölüm, biyolojik bir duraksamadır, entropinin son aşamasıdır. Ancak insan sadece hücrelerden ibaret değildir. Ruhun varlığı tartışılsa da, insanın “anlam arayışı” bilimsel olarak açıklanamaz. Bu noktada şiir, felsefe ve tasavvuf devreye girer.

Çünkü insan, sadece nasıl öleceğini değil, neden yaşadığını da bilmek ister. Ölüm bilinci bu yüzden yalnızca bir korku değil, bir sorudur: Hayat, ölümlü olduğu için mi anlamlıdır? Yoksa anlam, ölümü aşabildiğimizde mi doğar?

Ölümle Dost Olmak

Ölüm, yaşamın karşıtı değil, tamamlayıcısıdır. Hayat, ölümle anlam kazanır. Ölüm olmasaydı, hiçbir şeyin değeri olmazdı. Her şey ertelenebilir, her acı geçici olurdu. Ölüm, bize sınırlılığımızı hatırlatır. Ve bu sınırlılık, bizi derinleştirir. Onun farkında olan insan, ne zaferleriyle ne de kayıplarıyla büyülenir. Sadece hakikatin peşinde olur.

Son söz, bir dervişten gelsin:
“Ölüm, gömlek değiştirmektir. Korkma. Sadece başka bir şafakta uyanmaktır.”

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (11)

5.0

100% (11)

Ölüm, fanilik ve metafizik (1) Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Ölüm, fanilik ve metafizik (1) yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
ÖLÜM, FANİLİK VE METAFİZİK (1) yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
AZERZ
AZERZ, @azerz
28.5.2025 11:35:57
5 puan verdi
İçeriğiyle çok şey anlatan zengin bir yazı...
Kutlarım,
En içten selam ve saygı ile.
Halit Durucan
Halit Durucan, @halitdurucan
28.5.2025 00:46:23
5 puan verdi
Ölüm ve hayatı felsefi ve sufi yönüyle harika bir şekilde kaleme almışsınız üstadım. Bu dünyayı bir hayal alemi ya da bir rüya alemi olarak görürsek eğer, ölümün gerçek hayata uyanmak olduğunu anlayabiliriz. Ve şu söz çok hoşuma gitti; "“Ölüm, gömlek değiştirmektir. Korkma. Sadece başka bir şafakta uyanmaktır.” Saygılar selamlar
Yılmaz Süslü
Yılmaz Süslü, @yilmazsuslu
27.5.2025 21:21:58
Ölüm aslında benim için travmadır. Şehrimde her sabah saat tam 10'da vefat anonsları yapılır. Çocukluğumda çok defa kayıplarım oldu. Hastane stajlarımda,yoğun bakım eğitimlerimde ölümü gördüm. Ameliyathanelerde yaşama tutma stresiyle şimdi dahil ağıra yakın tedavi görüyorum. Ben mutlakiyetçiyim. Hayatın bilimsel,nesnel mutlak şekilde temeline ölümden yaşama değin her haliyle hayatı bilmek bilinciyle. Ama şehrimde ölüm anons tekrarları bende travma yaratır . Ölümle terbiye edilmeyi asla kabul etmedim. Sınırlı yaşamı çorak hüzünlü sonu beklemek değil her anı dolu doluya yaşamak istedim . Her cenaze duyurusu bendeki duygu durumu daha da sarsar hale geldi. Ama çocukluktan hep ölüm benim zihnimde sorgulama sahadıdır. Varlığı ,varlığın öte kaynağını sublimal gerçekliğiyle rasyonellikle bilmeyi istemek de bu konuda yetersiz . Çünkü ölüm öyle nesnel bir kavram değil . Çocuklara yaşatılan duygusal harabiyetin ölüm olgusunun işlenmesi katı şekilde ,bu dünyanın yalan diyerek akıl almaz bir şey .Akıl dışıdır. İnsan aklını kullanan yegane varlıksa bireylerin hür ruhuna travma yaşamakta nedir ?...
Gule
Gule, @gule
27.5.2025 20:17:36
5 puan verdi
Ölümün iyi tarafı ya da gerçeği, yalnız orda eşitleniyoruz olmamız. Kral da olsanız, vezir de olsanız, hamal da olsanız ölüme çare yok, gideceğimiz yer bir avuç toprak.

Geçenlerde annem ölmenin de artık pahalı olduğunu ve gömülmenin de bi hayli masraflı olduğuna dikkat çekti. Geçenlerde iki iş arkadaşımdan, sigorta işiyle uğraşan çocuklarına cenaze fonu yaptıklarını duydum. İnsan tuhaf oluyor, evet böyle bir gerçek de var ama ne bilim çocuklar için de kabullenmesi zor bir durum. Ben bizim gençlere söylediğim zaman "Anne kafana bunları takma!" diyorlar ama takılmayacak gibi de değil. Düşünsenize toprağa giderken bile borçlu gireceğim.

Evet ilaç sanayisi süründürmeyi, gelişen tıpsa ölümsüzlüğü müjdeliyor, daha doğrusu upuzun bir yaşamın mümkün olabileceğini ama çocuklarımızı veya torunlarımızı da ergeç gömeceksek bir gün yaşamamızın ne anlamı kalır ki?

Yine bir arkadaştan duymuştum, 100'ün üstündeki daimi bir müşterisine uzun yaşamanın tüyolarını sormuş, o da demiş ki; "Bütün acıları, yıkımları gördüm ve yaşadım. Keşke bu savaşları görmeden, kocamı ve çocuklarımı gömmeden önce ölseydim, keşke bu kadar uzun yaşamasaydım!"

Bence de uzun yaşamak bu anlamda hiç de güzel bi şey değil. Ve bu uğurda çırpınanlar da belki bu korkuyla yüzleşemedikleri veya bu gerçeği kabullenemedikleri içindir.

Sanırım ölümün soğuk yüzüyle, sevdiğimiz birini toprağa verince yüzleşiyoruz en çok da...

Bu konular dönüşümlü olarak hep bi turnuva maçı yaparlar kafamın içinde...

Madem ölecektik, dünyaya niye geldik?

Teşekkürler Yazan Adam yine sayenizde derin düşüncelere daldık.

Sevgi ve Saygılarımla
Ferda,ca
Ferda,ca, @ferda-ca
27.5.2025 20:05:46
5 puan verdi
Ruh gömlek değiştirdiğinde, zaman geriye susar.
Veee
Ölüm, zamanın içinde açılan sonsuzluk kapısıdır.

Hakikate sirtimizi donemeyiz.

Güzel mandardi yaziniz

Tebrikler

Saygılarımla hocam
Suphi sekü
Suphi sekü, @suphiseku
27.5.2025 19:38:02
5 puan verdi
Aydınlatıcı, düşünmeyi öğütleyen, birçok ayetin sonunda, düşünmez misiniz, akletmez misiniz uyarılarıyla dolu bir yazı
Bütün şiir ve yazılarınızı büyük bir ilgiyle okuduğum gibi bu yazınızı da büyük bir zevkle ve feyiz alarak okudum
Selâm duam ve saygımla efendim
Zümrüt Kul Hasani
Zümrüt Kul Hasani, @hasanbelek
27.5.2025 19:32:39
5 puan verdi
Tebrikler değerli dost. Harika bir deneme OKUdum kutluyorum
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL