Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
/ yüRekTen
/ yüRekTen

Zihinsel Bir Soluklanma

Yorum

Zihinsel Bir Soluklanma

3

Yorum

17

Beğeni

0,0

Puan

1130

Okunma

Okuduğunuz yazı 21.4.2025 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.
Zihinsel Bir Soluklanma

Zihinsel Bir Soluklanma



/.. kaçan uykusunu kovalamayan kâşifin ’lâyetezelzel öz’üne idmanlı yakınlaşması.../


Çağın yıpratıcı hızı ve karmaşası, devasa bir metropolün bitmek bilmeyen uğultusu gibi iç dünyamızı boğan bir gürültüyle sarmalıyor. Teknolojinin sunduğu sınırsız erişim ve kesintisiz iletişim akışı, modern yaşamın ışıltılı vitrininde büyüleyici vaatlerle parıldarken, sinsice büyüyen bir tatminsizlik duygusunu da besliyor.


Yaşamın ayrılmaz parçaları hâline gelen sosyal medya platformlarında sergilenen seçilmiş ve cilalanmış kesitler, gerçek benliğimizi örten rollerin ardında giderek silikleşen kimlikler yaratıyor. Kıyaslama döngüsü, yetersizlik hissini körüklerken; geleneklerin ve değerlerin bile tüketim ekseninde şekil aldığı bu hengâme, insanı neyin mutlu ettiğini düşünmeden daima daha fazlasını istemeye sevk ediyor. Başarı odaklı yaşam biçimi, içsel sesimizi duymamıza mani olurken; mükemmellik dayatması, bizi olduğumuz hâl ile barışmaktan uzaklaştırıyor. Zamanla üzerimize geçirdiğimiz maskeler tenimize yapışıyor ve gerçeğin yerini taklit alıyor.


Değişken toplumsal normlar ise benliğimizi savuran bir rüzgâr gibi esiyor. İşte bu noktada, insanın yeryüzündeki en kadim ve sahici arayışı devreye giriyor: Koşulların ve zamanın ötesinde var olan, değişmeyen özü, yani "lâyetezelzel" olanı keşfetmek ve onunla bağ kurmak... Bu içsel keşif, günümüz kaosunun labirentlerinde pusulamızı kaybetmeden yol alabilmek adına hem zorlu hem de kaçınılmaz bir yolculuk.


İnsanın özünde, gelip geçici olana karşı, derin ve kalıcı bir anlam arayışı her zaman varlığını sürdürdü. Bu arayış; kimi zaman Doğu’nun sessiz bilgeliğinde, kimi zaman Batı’nın sorgulayıcı aklında karşılık buldu. Başarı, statü ya da dış onay gibi geçici tatminlerin ötesinde yatan o içsel merkez, yaşamın karmaşasında insanın tutunabileceği bir liman, anlamın ve huzurun özüdür.


Bu yolculuğa çıkmak; kendini bulmaya, geçmişin yüklerinden sıyrılmaya, geleceğin bilinmezliğine umutla yürümeye dair bir cesaret işidir. Zihnimizde sürekli çalan alarmları susturmak, beklentilerin ve yargıların gölgesinden sıyrılmak, insanın kendi içine eğilmesini ve orada sessizce duran hakikati görmesini mümkün kılar. Anda kalmak, düşünce ve duyguların akışına dışarıdan bakabilmek, farkındalık tohumlarını yeşertmenin ilk adımıdır. Doğa ile temas, fiziksel hareket, sanatın her hâli—hepsi bu farkındalığı derinleştirmenin dost yollarıdır.


Toplum, aile, çevre tarafından giydirilen kimlikleri sorgulamak ve onlara dair cesur sorular sormak; “Bu hayat gerçekten benim hayatım mı?” demek, kişiyi kendi hakikatine yaklaştırır. İçsel şifâ, kabullenmekle başlar: Kusurlarıyla, pişmanlıklarıyla, iniş çıkışlarıyla insan olmayı benimsemek... Kendini şefkatle kucaklayan birey, özüne giden yolu açık tutar.


Doğayla kurulan bağ, bu içsel keşfin en saf, en yalın rehberidir. Toprak kokusu, rüzgârın taşıdığı ses, gökyüzünün sonsuzluğu—hepsi insanın derinliklerine fısıldayan bir orkestranın notalarıdır. O orkestraya kulak veren kişi, yaşamın kadim ritmine teslim olur. Sessizliğin kudretiyle sarmaş dolaş olan bu bağ, aidiyet duygusunu tazeleyip kök salma arzusunu yeniden uyandırır.


Ve tüm bu nedenlerle, zihinsel dinginlik artık bir lüks değil, hayatta kalmanın zarif bir biçimidir. Günümüzün kesintisiz bilgi akışında, kendinle baş başa kalabilmek, ruhunla temas kurabilmek, içsel dengeyi sağlamak, insanca varoluşun temelidir. Yalnızlık ve sessizlik, bu anlamda sadece bir sığınak değil, aynı zamanda ruhsal bir arınma ve içten gelen sesin yankılanabileceği yegâne mekândır. O mekânda kendimizle sahici bir diyalog kurar, kalbimizle barışır ve hayatın neye benzediğini yeniden tanımlarız.


İşte tam da burada, içsel sessizliğin sesinde yankılanan bir hakikat belirir: Dünya ne kadar karmaşık olursa olsun, öz daima sade kalır. Bu öz, kimi zaman bir çocuk kahkahasında, kimi zaman bir yaprağın düşüşünde, kimi zaman uykunun eşiğinde yankılanır. Ruhun derinliklerine işleyen bu ezelî ses, dış dünyanın gürültüsünü bastırır ve der ki: “İçeride huzur varsa, dışarının karmaşası yalnızca bir aksisedadır.”


Kişisel gelişim düz bir çizgiden ibaret değildir; zaman zaman tökezlenilen, kaybolunan ve yeniden yön bulunan bir patikadır. Bu patikada iç dünyanın kalıcılığına ve içsel ışığın sönmezliğine duyulan inanç; pusula olur, yol olur, umut olur. Özüyle temas eden kişi, yaşamın en keskin köşelerinde bile bütünlüğünü korur. İşte bu yüzden, sessizlikteki varlığımız en içteki yankıyı taşır: Kendimize dönüş yolculuğu asla boşa değildir.


/ yüRekTen

Potsdam, Ağustos 2024
İZLER 85. Sayı


Ph. r.t.


Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Zihinsel bir soluklanma Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Zihinsel bir soluklanma yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Zihinsel Bir Soluklanma yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Etkili Yorum
İBRAHİM YILMAZ
İBRAHİM YILMAZ, @ibrahimyilmaz1
25.4.2025 22:16:14
Saygıdeğer yazar kalem dost, günlük yaşamın iyice zorlaştığı geçim sıkıntısının yaşamı çekilmez hale getirdiği ülkede yaşayınca nefes almak bile zorken iç dünyayla hesaplaşmak ne kadar zor. Ülkemizde demokrasi adına yaprak kımıldamıyor. Düşünen , ülke sorunlarını irdeleyenlere mahpushanelerin yolları gözüküyor ülkemizde. Bu bağlamda demokrasiyi içselleştirmiş, yarın kaygısı taşımayan insanların yaşadığı bir ülkede Almanya'da yaşamak bireyi kendini dinlemeyi, tin dünyasına yolculuk yapmayı kolay kılıyor kanısındayım. Almanya'da ben de yaşadım bir süre. Onların gündemi ile bizlerin gündemi siyahla beyaz arasındaki fark gibi. Orda yaşam normal seyri içinde devam ederken bizde her hafta hatta her gün bir öncekini unutturacak düzeyde sansasyonel olaylar yaşanıyor. Deyim yerindeyse dört mevsimi aynı gün içinde yaşıyoruz.
İç dünyaya yaptığınız yolculuk ve yorumlar çok hoştu.
Kutların akıcı anlatımınızın güzelliğini.
Esenle.
Etkili Yorum
Gule
Gule, @gule
22.4.2025 21:27:24
Bir kitap güzelliğinde, hayata ve insana dair; biraz psikanaliz, biraz da kişisel gelişim ve yaşam koçluğu niteliğinde, üst düzey kaliteli, bilgili içerikler okudum. Doğru analizler, yerinde tespitler.

Teşekkürler, tebrikler.
Sevgiler yürekten...
Etkili Yorum
Tüya
Tüya, @tuya
21.4.2025 11:47:25
Sabah bu yazıyı okuyarak, dünyaya günaydın, dedim. _)

Her bir paragrafı felsefi bir ziyafet olduğu kadar sorgulayıcı da bir yazı. Bireysel ve toplumsal planda kritik bir perspektif sunan; tüketim toplumunun dayattığı zorlukları irdeleyen. reklamın, sosyal medyanın üzerimizdeki negatif baskısını yalın bir dille ifade eden; huzurun ve mutluluğun tüketimle değil, doğayla iç içe olmaktaki önemini vurgulayan ve bir başına kalmanın, düşünmenin ve kendini yenilemenin insan doğasında var olan en önemli ihtiyaç olduğuna dikkat çeken. vurguları objektif bir makalenin doyuruculuğu ile güne başlamak büyük bir nimet.
Evet. sağlıklı ve düşünebilen bir homo olarak yaşamak isteniyorsa. engel teşkil eden bütün dilemmalara rağmen. bombardumanına uğrdığımız negatif etkiyi asgariye indirgemek ve minimal yaşamı (nerede olursak olalım) tercih etmek. hepimizin ruhunu iyileştirici olsa gerek.

(Men jag kan inte låta bli att säga, att denna synvinkel som du lyfter i din text, är en nödvändighet för oss här på Norden -det vet jag av en halvsekels egen erfarenhet. Men jag tror nog att det är en kulturell påverkan, en levnadsstil som inristad i vår vardag; ty vi lever med naturen på ett mycket naturligt sätt och går i hand med den. Och vi vet väl vad den betyder för vårt välmående, men också för framtiden och beståndet av livet..)

Ne iyi yaptın da geldın böyle içerigi dolu bir yazıyla' sevgili yüRekTen.
İyi düzenlenmiş objektif ve zeki bir makale.

Jag tackar för din värdefulla text.

Ha en fortsatt trevlig Påsk,
Varmaste hälsningar och kramar.


© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL