Para, gübre gibi etrafa yayılmazsa işe yaramaz. baco
Halit Durucan
Halit Durucan

2Y-1G

Yorum

2Y-1G

( 6 kişi )

6

Yorum

10

Beğeni

5,0

Puan

317

Okunma

2Y-1G

2Y-1G

2Y-1G

Yaklaş, yakala ve geç: İnsanın kendisiyle yarışı.

Her nedense insanoğlu hayatının büyük bir bölümünde ideal bir toplum nasıl inşa edilir, diye kendine sorar. Galiba bu sorunun cevabı küresel gelişmeler! Yirmi birinci yüzyıla girdiğimiz şu dönemlerde bilişim teknolojileri akıl almaz hızla gelişiyor ve onlarca olumsuzlukları da beraberinde getiriyor. Olumsuzlukları getiren bilim, teknoloji değil elbet; insanlığı bir gömlek gibi askıya asan ve dünya hırsıyla yaşamayı hayat felsefesi haline getiren gözü doyumsuz canavar ruhlu insanlardır. Teknoloji ve bilim, insanoğlunun hayatına kolaylık getirmenin peşindedir. Tıp bilimi; insanoğlunun hastalığına çare bulmanın peşindedir.

İnsanlığın, aynı zamanda kendi mezarını kazmaya niyetli ve odaklı bir takım küresel ilaç ve teknoloji çeteleri, insanları daha da hasta etmek; ilaç ve tedaviler üzerinden katlamalı gelirler elde etmenin hesabını yapmaktadır. Bu çalışmalar yanında tarım alanında da insan sağlığını bozacak ve çeşitli hastalıklara neden olacak gübre, ilaç ve tohum üretiyorlar. Bu gerçekleri şu an bilmeyen hiç kimse yoktur. Bu tehlikeli durum karşısında devletlere düşen görev; yerli ve milli bilim, teknoloji ve tarımda kullanılacak tohumu, ilacı, gübreyi bizzat kontrollü olarak kendi imkânlarıyla üretmek ve insanların sağlığını korumaktır. Denetimli politikalar uygulanmadığı için küresel sömürü düzeni açık alan ve imkân bulduğu için elinden gelen ihaneti bilim ve teknolojiyi kullanarak yapmakta ve insanlığa ihanet etmektedirler.

Dünyanın çeşitli coğrafyalarında insanlık düşmanı küresel çeteler aynı amaçlar etrafında birleşerek faaliyetlerini sürdürüyorlar. Dikkat edersek şayet, bu asırda yeni tür hastalıklar ortaya çıkmaktadır. Kapitalist zihniyet; devlet normları dışına çıkarak/çıkarılarak tüm kurum ve kuruluşların özelleşmesini savunuyorlar. Devlet denetimi ve kontrolü olmayacak bu karanlık sömürü düzeninde! “Hedefe varmak için her yol mubah” veya "bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” zihniyeti, kapitalizmin şaşmaz prensibidir.

Öyleyse ne yapmalıyız, diye düşünmeden edemiyorum şu cahil halimle.

Bu küresel cellatlığa set çekecek tek direnç noktası milli yönetim ile bilim ve teknolojidir. Üniver-sitelerimizde yetişen öğrencilerimiz uzunca bir dönem pratik yaparak bilim ve teknik alanda bilgisini ve becerisini geliştirmeli ve buna devletin öncülük yapması gerekir. İlerleyen süreçte bu bilim insanlarımızın ufkuna düşen bili-me yaklaşmak, o noktayı yakalamak ve kendini geçmektir.

Geçmiş dönemlere bir bakalım; tüm dünya insanlığı bilimde ve teknolojide ilerlediği için mi dün-yamız bilim ve teknolojiye kavuştu. Hayır! Milyonlarca insan arasından bir Pasteur çıktı, 1885 yılın-da kuduz aşısını buldu ve insanlığı kuduz hastalığı belasından kurtardı. Milyonlarca insan arasın-dan bir Edwvard Jenner çıktı; 1749-1823 tarihleri arasında çiçek aşısını buldu. 1962 yılında yine milyonlarca insan arasından John Enders çıktı kızamık aşısını buldu ve insanları bu hastalıktan kurtardı. Milyonlarca insan arasından 1403-1472 yılları arasında bir Ali Kuşçu çıktı; astronomide, fizikte ve matematikte çığır açtı ve milyonlarca insan bu bilim sayesinde gelişmeye devam etti. Aynı şekilde 980-1037 yılları arasında bir İbn-i Sina çıktı; kızıl, şarbon, karaciğer ve hepatit hasta-lığının tedavisini buldu. Hacamat tedavisini de ilk uygulayan bir Türk hekimidir. “Tıbbın Kanunu” adlı 14 ciltlik dev eseri Batı üniversitelerinde yıllar boyu başvuru kitabı olarak okutuldu.

Onlarca örnekten sadece bir kaçına yer verdikten sonra düşünüyorum: Bir dahi kişi, dünya insan-lığını çeşitli hastalıklardan kurtarıyor. Bilimiyle, teknolojisiyle… Bu dahi insanların farklı özellikleri vardı. Bildikleriyle yetinmemişler; ileri, daha ileri ve hep ileri gitmişlerdir. Bıkmadılar, usanmadılar ve “bu kadar yeter” demediler. Kanımca bu dahi insanlar, ilmi anlamışlar/içselleştirmişler, yaklaş-mışlar; sonra yakalamışlar ve yakaladıkları bilimi, teknoloji yeni buluşlarıyla taçlandırmışlar.

Şahsen ben bu bilim insanlarını Yüce Allah’ın insanlığa birer armağanı olduğunu düşünüyorum. Bu noktada Yüce Allah, insanların dinine-milliyetine bakmıyor. Azimle, samimiyetle ilim/bilim yolunda çalışanlara bilimi/ilimi nasip ettiğini geçmişe ve günümüze baktığımızda görüyor ve anlıyoruz.

Hülasa; her insan bilim insanı olamaz veya her insanın bilim insanı olması beklenemez. Böyle bir beklenti boş bir beklentidir bence. Ancak bu böyledir diye insanlar, kendini gereksiz ve yetersiz görmemeli. Özellikle nitelikli eğitim alan gençler, branşları dâhilinde kendini geliştirip yetiştirmeli. Devletimizde, geleceğin bilim insanlarının önüne hedefler koymalı, geleceğin bilim insanlarının imkanlarını genişletmeli, her alanda can güvenliğini sağlayarak yurt dışında eğitim almalarına yol açmalıdır. Unutmayalım; yakın geçmişte TÜBİTAK mühendislerimiz küresel çeteler tarafından kat-ledilmişti ve bu bilim insanlarımızın geliştirdiği proje dosyaları da çalınmıştı. Bu küresel çeteler ne acıdır ki, halen bulunamadı! Sizce düşündürücü değil mi?

Hükümetlerimizin de yüzde yüz milli olması gerekiyor. Delme-çakma, aklıyla problem yaşayan, sadece koltuğunu düşünen müptezel-çıkarcı kadroları iyi tanımalı; tercihlerini de ona göre yap-malıdır. Her alanda parmakla sayılabilecek kadar bilim insanı yetiştirebilsek bile hem ülkemiz adına hem de dünya insanlığı adına büyük bir kazanç elde edeceğimize inanıyorum. Türk insanın çok zeki olduğu Avrupalı bilim çevrelerince kabul edilmektedir.

Tek reçetemiz; sağlam düşünebilen, sağlam analiz yapabilen, sağlam tercihlerde bulunabilen, eği-time önem vererek; bilimde, fende, tıpta, teknolojide çağı yakalayabilmemiz için planlı-programlı ve ehil eller tarafından yönetilen bir ülke yönetimine kavuşmaktır. Gerisi laf-ı güzaftır, havanda su dövmektir.







Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (6)

5.0

100% (6)

2y-1g Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz 2y-1g yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
2Y-1G yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Murat FİDAN 55
Murat FİDAN 55, @muratfidan55
5.3.2025 16:00:38
5 puan verdi
Harika bir yazı kaleme almışsınız, yerinde ve isabetli çözümler sunmuşsunuz. Tebrikler, kaleminiz kavi olsun.
Etkili Yorum
Umay Alkım
Umay Alkım, @umayalkim
25.2.2025 18:00:32
Halit Hocam,

Emeğinize sağlık. Bir konuda müsaadenizle ekleme yapmak isterim. Hâlâ bilim adına çalışan değerli hocalarımız var. TÜBİTAK’a başvuran birçok değerli hocamızın projesinin geri döndüğünü biliyorum. Ayrıca ikinci sorun ise üretebilmek. Çünkü şu an hemen hemen bütün üniversitelerde "TESLA" var. Birçok proje üretiliyor. Ancak bu projeleri yeterince destekleyen ve üretilebilir hâle getiren bir sistemimiz yok. Bir uçak kazasında kaybettiğimiz bilim insanlarımızın projesi gerçekleşseydi, şu an enerji kaynağı olarak dışa bağımlı kalmamakla birlikte “dış borç” diye bir terimi kullanıyor olmayacaktık. İlerleye bilmek için küresel cellata bir şekilde dur diyebilmeliyiz.

Esenliklerimle.
Etkili Yorum
mehmetmacit
mehmetmacit, @mehmetmacit
25.2.2025 16:56:13
Bu yazıda ele alınan görüşlere tüm kalbimle katılıyorum. Tanrı şu an kullanılan tüm bilimleri yaratmış ve insanlığın emrine sunmuştur mesele çok çalıp bu alanda başarılı olmak. Bir kısım bağnaz alimler bilimi dışlama yolunu seçmişlerdir. Hem Tanrıya inanıp hem de yarattığı bilimi dışlamak tamamiyle iki yüzlülüktür. Bu çağda bile bu gibileri hala revaçta maalesef.
Kaleminize sağlık
Etkili Yorum
Alibaba
Alibaba, @alibaba2
25.2.2025 12:52:35
5 puan verdi
Ortaçağ Avrupasında, kilise hükümranlığı sebebiyle birçok deha bu yüzden katledildi. Ve gördüler ki, devlet din ile yönetilemez. O dönemde bile Selçuklu ve ilk Osmanlı, bilim adamlarına kıymet ve destek veriyordu. Avrupa uyanışa geçip, din ile devleti birbirinden ayırdığında, kendilerine zarar veren bu sistemi, özellikle Arap coğrafyası ve bizim üstümüzde silah olarak kullandılar, kullanıyorlar.
Biz ise, Atatürk ile yakaladığımız tek fırsatı değerlendiremedik. Gözümüzle gördüğümüz doğruyu başkalarının telkini ile yanlışa yeğledik. Şu gün bile, bizi göz göre göre uçuruma sürükleyen her tür musibeti baş üstünde taşıyoruz. Elbette bunun bedelini en ağır şekilde ödüyoruz, ödeyeceğiz.
Gerçek dine inanmayan ve yeni dinler yaratanların, küçük menfaatleri uğruna peşine taktıkları milyonlar var olduğu sürece umut yoktur.

Yine muhteşem bir yazı dökülmüş mahir kaleminizden.
Canı gönülden tebrik ediyorum.
En derin saygılarımla...


Alibaba tarafından 25.2.2025 12:54:10 zamanında düzenlenmiştir.
Oktay Güvener
Oktay Güvener, @oktayguvener
25.2.2025 09:28:38
5 puan verdi
Güzel ve anlamlı bir yazı olmuş. Tebrikler.
Gönül Pınarı
Gönül Pınarı, @gonul-pinari
25.2.2025 07:06:10
5 puan verdi
Anlamlı ve güzel bir paylaşımdı, kaleminiz daim ilhamınız bol esin kaynağınız gür olsun. Saygı sevgi ve muhabbetle şen ve esen kalınız.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL