0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
99
Okunma
Tanrı kim Allah kim, sen daha büyüksün yetkili. Peygamber kim komutan kim, sen daha büyüksün yetkili. Uzaylılar varmış görünmezler, sen insan üstü gibi bir şeysin, görünürsün, ya uzaylılardan daha güçlüsün ya da yani güçlüsün, yetkili. Fark eder mi zaman durmuş, mekan çökmüş deryalar kaynamış, sen bir yolunu bulur kurtarırsın kendini, yetkili.
Buz çözer gibi kafatasımın içinde hoyur hoyur eden eden sesler, sanırım kulağımdan giriyor içeriye, öyle ya, ellerimle duyacak değilim ya, öyle diyorlar, göz görürmüş, kulak duyarmış, dil konuşurmuş, tırnak uzar, kollar sarılır, ayaklar yürür, diz kırılır, boyun da kafayı taşırmış... Yani böyle gördük, böyle bildik.. Peki eksik olan ne?
Koskoca yaratıcı eksik ve kusurlu mu yaratır. Bu aralar bir söz dolanır durur içerimde, gönlümde mi, zihnimde mi bilmem, böbreklerimde dolanmaz herhalde veya ciğerlerimde... "Son hatırlayan da unuttuğunda seni hiç yaşamamış gibi olacaksın" diye bir söz...
Beni en çabuk unutana büyük bir hediye veresim var lakin büyüklük de göreceli midir bilmem, yani kişiye göre değişir mi, insanın pek bir hükmü kalmadı veya hiç yoktu... Ya hu nedir bu dünya..
İnsanın vücudunda belli bir elektrik olurmuş, mili volt mu, mikro volt mu neyse, bilim kurgunun birinde robotlar dünyanın enerjisini tüketince veya kullanımı çok çok zorlanınca işte, insanları enerji kaynağı yapmışlardı kendilerine. izleyeniniz vardır elbet, neydi neydi, hatırıma geldi gelecek lakin gelmiyor, gelmesi için bir siteden bir kaç link açmam gerekti, Matrix imiş filmin adı.
Ortalama dünya tarihine meraklı olanlar için 10 bin yıllık bir yığın anlatı, gökler gibi eziyor zihnini insanın. Gençtim hayallerim vardı, onu güzelleştirecek, bunu başaracak, şu dünyayı hal yoluna koyacaktım herkes mutlu olsundu falan filan, imdi orta yaşlı diyorlarken aynalar bana, ne ülke düzelir ne şehir ne de köy, sokak bile karman karışık kördüğüm, eh ihtiyarladığımızda kendimizi bile çözememiş olacağız..
Tanrı büyük mesele, durmadan ondan bahsediyor insan toplulukları, Tanrıyı kabul edenler de, etmeyenler de; sevenler de küfredenler de, lakin öldükten sonra karşımıza çıkacaksa ne ala, çıkmayacaksa çekeceğimiz var arkadaş. Düşünsene, öldükten sonra da bir meçhul çıkacaksa karşımıza, öldükten sonra tekrar ölmek isteriz, yine meçhul çıkarsa karşımıza, ya hu bu sonsuzluğun izahı yok, mizahı yok.. Dedikleri tutarsa cennet varsa orası da kesmez herhalde son nesilleri, cehennem de pek acıtmaz, araf dedikleri de sonlu bir mekandır herhalde. İnsan zekası Tanrıya yetersiz kalmış binlerce yıldır, yapay zeka umarım bir şeyleri somuta erdirir, yoksa soyut soyut soyut hayal hayal hayal çekilir mi, şansımıza biz son nesil insanların döneminde yapay zeka icat edildi de, onun bile çok yolu var. Lakin yazılan çizilen doğruysa biz insanlığın 5 bin yılda aldığı yolu herhalde 5 yılda alacak gibi.. Göl maya tutarsa hesabı...
Ne diyorduk, yaşamak zor zanaat arkadaş. Ya hu bizim insanlık, durmadan birbiri ile didişiyor, gökler umurlarında değil, son yüzyılda biraz aydı, marstı gidelim falan demişler ama onu da birbirileri ile sidik yarıştırmak için kullanmışlar, kimse gerçeğin peşinde değil sanki. Yani gerçek nedir? Göklerde midir? Öte gezegen veya galaksilerde midir, uzaya çıksak soğuktan ölüyoruz hemen, giysi miysi ile çok kısa bir süre biraz sallanıyoruz boşlukta, görüntüler doğru ise hemen uzay mekiğine geri geliyoruz, giriyoruz metal kılıfın içine.
Hubble teleskobundan sonra Web denen daha büyük bir gözcü attılar uzaya lakin, ortalama bu başarıyı 10 bin yılda yakalayabildik, şaka gibi değil mi ya hu..
Çok mu araştırdık veya teknotik okuduk bilmem de her şeyim değişti 20 yılda. Sizde de oldu mu böyle şeyler, yoksa toplum aile vb vs baskısıyla yine aileye veya topluma ayak uydurmak zorunda mı hissediyorsunuz kendinizi? Yani 20 veya 40 yıldır çocukluğunuz veya gençliğinize tutuklu mu kaldınız, hiç mi bir hayaliniz, görüşünüz, inancınız, diliniz, düşünceniz, soyut kavramlarınız değişmedi veya somut denilenlere atfettiğiniz değerlerde azalış veya artış olmadı mı, ağaç gibi hep aynı besinler yani kitaplar veya fikirlerde sabit mi kaldınız. Sahi yaşamak neydi tam tanımı var mıydı? Ya ölmenin adı neydi nazarınızda. Toprağı değil ğöğü kaldırın üzerimden de bir nefes alayım.
Neyse dostlar, hürmetlerimle..
İyi geceler.
Y.