1
Yorum
9
Beğeni
0,0
Puan
459
Okunma
inançlarımızın bir çoğu dış etmenlerin sebep ve sonuçlarına göre oluşur, kabul .
kaçınılmazı onaylamak bizden kaynaklı değil fakat dolaylı mülkiyet(inanma arzusu) açığımızı öz’denklik veya iç huzurun elde edileceği bir alana hizmet ettiği ölçüde kavrarız
huzursuzluk veya çatışma,; iç(gönül) veya öz bilginin, varsayılan saflık derecesine uyumlanıncaya dek sürme zorunluluğu vardır
biri olmadan diğerinin hareket edemeyeceği
bu yapı kodları, içeriğindeki dozu
ve dış strese bağlı ivme katıcıları bakımından
da gereklidir
inandıklarımız binlerce süzgeçten saniyeler içinde geçerken; yeni bir şekilde hat, başka bir
versiyonda şek kurar
devinimde esas olan; benzer hiyerarşinin farklı
uçlara yönelmesi ve saf inancın her durumda
açığa çıkma ihtimalidir
toplumsal ideolojiler ve kamu organizasyonu makrodan başlayacağı için, bütünün en yüksek
yararına gerekli olan" minimalize " ölçeği nereye ve neye göre saptayabilir
"bireyi ve fırsat eşitliğini" (ki bu doğuştan gelen hakları içerir) önceleyen bakış açısı;
kısa ve uzun vadede güvenli bir alanı elverişli
kılabilir
dini (yaşayış -anlayış) temelli yönergeler belli bir inancın çerçevesine alındığı ölçüde yıpranma ve anlamsızlaşma periyoduna da maruz kalabilir.
insan,yapısı gereği toplumsal bir varlıktır fakat iki kişinin dahi aynı hat-inanç üzerinde bulunma imkânı yoktur.
benzer, benzemezler ilahi doğalın ve bir bütünün parçasıdır.
aslolan toplum ve birey fırsatlarının
kaçınılmaz devinim (hidayet) aksiyonuna
ket vurmak değil, kendini gerçeklemesine
alan açmaktır
"yoksa siz rabbinizi (yaradılış gayenizi)
bırakıp, başka tanrılara mı
yöneliyorsunuz"
🌿📚🌏