Orta Şekerli, az şekerli, sade kahveyi, capiçinoyu, makiyattoyu biliyoruz da, birde tuzlu kahvemiz var şimdi... Tuzlu Kahve diye bilenler bilir, daha doğrusu damat olmuşlar ve olacaklar iyi bilirler... Öyle kolay mı hemen kızı al kaç, yok öğle yağma, o tuzlu kahveyi içeceksiniz bir kere...

Genç kızlarımız şimdi yazacaklarıma dikkat etsinler. Tuzlu Kahve Yapma Sanatının incelikleri var, bunları bir bir öğrenmeleri lazım. Bir kere kahveye fazla tuz atılmaz, ben söylemiyorum vallahi Master Chef de ki Sayın ve de pek bir muhterem ağabeyimiz söylüyor... Bir de bu atacağınız tuz kaya tuzu mu, sofra tuzu mu, tuz gölünden mi çıkartılmış zamanında, bunlar çok önemli... Deniz tuzu filan olursa olmaz kesinlikle...

Oldu ya o gün söz keseceksiniz, tutup da tuzlu kahveyi kayınpedere ya da kayınvalideye yanlışlıkla verdiniz mi, yandığınızın resmidir. Eğer ki birlikteliğiniz evlilik ile gerçekleşirse ya ömrünüzün sonuna kadar güler ya da tam tersi sitemler üzerinize boca edilir her fırsatta...

Kahveye bir de tuz atarken mutlaka totem yapmalısınız. O tuzu aynı Sam Amcanın ülkesinde restoran açıp tuz atarken hava atan NUSR-ET’in sahibi Nusret gibi atmanız lazım. Benden söylemesi böyle atmadığınız zaman, tuzlu kahveler yanlış kişilere gidebiliyormuş. Ben uyarayım da gerisini siz bilirsiniz...

Vallahi benim zamanımda tuzlu kahve olayı bu kadar yaygın değildi, ben hanımı babasından istemeye gittiğimde öyle tuzlu kahve filan getirmediler, harbi Türk Kahvesiydi, bir baktılar şöyle suratıma ’’Bu adamdan kötü adam olmaz kızımızı üzmez dediler hemen olur dediler.’’ Sonra, daha sonra çıktı bu tuzlu kahve muhabbetleri...

Bakalım daha da neler neler çıkacak. Bakarsın bir furya başlar, kahvenin içine bir sefer de karabiber, kırmızı pul biber ya da isot koyarlar... Damat Güneydoğulu ise alışıktır onlar hiç fark etmez de, oralı değilse acıya da duyarlıysa yandı keten helva... Ayıkla pirincin taşını...