- 107 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
HAYATA ÜÇÜNCÜ DOĞUMLA BAŞLARIZ
İnsan hayata üç defa doğar, birincisi nutfe olarak anne karnına atıldığı zaman…Anne karnındaki beslenme kaynağımız anne ile olan göbek bağıdır. 9 ay 10 gün boyunca orada beslendiğimiz aracı bağımız göbek bağıdır. Peki bu bağ koptuğu zaman ne oluyor ikinci doğumumuz gerçekleşiyor yani dünyaya doğuyoruz.
Dünyaya doğduğumuzda eski bağlarımız tamamıyla imha olur, göbek bağımız kesilir ve bir yere gömülür ama kimse göbek bağının arkasından ağlayıp sızlamaz, çünkü önceki doğumdan kaynaklanan gıda alıcılarının miadının dolduğunu bilmeyiz ondan dolayı onun vücuttan koparılmasının bir gereklilik olduğunu anlamadığımız için o bir alışkanlık haline geldiğinden bizi hiç etkilemez. Yeni doğumla zindan hayatımız biraz daha genişletilir F tipi mahkumiyetten açık cezaevi mahkumluğumuz başlar. Bu mahkûmiyet kısmi bir özgürlük alanına sahip olduğumuz yerdir. Burada istediğimize sahip olduğumuzu ve istenilen yaşamı belirleme hakkımızın olduğuna inanırız.
Dolayısıyla bu haklar, daha fazla iradi kararlarımızın olacağı vehmine bizleri kaptırdığı için burayı terk edip vücudu toprağa bırakıp uçup gidenleri bir yok oluş olarak algılarız. Oysa bu durum sadece canlının farklı alemlerdeki yaşamını tamamlayarak gideceği alemdeki yaşamına başlangıç yapmasıdır.
İnsan ilk iki yaşam evrenindeki doğumunda özgürlüğünü elde edemez. Bu iki alemdeki yaşamını tamamlayarak üçüncü aleme gitmesiyle özgürlüğüne kavuşur. Birinci doğumda yaşamımızı devam ettiren bağ göbek bağı, ikinci dünyadaki yaşamımızı devam ettiren aracı bağ canlı vücut organizmasıdır. Bu bağlar bir sonraki aleme giderken bize lazım olmayacaklarından bulundukları evrenin içinde kalırlar.
Üçüncü doğduğumuz yer ise Allah’ın kendi ruhundan üflediği zamana, dönüş olan yerimizdir. Yani ahirete açılan kapıdır. Bu kapıdan içeriye girmek için bedenlerimizin ruhlarımızdan ayrılarak toprağa gömülmesi gerekir. Bu doğum insanın özgürlüğüne kavuştuğu andır. İnsanın özgürlüğü ruhun herhangi bir yere bağımlı kalmaksızın ilk üflendiği yere dönüşüdür. Aslında ölüm var oluşun en kıymetli aşamasıdır. Bu kıymeti idrak edemeyen insanın, yok olduğu sanıldığı için üçüncü doğuma gidiş geride çok acılar bırakarak gerçekleşir. Birinci ve ikinci doğuma sevinen varlıklar acaba neden üçüncü doğum için aynı sevinci gösteremezler. Üçüncü doğum sevinci önceki doğum sevinçlerinin yerini almadığı sürece kölelik kimliklerimizin bize verdiği asaleti (!) hep yüreğimizde taşıyacağız. Bu yalancı sahte gülücükler dağıtan ve cazibesi olmayan bir cazibe merkezi olan doğumlar bizlerin hammadde olduğu dönemlerdir. Asıl ürüne dönüştüğümüz zaman üçüncü doğumdur. Orada tüm aracılar kalkar istediğimiz tüm arzularımız hazır olarak tadılır, çünkü ruhumuz tüm aracı bağların etkisinden çıkarak gözeden beslenir.
“Hayır! Siz dünyayı seviyorsunuz ve ahireti bırakıyorsunuz. Kıyamet/20-21
Erol KEKEÇ/26.01.2021/Sancaktepe /İST
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.