- 192 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
GÜCÜN ŞİFRELERİ
Birkaç asır öncesi ile günümüzün teknolojilerini mukayese etseydik, baş döndüren gelişmelerin tam da orta yerinde bulunduğumuzu anlardık. Öyle ki, daha yarım asır önce toplam bilgi birikiminin yüzde on kadarlık artışı için 10-15 yıllık bir sürenin geçmesi gerekirken, günümüzde neredeyse hay yıl ve hatta her yarıyılda var olan bilgilerin toplamına yakın bir bilgi erişimine sahip olundu. Bu büyük artış, teknolojinin de insanın yaşam doğasının da değişimine ister istemez tesir etti şüphesiz.
İnsanların bilgiye olan açlığından mıdır yoksa bilginin sahibi olmanın vereceği güçten midir tartışılır, bilginin işçiliğini yapanların yarınlarda da dünyanın efendiliğini yapabilecekleri de su götürmez bir gerçek gibi duruyor orta yerde. Bu noktadan yola çıkılırsa, yarınlarda en fazla getiriyi sağlayacak olan güçlü yatırımların bu zemin üzerinde yoğunlaşması beklenir. Gerçeklerle de özdeşleşen bu durum, bilhassa bilişim teknolojileri ürünleri başta olmak üzere, üretim mekanizmaları içindeki endüstri kuruluşlarını da kapsamı altına almıştır çoktan. Klasik üretim metotları ile işlerini yürütmeye çalışan işletmelerin çoğu piyasanın o acımasız rekabet gücü karşısında beyaz bayrağı çekmiş durumdalar. Kendini sürekli güncelliyebilen, makine, aparat ve bunları kullanacak insan gücünü yeni yüz yılın gerçeklerine adapte edebilenler ise halen varlıklarını sürdürmekteler. Geçmişte de bu durumun benzerleri elbette yaşanmıştır. Burada asıl fark, devrim niteliğindeki ve sadece nicelikle değil, nitelikle ifâde edilebilen gerçeklerdir. İnsan hatasına neredeyse hiç yer bırakmayan ve giderek daha otonom hale gelen yaşamımız, bizi bu realitenin arkasındaki gerçek şeye yani o gücü sağlayan kavrama doğru da çekmektedir. Nedir bu güç? Daha hızlı, daha ucuz, daha estetik, daha kontrollü olan ve sizi bir anda devler ringine çıkarabilecek kavram… Tıpkı ete kemiğe bürünen ve sadece ruhu olmayan ve fakat sizin taleplerinizi alarak icat edilme gerçeklerine göre hareket eden şey. Evi silip süpüren, uzaktan bir tuşla harekete geçen, koltuğunuza yaslandığınızda sadece gidilecek yerin adresini söylemenizi bekleyen, dost-düşman ayrımı yaparak uzaktan gelen tehditleri anınsa size haber eden,.. nedir? Elbette yazılım dediğimiz ve yerinde oldukça küçük yeri geldiğinde de devasa yapıları harekete geçirerek komutlarla yürüten program.
Yüz ölçümleri ve doğal varlıklarıyla güç yarışlarının yapıldığı zamanların kapandığını biliyoruz. Bir ülkenin gücü dendiğinde ortaya konulacak sayısal varlıklar da neredeyse çok anlamsız hale gelmiş durumdalar. Elinizde yazılım potansiyeli ile uzaktan gelebilecek tehlikeleri bertaraf edebilirsiniz. Benzer şekilde hava gücü bakımından oldukça vasat bir hacimde de olsanız, çok tesirli radarlarınız sayesinde düşman uçaklarının, roketlerinin yerlerini, rotalarını, hızlarını belirleyebilir ve hatta kontrollerini ele geçirir ve onlara başka başka rotalar dikte edebilirsiniz. Bu halde, karşı tarafın yüzlerce ve hatta binlerce sayıya ulaşan uçak, helikopter, füze, tank gibi varlıklarının metal aksam olmaktan öte bir anlamı kalmaz elbette. Ne kadar büyük bir güç çarpanı bu değil mi? Konuya sayısal varlıklar üzerinden bir örnek verelim. ABD`nin dünyada en büyük deniz, hava, kara gücü olduğunu biliyoruz. Sadece uçak gemisi sayısı bile korkutucu verilerde. Üstelik bir uçak gemisi demek, yüzen bir ada da demektir. Binlerce ve belki de on binlerce gros tonluk bu dev mimariler, bünyelerinde barındırdıkları diğer savaş makinelerini de düşünürsek, çok sıra dışı bir kuvvettirler. Bu anlamda, ortalama standartta bir uçak gemisi bile dünyanın yine ortalama büyüklükteki bir devletinin sahip olduğu tüm silâh gücüne neredeyse eş değerde bir gücü demektir. Yüzlerce uçağı ve onlarca tankı, çıkarma gemilerini de taşıyabilen ve çok uzak mesafelerden yapacağı atışlarla size büyük zayiatlar verme kudreti taşıyan bu makineler, günümüzde yaklaşık 3-5 yıllık bir emekle tershanelerden denize indirilebilmektedir. Kısacası, ABD`nin bu mantıkla karşısında eş değer bir güç olabilmeniz için tüm ham maddeleri ve teknik insan gücünü elinizde bulundurabilseniz dahi en azından 150-200 yıllık bir üretim zamanına ihtiyacınız var demektir. Sözün özü, işe şimdiden başlasak dahi, bunun sonuçlarını görebilmemiz nerdeyse üç kuşağın yaşamına bedel bir süreyi gerektirir. Bu noktada diğer sorun, ABD donanmasının da bunca yıllık zamanda yan gelip yatmayacağıdır. Ne yaparsanız yapın, sayıca eşitlenmeniz neredeyse imkansızdır. O halde, sayıların üzerinde ve daha kısa zamanda sizi güçlü kılacak bir enstrümana ihtiyacınız var demektir. Size bu gücü verecek ve dünya devler ile aynı klasmanda yer edinmenizi sağlayabilecek şey ise “yazılım mühendisliği” dir.
Yukarıda dile getilmeye çalışılan bu gerçek, önceleri endüstrinin salt hız ve daha ekonomik üretim kaygılarıyla yankı bulurken, “bilgisayar destekli eğitim, kodlama” gibi adlarla da müfredatların içinde yer almaya başlamıştı. Hoş ya, müfredatın içinde sadece sıradan bir renk gibi dururken, dünyamızın güç dengelerindeki zemininde yazılımın neleri başarabileceği kavrandıkça da yıldızı parlayan ve geleceğin meslekleri arasındaki hak ettiği yeri de aldı elbette. İçinde yazılımı bulunmayan bir teknolojik ürün kaldı mı ki? Isıtıcılar, kombiler, temizlik araçları, otomobiller, takım ve avadanlıklar vb sayılamayacak kadar şey bu gerçeklikten payı almış veya almak durumundadır. Motorunu toplamakta olduğu bir aracın neredeyse her işleminde eskiden kalma tecrübelerini işe koşan ustalar, nerede neleri ne oranda sıkacak, gevşetecek, tork verecek ise bunu göstergeler üzerinden çok daha hassasiyetle yapabiliyorlar. Bu noktada güzel bir örnek olmasa da bir tankın top atışını da dile getirmek gerekir. Klasik metotlarla yapılan top atışında hedefi vurmada tolerans 2-3 metre ise, bu savaş aracının üzerine takılan ve alt yapısında da bütün verileri hesaplayarak en olası nişanın oluşumu sağlayan teknoloji ile toleransın oranı azami 50 cm`lere kadar düşmektedir. Neredeyse nokta atışı yaptırabilen bu güç, hedefin ıskalanma lüksünü ortadan kaldırdığı gibi, cephaneden de zamandan da tasarruf sağlamaktadır nihayetinde.
El yordamı ile yapılan bazı işler halen varsalar da onlar daha ziyade sanat zeminindeki, zanaat zeminindeki işler olarak vardır artık. Hayatın dikte ettiği günümüz gerçekleri, yazılım enstrümanlarının kullanımının tercihten öte bir seçenek olmasını da sağlamıştır. Bir yakınınız ciddi bir ameliyata girecek ve hassas bir bölgeden de istenmeyen dokular çıkarılacak ise, bu operasyonun klasik yöntemle ve hem de en usta ellerce yapılmasında dahi ortaya çıkacak risk ile bu operasyonun son derece hassas görüş ve ölçümlerle yapılabildiği ve lazer demetleri ile de takviye edildiği diğer alternatifte ortaya çok ciddi sonuçlar çıkmaktadır. Klasik metot sonrasında başarı sağlansa bile daha fazla doku harap olmakta ve iyileşme süreci de bir hayli uzayabilmektedir. Oysa gücünü yazılım mimarisinden alan diğer metot, en az hasarla işlemin bitmesini sağlarken, iyileşme sürecini de olabildiğince kısaltabilmektedir.
Siyah beyazlı filmlerde de dikkatlerimizi çok cezbeden uzay gemileri ve onların kontrol komuta sistemleri de zamanlarının yazılım gücü ile uçmuyorlar mıydı? Evrenin uçsuz bucaksız zeminlerini keşfe durmuş insanoğlu, bu hayallerini realiteye taşırken de yine bu gücü işe koşmaktadır şüphesiz. Düşünsenize bir on yıllar boyu sürecek bir seyahatte eldeki bütün verilerin aktarıldığı merkezi bilgisayar (kontrol ünitesi) bütün olasılıkları hesaplamak suretiyle devasa uzay gemilerinin güvenlice yol almasını sağlayabilirler. Bu bitimsiz yolculuk boyunca personelin uyanık kalamayacağı gerçeğinden hareketle de onlar adeta zamanın sıfıra yaklaştırıldığı dondurulmuş kabinlerinde uyanacakları anı beklerlerken, hedefine doğru yol almakta olan uzay aracını sevk ve idare eden nedir sizce?
Ne kadar çok örnek verirsek verelim, dile getirmeye çalıştığımız şey, adına ister yapay zekâ, isterseniz en geniş anlamıyla yazılım deyin, bilgiyi ; toplama, derleme, gruplama, sıralama, hesaplama, kayıt altına alma, olasılıkları hesaplama, gerektiğinde de en az zararın doğacağı ya da en büyük kazanımın elde edilebileceği kararları verme gibi insan aklının geçmişten bugüne yaptığı tüm işlemleri yapabilmeye kudreti olan yazılım, gününü de geleceğin de vazgeçilmezidir artık. İşte bu hakikat, elinizdeki dev makinelerin görkemini değil, işlevini öne çıkarıyor artık. Binlerce kilo ağırlıktaki motorların ortaya koyduğu performansı daha küçük hacimleriyle ortaya çıkarabilen modern motorların arka planında bu akıl vardır elbette. Yazılım, içine insan aklının şifrelerinin tüm olasılıkları da düşünmek suretiyle ortaya konulan ve bekli amaçlara hizmet eden belki de milyonlarca kodun bir araya gelmesinden hayat bulmuş büyük bir teknoloji olarak, onlarca uçak gemisinden daha büyük bir güç çarpanıdır.
Yazılım öylesine devasa bir güce ulaşmıştır ki, sağlam bir dizaynla programlanmış bir uygulama paketi, şirketinizin en ideal yatırımları doğru yer ve zamanda yapmasını sağlar ve kısa zamanda da büyük kazançlar elde edebilirsiniz. Ekonomik disiplini sağlamada da en optimal şekilde parayı kullanır ve devlet hazinesinin yönetimini de bir duygusal irade yerine mantıklı bir esasa bağlarsınız. Elbette bu yanları ile bazı çıkar çevrelerinin art niyetli yaklaşımlarından ötürü, yazılımın hayat geçmesini beklediğimiz bazı yerlerde belli gecikmeler yaşanacak gibidir. Bütün bunlara rağmen, ulusların bekâsındaki rollerinden ötürü sayıca büyük bir envantere sahip olmak yerine, nitelikçe üstün olanları sağlaması bakımından da vazgeçilmez olmaya devam edecektir şüphesiz. Burada asıl kavga, kimlerin daha üstün ve güncel bir programla yazılım paketlerini dizayn etmiş olacağıdır.
Geleceğin ajan savaşlarının yeni adresi yazılım serileri üzerine kurgulanacak da gibidir. Kendi güvenlik adımlarını da inşa eden bu zemin, bir başka yazılım tarafından sabote edilene değin de işlevini yerine getirecektir. Günün birinde banka hesaplarınızın art niyetli kişi veya gruplarca boşaltılmamasın da yolu daha güçlü bir güvenlik paketidir mutlaka. Sonsuz büyüğü küçültürken, küçüğü da olabildiğince hacme ulaştıran, uzağı yakınlaştıran, yakını da öteleyen ve akıl almaz işlere cevaz veren, neredeyse gözle görünmeyecek hale gelme potansiyeli de taşıyan çağın devrimine, siber hayata hoş geldiniz.
Oğuzhan KÜLTE
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.