- Dil yarası... Bir zamanlar çok öfkeli ve hırçın bir çocuk vardı. Çocuk, sonradan üzülse de, kolayca öfkelenip hırçın davranışlar göstermekten kendini alamıyordu. Bir gün yaptığı bir hırçınlığın ardından öfkesi yatışıp üzüntü hissetmeye başladığı bir sırada babası oğluna bir torba çivi verdi ve ona sabrını her kaybettiğinde bahçedeki çite bir çivi çakmasını söyledi. İlk gün çocuk 37 çivi çaktı. Günler, haftalar ilerledikçe çocuk kendini kontrol etmeyi öğrendi ve daha az çivi çakmaya başladı. Daha sonra, kendini kontrol etmesinin gidip çite çivi çakmaktan daha kolay olduğunun farkına vardı. Hiç çivi çakmadığı ilk günün sonunda durumu babasına bildirdi. Bu defa baba, oğluna kendini kontrol ettiği her hadisenin sonunda bir çivi sökmesini söyledi. Günler geçti ve en son çivi söküldüğünde çocuk yine babasına haber verdi. Babası çocuğu elinden tutup çitin yanına götürdü ve şunları söyledi: "Bak oğlum çok çalıştın, başardın fakat çitin üzerindeki bütün deliklere bir bak. Hiçbir zaman eskisi gibi olmayacaklar. Her sabırsızlığında karşındakilerde böyle yaralar oluşur. Birini bıçaklayıp tekrar bıçağı çıkarabilirsin ama ne kadar özür dilersen dile o bıçak yarası daima orada duracaktır..." “Kimseye baki değil mülkü devlet, sim-u zer, bir harab olmuş gönlü tamir etmektir hüner.” Bir kez gönül yıkdın ise, Bu kıldığın namaz değil Yetmiş iki millet dahi Elin yüzün yumaz değil Hani erenler geldi geçdi Bunlar yardu kaldı göçdü Pervaz urup Hakk’a uçdu Hümâ kuşudur kaz değil Yol oldur ki doğru vara Er oldur alçakda dura Göz oldur ki Hakk’ı göre Yüceden bakan göz değil Doğru yola gittin ise Er eteğin tuttun ise Bir hayır da ettin ise Birine bindir az değil Yunus bu sözleri çatar Sanki balı yağa katar Halka metâların satar Yükü cevrherdir tuz değil Yunus Emre |