2
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
485
Okunma

Güzel miydi? Elbette
Gözleri ve keskin bakışlarıyla, ancak en çokta duyuşu ve duruşuyla çerçeveli bir dünyaya açılım yapardı
Şu kadar ki, Kapitalist sistem ve onun yan şubesi olan Modernizm’e meydan okuyan sanatçı duruşuyla meta olmayı reddeder ve uzun yıllar saçlarını kazıtarak bu tutumunu yaşamına ve sahnesine taşır.
Sanatta kalıcılığı hedefler ve güçlü sesi, yorumu, değerleri ve mücadelesiyle başarır da bunu
Kelimenin tam ve gerçek anlamıyla bir Aktivist olarak simgeleşir ve değerleri üzerinden ilerlerken Twist yapmaz hiçbir vakit bu çizgide.
Kadına ve çocuklara şiddet kulvarında çalışmaları yanı sıra, İsa ve Tanrı’ya olan inancına vurgu yaparken Kilise ve Papalığa karşı çıkan bir duruş sergiler, bu yolda Papanın fotoğrafını yırtar bir konserinde, protestolara maruz kalacaktır bu yönde ilerlerken.
Ünlü sanatçı Bob Dylan’ı anmak için düzenlenen bir programda sahne alırken yuhalanır da, kendisine sahip çıkan, destekleyen bir açıklama yapmamak dahası tavır almamak Dylan’ı Sünger Bob kılmaz belki ama hazindir bence.
Yine “O’Connor’dan bir sonraki hafta SNL’i sunan Joe Pesci, stüdyodaki kalabalığa şunları söyledi: ‘Şanslıydı, çünkü benim şovum değildi. Eğer benim şovum olsaydı, ona öyle bir tokat atardım ki. Onu kaşlarından tutardım.” Demekte. Af edersiniz assiktirrr! Deme de dur şimdi. Hani saçlarını kazıttığına vurgu yapmakta, olsa saçından tutacak üstat! E ne de olsa üst tadı temsil ediyor çıkışıyla, havlama lan düzgün konuş denmez de ne denir böylesine?
Abartıyor muyum acaba? Sinead o yıllarda henüz bir Hıristiyan olarak, İsa ve Tanrı’ya inandığını, Vatikan’a karşı olduğunu, ruhani lider olarak Papayı tanımadığını vurgulamakta. Salt Laikliğin tarihi gelişimi düşünülürse ve Engizisyon çağları, gerekse Vatikan’ın tüm yeryüzü yuvarlağı üzerinde kurduğu kan, zulüm ve gözyaşı ağı nazarı dikkate alınırsa inançlı, ortalama Hristiyan bazı ayrımları hala yapmıyor mu, yapamıyor mu yoksa?
Efendim yapar yapmasına da sistemin dünyanın dört yanında nasıl inşa ve teşekkül ettiği önemli, perde arkası güçlerin konuları nasıl gündeme getirdiği, medyatik kanallarla nasıl yönlendirdiği, manipüle ve provoke ettiği, bunlar önem arz eder nihai noktada. E sokaktaki Batılının değil Siyonizm’in ve Vatikan’ın, Amerikanizm’in, Evanjelizm’in merkezi kurumlarının dediği olacaktır doğallıkla.
Kuşkusuz inanç ve değerlerin insanların gönlünde nasıl biçimlendiği ve yaşandığı da bir husustur. Çıkıp sahneye Papa’nın fotoğrafını yırttığında bunun sıradan insanın duygularını incitmesi şaşılası olmasa gerek. Hatta bu eylemi yapanın kadın ya da erkek olması dahi toplumsal kanallarda nasıl yankılanacağını tayin edecektir. Unutmamak gerekir ki, Ataerkilliğin kökü derinlerdedir. Farklı kültürlerde konunun boyutları fark etmeyecektir pek. Ne var ki, bir önceki paragrafta vurguladığım hususu öne alarak, öncelik vererek, son bölümde arz ettiğim ögeyi tali paranteze almak istiyorum yüksek müsaadenizle.
Nihayet geçtiğimiz yıl bir evladının intiharıyla da sarsılan ve son yıllarda Müslüman olduğunu açıklayan güçlü sanatçıya rahmet dilerken Allah’tan, giderek kelpleşen dünyamızda bir Kelt çığlığını bizlere duyuran güzel insanın sonsuzluk ülkesinde huzur bulmasını ümit ediyor ve diliyorum.
L.T.