DAHA ADİL BİR DÜNYA ANCAK TÜRKİYE İLE MÜMKÜN
Acaba bu dünyadaki son işimiz, son icraatımız ne olacak hiç düşündünüz mü? Belki hoşumuza gitmeyecek ama birlikte düşünelim:

Bedende seyreden maddi ya da ruhsal sinsi bir hastalıkla mücadele etmek, ani bir ameliyat olmak, ağır bir hastalığın acısıyla kıvranmak.
Bunların hepsi bize dünyamızı değiştirmeyi hatırlatıyor. Benim aklıma ölüm geldiğinde ilk aklıma düşen geleceğimize ne bıraktım, torunlarımıza ne bırakacağım. Yaşanılır bir ülke Uyulması gereken maddi manevi değerlerimiz, huzurlu bir yönetim. Atalarımız her gittiği yere adaleti götürmüş, oralara hizmet götürmüş, ama asla sömürmemiştir.

Sömürgeci Avrupa şimdi sancılandı, karnı ağrıyor. Niye ağrıyor acaba: Fakir ülkelerin bakışlarını Türkiye’ye çevirmesi ve Türkiye’nin onların mesuliyetlerini üzerine alması. Daha dün bizimle diledikleri gibi oynayan Avrupa bugün Türkiye’nin söylemlerine göre tavır takınıyor. ABD yapılan toplantıyı bir izleyin. O zaman konuşun ne konuşacaksanız.

Tırnak içinde ‘’O biden ise bende Erdoğan’ ’Bu sözün anlamını oturup bir düşünelim. Tek kutuptan yönetilen dünya ‘’ (Dünya beşten büyüktür sözü ile)’’Çok kutuplu bir hale geldi. Türkiye’nin bu baş kaldırışına yarın bir başkaları da katılarak totaliter sömürgecilerin işini bitirecektir. çok kutuplu denge siyaseti aslında herkesin aşina olduğu bir söylem. önceki dönemlerde, ağırlığın Batı tarafından kontrol edildiği bir “denge politikasının” ülke için nelere mal olduğunu çok net bir şekilde görüyor ve biliyoruz. Geçmişte Batı öksürse deprem olur. Sözüm ona Aydınlarımız akademisyenlerimiz, yazarlarımız, çizerlerimiz korku senaryoları yazar ve çizerlerdi ve böylece halkı sindirme gütme politikaları geliştirirlerdi.

F- 16’larla başlayan restleşme, S-400’lerin alınması, nükleer santralın yapımı ile tehditler ve yaptırımlar havalarda uçuştu. Hele birde şu meşhur SİHA, İHA mevzuları adamların cüce beyinlerini allak bullak etti. ABD de sarı bir turp’ vardı (buradaki yazım hatası değil bilerek yazılmış bir cümle) İçimizde dinden uzak milli kültürden uzak kafalar çok korkmuşlardı. Tavsiye üstüne tavsiye yazıyorlardı. Ne oldu: Bütün yaptırımlar yaptırımsız kaldı. Üstüne üstelik milli ve yerli üretimlerle dahada güçlendik. Fincancı katırları ürkerse ürksün hiçte dert değil. Eğri oturup doğru konuşalım: Dünyaya yeniden yön veriliyor. Dünyaya yeni bir diploması semineri veriliyor. Görmeyenler görsün, duymayanlar duysun, bilmeyenler bilsin. yeni dünya Türkiye ile şekillenecek


Türkiye ekonomisi birilerinin açıktan tehdit ettiği gibi mahvolmadı. Türkiye siyaseti birilerinin dediği gibi yalnızlaşmadı, daha çok taraf topladı. Fransız François Asselineau’nun: “Türkiye dünyaya diplomasi dersi verirken Macron tatilde” demesi, Batı kamuoyunda da Türkiye’nin son dönemdeki kilit hamlelerinin nasıl karşılık bulduğunu anlamamıza yardımcı olur inşallah. Türkiye artık global bir vizyon kurmuştur. Bu çizgi üzerinde yürümektedir.
Benim için Akdeniz’in Türk gölü olması, bu düşünce ancak KKTC’nin bağımsız devlet olmasıyla mümkün. ABD’de yapılan konuşmada KKTC’nin tanınması şart sözü her şeye değerdi. Önümüzdeki Rusya -Ukrayna meselesi, Filistin İsrail meselesi Azerbaycan -Ermenistan meselesini çözebilirse Türkiye’nin önünü kimse kesemez artık.
Dünyayı sarmalayan bir Türkiye siyasetinin getirisini önümüzdeki dönemlerde göreceğiz. Batının krizleri çözme gibi bir derdi olmaz, bilakis kıriz yaratır ki yönetmesi kolay olsun. Çok geniş bir ekrandan dünyayı takip eden, takip etmekle yetinmeyip kriz durumlarında elini taşın altına koymaktan çekinmeyen Türkiye’nin mevcut diplomatik stratejisi uzun vadede daha çok getiri sağlayacağa benziyor. “daha adil bir dünya ancak Türkiye ile mümkün”. Lider mi istiyorsunuz, başkan mı? Başkan diyorsanız yüze yakın başkan var. Lider istiyorsanız dünyanın ayağa kalktığı, gıpta ile baktığı liderin etrafında birlik olunuz.
==============================AR===============================