Güç ateş topuna dönünce herkesi yakmaya başlar, artık alevler dört bir yanı sarmıştır ve herkes bir kaçışa girer.
Öncü kaçaklar sonunda neler olacağını görüp ateş topundan uzaklaşırken geride kalanlarsa şuursuzca bu kaçakları takip ederler çünkü artık orada bir tehlikenin oluşmaya başladığını görürler.
Bir kez bu kaçış başladığında artık bunu durdurmak olanaksızdır ve yığınlar canlarını kurtardıkları bir yere ulaştıkları kanaatine vardıklarında hızlarını keserler.
Aklı başında hiç kimse bu kaçışı durdurup tekrardan eski mecrasına getirmeye kalkışmaz çünkü durdurulamaz olduğunu görür.
Bu kaçış sonunda bir yerde beklemeye geçer ve yeni bir gücün sahneye inişini bekler fakat hiç kimse eskiye dönüşü akıl bile etmez.
Kaçan kitle durduğunda orada bir dönüşüme girer ve kendi aralarında kurtuluş reçetesini tartışmaya başlar.
Daha sonra sahneye yeni bir oyuncu iner ve bu kitleyi yönlendirmeye başlar, bu yeni bir vizyonun başlangıç aşamasıdır ve ne varsa bu vizyonda vardır.
Yeni sahnelenen vizyonda kıtlık bile olsa kitle bunu takip eder, yapmayın etmeyin ileride kıtlık var diye bağıranlar olsa bile bunları kimse dinlemez hatta duymazlar.
Çünkü ne varsa o yeni vizyondadır ve gerek kıtlık gerekse zenginlik zamanı delip geçen ne varsa artık o vizyondadır.
Yani geçilmesi gereken yolun çizimi bu vizyondadır.
Bu süreçte geçmişte kahramanlık yaptığını sanan birçok şahsiyet koç gibi yere serilir.
Ve yeni bir dönem açılmıştır kitlelerde akın akın o yöne doğru ilerlemektedir.
Sonuçta en zor ve kabul edilmez dönemler yaşanmış olsada bu vizyonlar biri birlerine bağlıdırlar ve sırasıyla inmişlerdir sahneye.
Peki, kitleler neden kendilerine acı çektiren vizyonlara balıklama dalarlar?
Ana vizyonun ilerleyişi süresince herkes kendilerine en uygun olan programlarla katılım sağlarlar.
Sonunda acı çekilse bile bu o kişi veya gurubun öz programıdır.
Bu öz programı hayata geçirebilmek için insanlar ölümüne bir yarışa girerler çünkü aslolan o program sonucu elde edilen kazançtır.
Bu kazanç zaman olur zenginlik dönemi yaşanarak aşılır,zamanda olur kıtlıkla aşılır,hatta savaşları bile yaşayarak aşılır.
Bu bağlamda her gelen yeni şeylere ne gelirse kabulümdür diye yaklaşmak en akıllıca davranıştır.