Ödünç alınan son kuruşla ödenen ilk kuruş arasında tabii muazzam bir fark vardır. goethe
belkibirharfimben
belkibirharfimben

Allahsız aslında 'Bismillahsız'dır

Yorum

Allahsız aslında 'Bismillahsız'dır

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

374

Okunma

Allahsız aslında 'Bismillahsız'dır

Allahsız aslında 'Bismillahsız'dır

Allah’ın 99 ismi vardır. Yüzden bir eksik. Bu isimleri bir kimse ezberlerse Cennet’e girer. O tektir, teki sever.” (Buhârî, De’avât 68)

Mercek ki görmek içindir. Yanlışsa gözü kör eder. Yakını görmeye başkadır. Uzağı görmeye başkadır. Hipermetrop gözlüğüyle uzak bakılmaz. Miyop gözlüğüyle yakın gezilmez. Optiğin bu dersinin nurla ilgili her meselemize tuttuğu bir ışık var. Madem hidayet de bir nurdur. Yani: İrade duasından sonra el-Hâdî’nin kalbimizde yaktığı ziyadır. O halde onda da ’hangi merceğin takılı olduğuna’ dikkat edilecek. Yanlışı olursa her manzara çaresiz kalır. Peki, maddiyatın mercekleri bellidir de, maneviyatın mercekleri nelerdir? İşte onları ben iki kısma ayırıyorum arkadaşım:

Bu merceklerin bir kısmı insandadır-insandandır. Dürbünün şu ucu ta kalbimize sokulur. ’Ben’e dokunur. Neredeyse ondan yapılır. Yani: İçimizin ayarları bozulursa dış algımızı da bozar. Karamsar için dünya karanlıktan ibarettir. Ruhuna güneşin sızmasına izin vermez gözlükleri. Sadece bugünden değil geçmişten ve gelecekten de. Suizan da vardır her karamsarlığın içinde. Yaratılana karşı bir suizan. Yaradana karşı bir suizan. Yaratışına dair bir suizan. Zaten salt ’şimdinin kötülüğü’ değildir karamsarı karamsar yapan. Bedbinliğin esas kuvveti mâziye-âtiye uzanan kollarıdır. Karamsar sırf şimdiyi kötü bulduğu için geçmişe-geleceğe iftira etmez. Geçmişe-geleceğe suizan beslediği için de şimdiye iftira eder. Suizan ettiği esasında Allah’tır.

Allahsız ’Allahsız’ değil Allahlı ’Allah düşmanı’dır. Kendisine Allah olacak yer bırakmadığı için Allah’a husumet eden bir Allahlıdır Allahsız. Yani: Allah’ı anlaması için verilmiş ’ene’yi hakikatte Allah olmadığına ikna edemediğinden Allah’ın tek olmasını haksızlık sayar. Ona (hâşâ) bir gâsıp gözüyle bakar. Ben derim ki arkadaşım: Ene Risalesi’nde özetlendiği gibidir mesele. Bizdeki rububiyet ’mevhum’dur. Meridyenler gibi ’olmadığı halde var farzedilen’dir. Bu farzediş elbette bir ölçüm-kıyas kolaylığı sağlar. (Bilmek de zaten buradan doğar.) Hakikatteyse kainat iki sonsuzluğu birden kaldırmaz. Sonsuzluğun şanında tek olmak vardır. Sonsuzluğun başka bir sonsuza sonlandırılması mantıksızdır. Birşey ya sonsuzdur yahut da sonlu.

’Benim, ben yaptım, benim gücüm...’ gibi kullanımlarımız ’aslını tanıtması gereken taklitler’dir en özünde. Tanıtmadıkları anda aslın da hasmı olmaya başlarlar. Gökleri, yeri, dağları yüklenmekten korkutan budur. Bu ikinci ihtimaldir. Emaneti sahiplik sanmak tehlikesidir. Kılavuzun yolu kaybetmesidir. Hatta menzili bizzat kendisi sanmasıdır. Kervanını ekseninde döndürüp maksuddan etmesidir. Sana bu dozer yolu açman için verilmiştir. Keyfolsun diye yol yıkarsan kapatan sen olursun.

Dürbünü çevirmek fonksiyonunu da çeviriyor. Yakınlaştıracak uzaklaştırıyor. Allahsız da, eğer kendisini ’Allahsız’ diye tarif ediyorsa, yokluğu değil ’uzaklığı’ kastediyordur ancak. Hatta giderek uzaklaşmayı. Marifetini düşüncesinden-dünyasından itişini. ("Bundan böyle evsizler gibi yaşayacağım!" diyen adam evleri yokedebiliyor mu?) Bu âlemi artık Allahsız okumaya-yaşamaya-tanımaya çalışacağını anlatmak istiyordur. Yani bizim ’Bismillah’ ile kastettiğimizin tersine niyet ediyordur. Evet. Demek Allahsız aslında ’Allahsız’ değil de ’Bismillahsız’dır. Allah’ın güzel adıyla-marifetiyle bakmamaya niyet etmiştir. Allahsızlığı gözlüğü kılmıştır. Nazar seçmiştir. Gayesinden dolayı görüşünü öyle tarif eder. Hakikati değil ’arayış niyetini’ açık eder.

"Gözlem kuram yüklüdür!" der bilim felsefecileri. Allahsızların da kurguladıkları karanlık gözlemlerine tesir etmeye başlar. Gayrı kendilerinin istediği gibi olmayan herşeyden bir (hâşâ) ’Allah hatası’ çıkarılabilir. Madem ki rububiyet hakkı ellerinden alınmıştır. Şeker gösterilmiş ama verilmemiştir. Dedikleri gibi olmamaktadır işler madem. O halde onlar da şekeri sulfato sayarlar. Uzanamadıkları ciğere mındar derler. Kavuşamadıkları üzüme ’ekşi’ diye kızarlar. Varlıkla münasebetleri bu şekilde olduğundan içlerinde biteviye bir düşmanlık büyür. Bu düşmanlık ta inkâra dayanır. Güzele küsen yüzüne kezzap atamazsa güzelliğini inkâr eder. Dokunulamayana düşmanlık inkârla olur çünkü. İnkâr kindarlığın savunma sanatıdır.

Durun. Mercekle iş bitmiyor. Dürbünün iki ucu var. İçinizdeki düzelttiğinizde işin büyük kısmını halledersiniz. Maşaallah. Fakat yetinmemelisiniz. Bir de renkleri öğrenmeye ihtiyacınız var. Doğru ismin gölgesinde doğru tecelliye bakmak var. Mesela: Küçük şeylere bakarken cirmlerine takılmamalısınız. "Allah bunlarla neden uğraşsın ki!" deyip hataya sapmamalısınız. Çünkü o küçücük şeylerde de dönen büyük hikmetler var. Yani orada da Allah büyüklüğünü gösteriyor yine. Lakin üzerine hikmet elbisesini giydiriyor. el-Hakîm merceği olmayan göremez. Belki mahvolur.

Herşeyde Esmaü’l-Hüsna’nın hisseleri var. Kimisi öne çıkıyor. Kimisi arkada kalıyor. Öndekiler-arkadakiler arasında şaşkınlığa düşmemenin anahtarı ’bütün güzel isimlerin sahibi olan’ın yaratışı olduklarını unutmamak. Hemen gözüne çarpmayan isimlerin de müşterisi olmaya devam etmek. Savaşa baktığında mesela, el-Kahhar’ın tasarrufunu görüp, korkuyla ötekilerden baş çevirmemek. Evet. Böyle yaparsan Allahsızların düştüğü tuzağa sen de düşmüş olursun. Varlık hakkında suizan edersin. Halbuki kimbilir Rahman u Rahîm o sahnelerin arkasında-ilerisinde ne güzellikler yeşertiyor. Kendini-görüşünü tenzih etme. Bilakis Allah’ı suizannından tenzih et. Bu tenzihi başarabilmek için de Esmaü’l-Hüsna’nın öğreteceği ’acaba’lara muhtaçsın.

O acabaların birçoğunu Risale-i Nur’da "Nasıl müsaade eder?" diye aratarak bulabiliyorum arkadaşım: "Madem bu zelzele musibeti hataların neticesi ve keffâretü’z-zünubdur. Masumların ve hatasızların o musibet içinde yanması nedendir? Âdaletullah nasıl müsaade eder? (...) Şeytanların ve şerlerin halk ve icâdı, şer değil mi? Çirkin değil mi? Cemil-i Mutlak ve Rahim-i Alel-ıtlakın cemâl-i rahmeti nasıl müsaade etmiş? (...) Şerr-i mahz olan şeytanların icadı ve ehl-i imana taslitleri ve onların yüzünden çok insanlar küfre girip Cehenneme girmeleri, gayet müthiş ve çirkin görünüyor. Acaba Cemîl-i Alel’ıtlak ve Rahîm-i Mutlak ve Rahmân-ı Bilhakkın rahmet ve cemâli, bu hadsiz çirkinliğin ve dehşetli musibetin husulüne nasıl müsaade ediyor ve nasıl cevaz gösteriyor?" ve daha niceleri...

Bu sualler Esma’dandır. Manzaranın bulanıklığını gidermek için merceğin ayarlanmasıdır. Hülasa: Dürbünün iki tarafı var arkadaşım. Bir tarafı içine konulmuş: Ene. Diğer tarafı da vahye serpiştirilmiş: Esma. Bu ikisini birden doğru şekilde ayarlayabilirsen cenneti dünyadayken görebilirsin. Hatta yaşarken cennete girmiş sayılabilirsin. Aleyhissalatuvesselam müjdeyi veriyor. Nail olmak gayretimize bağlı.

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Allahsız aslında 'bismillahsız'dır Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Allahsız aslında 'bismillahsız'dır yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Allahsız aslında 'Bismillahsız'dır yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL