Kibir kokusu, hırs kokusu, tamah kokusu, söz söylerken soğan gibi kokar.
- Hadis-i Şerif ...
Çok hırslı insanlar toplumda övülür ve hep başarıya ulaştıkları düşünülür. Ama hırslı insanlar bana; kendilerini durmadan yıpratan, hiçbir zaman doymayan, başarı için her yol mübah diyecek kadar ilkelerinden uzaklaşabilen insanlar gibi gelirler...
- Albert Einstein
***
Bak kalbim, şafak söktü. Uyandığında, sabahı selamlamak için boşluğunu dolduracak nimetler az ileride duruyor. O halde doğrul. Koşuştur İstanbul sokaklarında, saçların dağılmış. Makyajsız gülen suratını örtbas etmeden vapurda martılara simit at.
Kucağına çalgısını almış sokak çalgısına şölenle harçlığını ver.
Âh, keşke bilselerdi doğal olmanın güzelliğini.
Acaba tadı nasıldı karşı ızgarada pişen ekmek arası köftenin.
Koca koca adamların ve kadınların içlerini dal budak salan yaşama heyecanına baktıkça bakasım geliyor. Her şeyinle hayat sen ne güzelsin ya!
Masmavi denizin uzun dalgalarını kulaçlayan gençler, anlayın işte olay burada doğal sanatsal güzellik. Ahhh işe gitmeyebilir kalabilirim yanınızda.
Eskiden kalma, kulaktan dolma, babamdan hatıra dediklerimi şimdilerde başka bir yerden, kimseden duymadan hatta alıntıya gerek duymadan yazıyorum.
Günümüzde pek çok insanın hırs ve tamahlarını gördükçe Allah’ıma şükrü eda etmekten memnuniyet ve hoşlukla aynama yansıyanla arada gurur duyasım geliyor. Bir insan kendisiyle gurur duyar mı? Elbette duyar.
Hırslı olmak, kişinin eğitimde, iş hayatında başarıda artış için önemli bir pekiştirici unsurdur derler. Doğrudur. Peki, bu tanımı doğru kullanabiliyor muyuz?
Çok azımız hırsımızı disipline ederek başarıyla yönetebiliyoruz.
En kısa yoldan mal, mülk, makam, mevki, sahibi olmak için en yakın arkadaşımıza zarar vermekten çekinmeyen, korkmayanları gördükçe, dünyada geçici olduğumuzu daha çok hatırlıyor, kendime dersler çıkartıyorum.
Çünkü hemen hemen her gün doğasını, yani ruhunu hırs ve arzuların peçesiyle güler yüzü altında saklayarak kötülük edenler; aslında siz sadece şeytanla tanıdık arkadaşsınız.
Kendimden yola çıkarak, insan ilişkilerinde şüphesiz manevi duyguyu, dostluğu korumalı ve saklamalıyız. Öbür yandan başarılı olmada birinin desteğine ihtiyaç duyduğumuzda düstur ve mantıkla yaklaşırsak önü kesilmez başarının artacağının işaretiyle, hem biz yol alır, hem de destek aldığımız kişiyi mutlu ederiz. Tevazu kişiler arasında ne güzel ölçüdür...
Hırs, bir ân için bastırsa da kendini yenemez, daha güçlü geri gelip kırıcı olabilir.
Hırs, ilgi çekmek için bilmediğin konularda bilmiş gibi gözüküp, sonrasında kişiye zarar verebilir.
Hırs, arkadaşının herhangi bir başarısı tebrik etmek yerine, kıskanıp zarar vermek için saklanması, en zor paylaştığı sırrını açığa çıkartmaya çalışmak olmamalı.
Hırs, kişilik bozukluğunu kapatmak için sürekli kendine ait gerçek olmayan başarı yalanlarınla kolay tutunabilir mi?
Hırs, patronuna, yakınlarına, eşine dostuna saygılı gözüküp arkadaşlarına örümcek gözüyle bakarken yalnızlığa itebilir.
Hırs, herkesten daha marka olmak uğruna duygu ayarlarının kontrolü dışına çıkmasıyla, kendini kaybetmesiyle, itibarsızlaştırabilir.
Hırs, yukarıda ki duyguları yaşadığın sürece bitmek bilmeyen hayallerinin, isteklerin lezzeti de bitmesi ise;
Tehlikeli hırsın kökleri, gövdeleri yoktur. Zayıf kalanı düşürmek için zaman bekler.
Bu yüzden mutluluğu yakalaması da mümkün değildir.
Kırıp, döküp, parçalayıp sonra da özür dilemek hayatın parçası olmamalı.
Siz, siz olun hırsla, masumiyetinizi, sohbetle muhabbetinizi kaybetmeyin.
Ümmühan YILDIZ
|