- 3465 Okunma
- 35 Yorum
- 28 Beğeni
Hüzün seli
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Evimizin önündeki salıncağın ipini tutan annem kulağıma eğilip,
"Git, Emel Ablanla, Yusuf Abinin ortasına otur yaramazlık yapmasınlar."
Salıncaktan hemen yere atladım. Yüzümde annemin nasıl bildiğinin şaşkınlığı ile elimde olmadan çekimser gülümsedim. Yaşım ilkokul yaşına başlayacak yaşta bile değildi. Annemin yaramazlık dediği de el ele tutuşmaktı ve o dahi yasaktı köyümüzde.
-Tamam, anne gidiyorum.
Evimizin arka kısmında hafif tümseği olan set set sırayla ekilmiş, boyu yaklaşık yarım metre ve bir metreyi bulan çay bahçemiz vardı. Bilirdim onların nerede buluştuklarını. Son çay setiyle, tümseğin arasındaki boşlukta Emel Ablayla, Yusuf Abinin olduğu yere koşarak gittim ve ikisinin ortasına heyecanla şap diye oturdum.
Emel Abla Yusuf Abiyle buluşmadan önce etrafı gözetleyerek anneme göz işaretiyle, ’’eğer beni ararlarsa yakalanmamak için haber ver’’ der gibi bakıyordu.
Annem iki ailenin karşı çıkmasına rağmen birbirine âşık iki gence elinden geldiğince yardımcı olmak, onları kavuşturmak istiyordu.
Defalarca ailelerine
"Yapmayın, etmeyin, ölümlü dünya, birbirinize kırıcı olmayın ikisine de günahtır. Birbirlerini seviyorlar öncü olun, büyük olun, ellerini ayırmayın. Sonra çok pişman olursunuz "
Yusuf Abinin annesi Emel Ablayı gelin almak istemezdi. Oğlunu daha zengin toprağı olan, varlıklı bir ailenin kızıyla evlendirmek isterdi.
Bu yüzden Emel Ablanın babasına,
"kızını gelin etmeyeceğim, oğlumun yakasını bıraksın demişti"
İbrahim Dede de bu sözleri gururuna yedirememiş kızını evden dışarıya çıkmasını yasaklamıştı.
Uzun müddet iki aile arasında birbirlerine hoş olmayan sözler birilerinin aracılığı ile iki aile arasına gidip gelirdi.
Yusuf Abi akrabamız, Emel Abla mahallemiz kızıydı.
İkisinin aşkı bütün mahallenin dilindeydi.
Emel Abla incecik, uzun boylu, ela gözlü, yürüdüğünde endamının üzerine eğilirdi kuşlar. Sonra bahar olurdu takvimler. Güzelliğin duygusu postunu çıkarıp güneşe sarılırdı.
Yusuf Abi, akrabalarımızın arasında, esmer atletik yapılı 1,80-1,90 arası uzun boyuyla mahallemizin en yağız delikanlısıydı.
Dedelerinden gelme/kalma ağalıkla, soylu, köklü, okumuş, kültürlü, bilgili ve varlıklı olduğundan diğer akrabalarımız kendi kızlarını Yusuf Abiyle evlendirmek isterlerdi. Emel Ablayı kıskandıklarından annesine kötü kötü laflar söyleyip dedikodu yaparlardı.
Ne söylerlerse söylesinler Yusuf Abinin gözü Emel Abladan başkasına yar diye, yârim diye bakmadı, görmezdi.
Aralarında oturduğumda zayıf çelimsiz minnak olsam da beni sıkışmadan birbirlerine kenetlenircesine sarıldıklarında, topraktan havaya yayılan papatya kokusu bile ağlardı. Etraf sessizliğe boğulurdu.
"Yusuf, annende yumuşama var mı? "
Yusuf Abi bakışlarını eğerdi, Emel Abla anlardı.
"Bir araba bul, kaçalım taaa uzaklara. Ne pahasına olursa olsun seninle her şeye varım"
Yusuf Abi, konuşamaz susardı. Evin tek oğluydu, bilirdi annesini bırakamayacağını.
" Az daha sabret gülüm" derdi,
Emel Ablanın gül yazmalı eşarbından tel tel dökülen saçları yüzüne inerken, başını olumsuz sağa sola sallar..
" Ayıracaklar bizi " der gözlerini silerdi
Yakıcı hasreti yüreğinde hissettiğinde, babasının yasaklarından kaçıp anneme ’’ Yusuf, çay bahçesinde buluştuğumuz yerde beni beklesin’’ derdi.
Annem adımı seslendiğinde çay bahçesine doğru anlardım, anlardık Emel Ablanın arandığını. Son bir hasretle birbirlerine sarılıp, eğilerek çaylıkların içinden diğer uca doğru usul usul giderek görünmeden kaçıp uzaklaşırdı. Yusuf Abi bir müddet daha oturduğu yerden kalkmaz, seslerin uzaklaşmasını beklerdi.
O gün son buluşmaları olduğunu bilmedik, bilemedik.
Emel Ablanın bizi ayıracaklar dediğinin üzerinden yıllar geçti. Babasının evine köye her gelişinde bir tek anneme uğrar helallik ister, hâl hatırını sorardı.
Babası uzak diyarlara, Muğla’ya, Karadeniz’den göç etmiş ailenin oğluyla zorla evlendirmişti.
Emel Abla iki oğlan annesiydi.
Yusuf Abi iki kız üç oğlan beş çocuk babasıydı.
Bir gün tam çayı demlemiş, içmek üzereyken, anneme yine Yusuf Abinin nasıl olup olmadığını, mutlu mu diye sorular sorarken, dışarıdan bir ses,
’’Yenge evde misin?"
Adana’ ya göç etmiş Yusuf Abinin sesini duyduğumuzda hepimizin eli ayağına dolandı
Kapının açılmasıyla içeri dolan geçmiş, hüzün ırmaklarıyla birleşti. Ve bütün evreni sardı.
İşte oradaydı.
Emel Abla, orada öylece koltukta duruyordu.
Dünyayı ateş yaktı kavurdu, bir kadınla bir erkeğin varlığı oracıkta taş olup dondu kaldı. Maya yoktu yeniden yoğurulup yıllar önceye geri dönmeye. Her ikisi de gözleriyle kıyasıya çarpışarak birbirini devirerek sustular. Birbiri önlerinde, âdeta yığıldılar.
Bir süre hiç kimse konuşmadı. Giden zamanın önünde yürümek zorundaydılar, düşe kalka, bata çıka. Ömürlerinden ömür alanlar ebediyete göçmüştü. Söylenecek hiç bir şey yoktu, sessizlikten başka.
Sel dalgalarında parçalanarak ağır ağır adımlarla arkalarına bakmadan ilerlerken aşk, ne renginden, ne duygusundan, ne sesinden, ne buğusundan; ne genzinin yanmasından, ne burnunun sızlamasından, hiçbir şey kaybetmemişti...
YORUMLAR
Ümmühan Yıldız
Saygılarımla selamlar.
kendime kızıyorum bazen.... yeterince zaman ayıramadığım için edebiyat defterine... ve dahi böylesi güzel kalemleri okumakta geç kaldığım için...
gün başarını kutluyorum canım...
arada yaz böyle... nasılsa geç kalmış olsamda denk gelip okuyacağım...
sevgilerimle
Ümmühan Yıldız
Kendimi de mutlu hissediyorum.
Çok teşekkür ederim.
Benim için değerli arkadaşsın.
Daima sevgiyle,
Zengin aile kültüründe büyüdüm.
Zenginliğim, nenelerim, dedelerim, akrabalarımın neneleri, dedeleri. Onların yaşam tarzlarının koynunda her gün Rabbin göğüne yükseldim.
Biliyorum ki ben dünyanın başlangıcında doğmadım. Sonunda da. İnsanoğlunun kıyameti aslında öldüğünde başlar.
Her gün ne yaşarsam yaşayayım bugünümü sevdim.
Gözlerim beni özgürlüğe kavuşturdu.
Sesim önce kendimi duyulmamı sağladı.
Aklım başarılı olmamda hep yanımdaydı. Beni hiç üzmedi ( bir iki tane olmuş olabilir :( )
Kollarım bacaklarım salıncak atlamayı çok sevdi. Çok düştüm yüzüm toprağa kapaklandı burnumdan akan kanlar, anlımda çizikler acı içinde anneme koştum. Sarıldım yaralarımı sardı. Koşarak geriye döndüm düştüğüm o salıncağı daha sıkı tutarak havalandım kuş gibi. Haykırdım alabildiğince büyüdüm hayata bağladım.
Ellerim yazmayı sevmezdi. Gördüklerim, hissettiklerim benim giz hikâyelerimdi edebiyat defteri öncesi yüreğime kazıdım.
Ablam bendeki sohbeti konuşmayı, neşeyi, sevgiyi görünce ÜMMÜ yaz dedi sadece yaz. Vazgeçtim offf ne işim var defterde dedim o yılmadı hep sürprizlerle yanıma geldi.
Annemden sonra beni en iyi tanıyan anne kokulu ablam seni seviyorum.
Ellerim yazmayı hiç sevmezdi. Edebiyat defterine, Yöneticisi ANSIZIN Beye teşekkürleri borç bilirim. Yoğun iş tempomda bir nevi terapi görevini üslenen siteyi kurduğunuz için kendi adıma minnettarım.
Çok değerli edebiyat defterinin seçki kurulu, değerli yazarlar, şairler, yorumlayanlar, okuyanlar, puan verenler sevgi kelimesinin tılsımına inanırım ve diyorum ki '' HEPİNİZİ SEVİYORUM''
Ümmühan YILDIZ
Sevgili Ümmühan yazarım, ben bu "Hüzün seli"ne kapılmasam olmaz...
Ne çok var bu hikayelerden belleğimizde. Çocukluğuma gittim; anlatılan destanlara... Ağlayarak anlatan ninelerin, teyzelerin hikayelerine...
Gerçi hala memleketimizde oluyor bütün bunlar: aşıkları, sevenleri engelleyen büyükler, tabular ve örfler... Ne acı ama, ne acı...
Yalın ve hoş bir anlatımdı.
Kutluyorum ve sevgilerimi bırakıyorum sevenlerin başucuna...
Sevgilerimle.
Ümmühan Yıldız
Anneme bu konu hakkında soru sorduğumda, o güzel elleriyle yüzümü avuçlarının içine alıp dedi ki,
-Baban geçmişte yaşadığı evimize taşımadı.
-Kalbimin içini sadece babana açtım, sadakatle, sevgiyle ve saygıyla bana âşık oldu.
Emel ablayla Yusuf abinin aşkına canlı olarak tanıklık ettiğimden Emel ablanın uzak diyarlara evlendiği duyduğumda çok ağlamıştım. Yaşadığım bu olayı ilk dile getiren olmak ve duygularımın hüzün duyan yoğunluğunu anlatamam.
Tereddüt ettim yazıp yazmama konusunda. Çok detaylandırmakta istemedim.
Aşkın iki kalp birleşmeyince destanlaşıyor bileştiğinde unutuluyor.
Unutmadım.
Candan teşekkürler.
Sevgiyle selamlar.
Aşkın, kavuşamamak olduğuna inanmıyorum fakat Aşk'ın yoğunluğunu, iyileştirici ya da yıkıcı etkilerini, kavuşamayanların hikayesinden daha iyi anlatacak başka bir şeyde görmedim, bilmiyorum.
Bir de romantizmin savunuculuğu, bizde çoğu yerde fanatizme kayıyor biraz,
seven yapar,
seven alır,
seven , seviyorsa ölüm olsa yıkar geçer, kaçırır vb.
Öykünün müthiş akan anlatısını ve içtenliğini su gibi içsek de Yusuf'un cihetinden aşkın olmazlarını tam olarak bilemiyoruz, kısmen annesi kısmen tek oğul olması...
Yusuf'un kaderine de üzülür gönül öyle ki
acının bir tarafında kayıp var ulaşamamak var iken
Yusuf tarafında da yaşanan bu kayba eklenen bir nedamet var ki içinden hiç atamaz;
diğer taraftan erkek adam( mahalle baskısı- hay olmaz olaydı o erkek adam algılarınız) seven insan, kaçırırdı yargısı var ki onu da dışından hiç atamaz kahrı misliyle aratarak gider yokuş aşağı uzun bir düzlükte enerjisi tükenip, yoruluncaya kadar....
Mutsuz biten sonları sevemesemde edebiyat adına damakta kalan güzel bir tat oldu, tebrike ve sevgilerimle,
Ümmühan Yıldız
Aşta iki aile arasında inat olduğunda onun önüne geçemiyorsun.
Birde köylerde olağan bir durumdur. Yusuf abinin varlıklı olması etrafımızdaki gelinlik kızları olan ailelerin potansiyel enişte gözüyle bakmaları etkende oldu.
Emel ablanın babası zorla evlendirmesinden sonra, Yusuf abi çok uzak köyden hiç tanımadığı eşiyle görücü usulüyle evlendi. Bu onun belki de en büyük tepkisiydi.
Annem
-Siz kiminle evlenmek istiyorsanız ben sizin yanınızda olacağım. Biliyorum ki karşıma çıkaracağınız kişi iyi seçeceksiniz.
Her iki tarafın anne faktörlerinin yüzlerini elleriyle örtmesinden kaynaklanıyor. Sessizlikleri iki seven kalbin birleşme konusun talihsizlikle sonuçlandı
Aşk iki sevgi kavuştuğunda aşk olmaktan çıkar adı sevgili olur.
Kavuşmadığında adı aşk olur diye düşünüyorum.
Ve aşkın feneri hep yanık olur.
Mutsuz bitsin istemezdim. İtiraf ediyorum aşkı yaşamaktan bu yüzden korktum. Korkuyorum.
Ne güzel geldi yorumun.
Teşekkür ederim.
Kocaman güzellikte sevgiler size doğru,
Sahir Neva
- şüphesiz öyledir ve pervane olan biraz sonra yanacağını değil kavuşacağını ( bilir yada düşünür diyemeyeceğim; bu insanlar içinde böyle ) duyumsar, kapılır gider...
Sizin de korkularınızdan ari bir ışığa kapılmanızı diliyorum
ve bir şiir ile teşekkür
"
...
Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur
Tutsak ustura ağzında yaşamaktan
Kimi zaman ellerini kırar tutkusu
Bir kaç hayat çıkarır yaşamasından
Hangi kapıyı çalsa kimi zaman
Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu
...
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Bu kurtlar sofrasında belki zor
Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Sus deyip adınla başlıyorum
İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
Hayır başka türlü olmayacak
Ben sana mecburum bilemezsin " Attila İLHAN
Ümmühan Yıldız
Ben sana mecburum bilemezsin
Attila İLHAN
Lise yıllarında okuduğum şiirdi.
Sevgiler selamlar,
hüzünlü bir aşk hikayesi. çocukluğunuzun unutulmazlarından biri olmuş. hissiyatınız bize kadar ulaştı. sonu gelmeyen sevdalar her yerde karşımıza çıkıyor ne yazık ki. kaleme sağlık.
Ümmühan Yıldız
Ve ne yaparsan yap kavuşmak olmayınca hüznünü ruhunda yuva yaparsın.
Candan teşekkürler.
Sevgiyle selamlar
Çok Lafa ne Hacet!
Anadolu'nun 7 bölgesinde yaşanmış,
onlarca/ yüzlerce hikayeden biri...
Çok içten anlatmış, Ümmühan Hocam hikayeyi.
Tıpkı mutlulukla bitmeyen yeşil çam filmi gibi.
Tebrikler hocam.
Saygılarımla.
Ümmühan Yıldız
Bazen geriye dönüp baktığımda biriktirdiğim anılarım harekete geçiyor.
Sağ olsun edebiyat defteri sayesinde siz değerli büyüklerimle, küçüklerimle, şairlerimle paylaşabiliyorum.
Saygılarımı, selamlarımı iletiyorum
Sağ olun.
Ümmühan Yıldız
Emel ablayla geçmişe dair konuşmalarım oldu. Nedense Yusuf Abiyle konuşmak hiç istemedim. Belki de tanık olduğum olayın mutlu bitmesini istediğimdendir.
Yazımı okuyup ayrıca yorumunuzla değer kattınız.
Saygılarımı, selamlarımı iletiyorum
Sağ olun.
Boğaz boğum boğum ne mümkün yutkunmak. Yüreğim daraldı okurken.
Böyle bir aşka tanık olmak ve sonu hüsran. Siz nasıl dayandınız. :(((
Tebrikler ve sevgiler...
Ümmühan Yıldız
Sağ olun
Boğaz boğum boğum ne mümkün yutkunmak. Yüreğim daraldı okurken.
Böyle bir aşka tanık olmak ve sonu hüsran. Siz nasıl dayandınız. :(((
Tebrikler ve sevgiler...
Ümmühan Yıldız
Ablamla yazım hakkında konuşurken nasıl her şeyi hatırladığımı hayret etti.
Çünkü çok küçüktüm. Demek ki etkisinde kalmışım.
Her baktığımda Yusuf abiye değil, Emel ablanın yüzündeki hüzün dolu gözlerini, kırılmış kalbinin çizgilerini görebiliyordum
Sevgiyle selamlar
Vallahi de geldim gelirim de bu müthiş yürek sesine.
Sonsuz tebriklerimle güzel yürekli arkadaşım.
Sevgiler, selamlar demet deemt çiçeğin eşliğinde
Ümmühan Yıldız
Hep gülümseyin, gülümse tin.
Sevgimdesiniz
örftü, adetti desekte Yusuf a bir kaç beden büyük gelmiş bu sevda...
Emel e gelince o kadar güzel betimlemişsin ki güzelliğini benim varasım geldi😊
hep olasın ümmü kardeş
Ümmühan Yıldız
Bilesin
Sevgiyle selamlar
Yaşamın acı gerçekleri hüzünlü sevda yıprantıları yürek dağlayan
su gibi okundu da burukluğu içimizde
kutlarım haklı seçkinizi
sevgiler
Ümmühan Yıldız
Candan teşekkürler
Selamlar,
Ümmühan Yıldız
Sonra kırlara, ağaçlara, çiçeklere, gökyüzüne onlar hayatın boyunca vazgeçilmez tutkun olurlar. İlkokula başlarsın ilkokul öğretmenine âşık olursun. Hepsi saf sevgidir
Çocukluk uykumuzdan uyandığımızda yüreğimize dokunana aşık oluruz.
Aşkın kanatları semada hiç tükenmez.
Dilimizde tek bir sözcük olsa da AŞK bütün dünyanın merkezindedir
Candan teşekkürler ederek,
Sevgilerimi iletiyorum
Ümmühan Yıldız
‘‘Günümüzde aşklar saniyelik’’, evliliklerde. Bu yüzden evliği cennet yapan anne ve babamın her zorluğu birlikte kucaklaşmasını örnek alıyorum
Candan teşekkürler ederek,
Sevgilerimi iletiyorum.
Hayatta her yaşanan şey sınav.bazen hayırlı olacak diye düşündüğümüz aslında hayır getirmez bu sebeple ne yaparsak yapalım sonuç değişmez. Kader...
Rabbim tüm gönüllere güzel kapılar açsın. Hep mutlu olsunlar diyelim..
Güne gelen yazınızı tebrik ederim.sevgi ile kalın.
Ümmühan Yıldız
Hoş geldin
O sana benzeyen tatlı dileklerin için Âmin diyerek,
biz hep sevginin, aşkın, insanlığın kazanmasını istiyoruz.
Umuyoruz, diliyoruz oysa bilmediğimiz tek tek gerçek bir saniye sonra ne olacağımız.
Aradan yıllar geçti ben ufacıktım unutmadım yaşayanların yüreğini düşünemiyorum.
Keşke diyorum sadece keşke.
Öperim yanaklarından
Sevgiler selamlar
Duygular yumak gibidir kat kat görünümü ve sökülmesi kolay olsada için için neleri ihtiva eder dışarıdan görülmez varsın yinede hüzünlü ve duygu yüklüde olsa bu tarz çalışmaları çok seviyorum kutlarım sizi ve çalışmanızı saygılarımla
Ümmühan Yıldız
Doğduğum topraklardan ayrı düşsem bile her anı hafızamda saklı.
Ve doğduğum topraklarda nereye baksam ekilip biçilmemiş hatıralar duruyor.
Yavaş yavaş toparlamaya çalışıyorum
Yazımı okuyup ayrıca yorumunuzla değer kattınız.
Kalbi teşekkürler ederek,
Saygılarımı iletiyorum
hüzünlü bir hikayeydi kaleminizle ne güzel adeta resmetmişsiniz duyguları. yazık olmuş, keşke Yusuf cesur olup lafa söze bakmadan, sevgini ispat edip Emel'i kaçırsaydı şimdi dizlerini dövüyordur. gönül fakirliği insanın kendi tercihidir. kuşları avlamak isteyen bir avcının kuşlara yem vermesi sahte bir iyilik ve sevgi göstergesidir, her daim asıl sevgi çıkarsız ve saf olandır. Yusuf avcıdan farksız.
beğeniyle okudum gönülden tebrik ederim.
orha şentürk tarafından 5.10.2021 09:12:24 zamanında düzenlenmiştir.
Ümmühan Yıldız
Yusuf, Emel'i kaçırmadığına çok pişman olsa da zaman aleyhlerine işlediğinden artık geriye dönüş mümkün değildi.
Yazımı okuyup ayrıca yorumunuzla değer kattınız.
Saygılarımı, selamlarımı iletiyorum
İçinde sizin de olduğunuz bu yaşanmışlık oldukça acıklı bir cümle idi. Ve siz bu yaşanmışlığı bakırcılar çarşısında bakır işleyen ustalar gibi güzel cümlelerle işlemişsiniz. Yazınızda bolca bulunan harika cümlelerden biri "Kapının açılmasıyla içeri dolan geçmiş, hüzün ırmaklarıyla birleşti." idi bence.
Geçenlerde okuduğum bir yazıdan bir bölümü paylaşarak yorumumu sonlandırmak istiyorum.
"Yarım kalmış cümlelerimin ve hayallerimin tam ortasında sen vardın. Hevesle başladığım bütün yolculuklarda kursağımda kalan sevinç, umutla çıktığım sokaklarda yoluma çıkan kederdin. Seni misafir etmek benim payıma düşen en ince sızıydı. Senin olduğun sokaktan geçmek benim kapanmaz yaramdı. "
Bir önceki güzel yazınıza yaptığım yoruma verdiğiniz cevap ve değerden ötürü size çok teşekkür ediyorum. Size ve tüm sevdiklerinize afiyeti bol günler diliyorum.
kader hamağı tarafından 5.10.2021 08:56:41 zamanında düzenlenmiştir.
Ümmühan Yıldız
Emin olun sabırsızlıkla yorum yapmanızı bekliyorum.
Ve okuyup zaman ayırmanız apayrı güzel.
Bende size ve tüm sevdiklerinize, sağlıklı, huzurlu, sevgi dolu günler diliyorum.
Yürekten teşekkürler ederek,
Saygı ve salamlarımı gönderiyorum.
kader hamağı
Ümmühan Yıldız
Tuzlu denizlerin tuzları yer değiştirdiği halde, onları yakan tuz içerlerinde duruyor.
Yazımı okuyup ayrıca yorumunuzla değer kattınız.
Kalbi teşekkürler ederek,
Saygılarımı iletiyorum
Ah ki ah. Köyün iki gencine yazık ettiler...
Sevenler unutmaz, herkes unutsa da.
Bir de o sevgiye tanıklık edenler de unutmaz, tıpkı senin gibi Ümmü'm.
Ben unutmuştum mesela :)
Maşallah diyor kalemini ve yüreğini bir kere daha öpüyorum.
Ümmühan Yıldız
Yazıma dökmediğim Emel ablamla o günlere dair konuşmalarımda anladım ki kadınlar erkeklerden daha fazla aşkta eziliyorlar. Ve kalplerinde ebediyete kadar susarak taşıyorlar.
Sen yanımda ol benim en büyük aşkım ailem.
Seni seviyorum…. Çok seviyorum
Ümmühan Yıldız
Bu dünyada yağmurlar, güneşler, boranlar, fırtınalar durmayacak. Sevgilerde kavuşamamak yağmurdur, mutluluk güneş, boranlar ayrılık, fırtınalar dinmeyen özlemdir.
Böyle geldik böyle gidecek gibi
Gönül ister her aşk mutlu bitsin
Sevgilerimle ...
Ne çok şey yitirdik, sevgili arkadaşım hep de didindik.
Sevgiyi merkez bildik eksen bildik hep de uydusu olduk.
Kaleminin akıcılığı ve bu hüzünlü hikayede yaşlarıma yine engel olamadım.
Kalemi güzel yüreği güzel sevgili arkadaşım...
Hep yaz sen hep yazalım ve illa ki yürek yüreğe el ele verelim yoksa hayatın acımasız basamaklarında nasıl ayakta kalırız?
Tüm güzellikler seninle olsun.
Sevgim seninle bil bunu ve tüm iyi dileklerim selamım da gönül bahçende eşlik etsin canım arkadaşıma
Ümmühan Yıldız
Evet, mürekkebimiz kuramadan yazalım, iyiliğe, dostluğa, merhamete, sevgiye dair
Bazen dokunaklı, bazen gülümseten, bazen hüzünlü biz yürümeye devam edelim.
Çıktığın yol kalemimizi hep heyecanlandırsın.
Güzelliklerle dolu dolusunuz
Rabbim sevenlerinizle birlikte mutlu etsin seni
Benim için çok değerlisin ve seviliyorsun
Okurken ben bile duygulandım. Ya bunu yaşayanlar karşılaştığında neler hissetmiştir? Güzel ve hüzünlü bir yazı. Sevenlerin ayrılmaması dileği ile.
Ümmühan Yıldız
Biz sadece hissettiğimizi yazarız. Onların içindeki fırtınaları bilemeyiz. Bitmeyen, geçmeyen döngüde hep hüznü yaşamak kolay değildir.
Yazıma yorumunuzla değer kattınız.
Kalbi teşekkürler ederek,
Saygı ve salamlarımı gönderiyorum
Sağ olun.
Ümmühan Yıldız
Bu yüzden sevgide ki masumiyete inanırım. İnananlardanım.
Yazıma yorumunuzla değer kattınız.
Kalbi teşekkürler ederek,
Saygı ve salamlarımı gönderiyorum
Sağ olun.
Ümmühancığım çok hüzünlü bir gerçek okudum.
Kutluyorum kalemin akıcılığını ve güzelliğini.
Sevgilerimle ...
Ümmühan Yıldız
Öyle buğulu, hüzünlü ve huzur dolu ışığın var ki defterin en güzel hanımefendilerinden birisisin. Ve bu güzel sözleri senden duymak harika ötesi bir duygu bilesin.
En içten, sevgi dolu, yürekten selamlarımı gönderiyorum
Aygün Deniz
Çok teşekkür ederim canım.
Sağlıklı güzel bir hafta, diliyorum***
Ümmühan Yıldız
Okumana ve yorumlamana çok sevindim.
Kalbi teşekkürler ederek,
Saygı ve salamlarımı gönderiyorum
Sağ olun.
Daha okumaya başladığım anda gözlerimin önüne teyzemin kızı geldi. Onların da hikayesi bu hikayeye yakındı.
Bende anlatabilirim dimi :)
Teyzemin kızı Melek ablam, İstanbul'da yaşıyordu. Her yaz Rize'ye annaneme ve dedemin yanına gelirdi. Bir düğünde karşıki mahallenin oğlu Tuncay abiye aşık oldu. Bizim oraların deyişiyle 7 yıl sevdaluk ettiler.
Tuncay abinin ailesi Melek ablamı istemedi. Sebep aramaya gerek yoktu, Tuncay abi evinin tek oğluydu ve adı oğluyla köyün diline düşmüş birini gelini almak istemediler. Ne saçma.
Tuncay abi kendine güvenip Melek ablamı kaçıramadı. O zamanlar henüz işi gücü yoktu. Benim çocukluğumda kızların evlenme yaşı 25 i geçince evde kaldı oluyordu. Bizimkiler çok ısrar etti Melek ablama, evlen bekleme onu diye. 29 yaşına kadar evlenmedi. Sonra baskılara dayanamayıp evlendi.
Bahtı karaymış meğer.. evlendikten 5-6 yıl sonra eşinin beyninde tümör çıktı. Ameliyatlar sonrası yatalak hasta oldu. 10 yıla yakındır kendisi bebek gibi bakıyordu eşini ki şimdi de vücudu daha fazla dayanamayıp kendisi meme kanseri oldu. Kendi derdine düştü.
Tuncay mı, Tuncay çok sonraları evlendi.. Melek ablamı hiç unutamamış aldığımız haberlere göre öyle diyorlar. Aşk zaten kavusamamak değil miydi?
Kavuşsalardı neler olurdu, bilinmez. Ama sevdiğin birinin hastalığıyla ilgilenmeyi, onu hasta yatağında şımartmayı her seven isterdi sanırım. O zaman hastalıklara başka anlamlar yüklenebilirdi belki. Allah'ım dert verdi ama sevdiğim adam yanımda çok şükür diyebilirdi. Birlikte üstesinden gelebiliriz diyebilirdi. Hayata daha farklı anlamlar yükleyip, daha çok tutunabilirdi belki.
Ya işte Ümmüş bizim oraların sevdaluklari da böyle hikâyelerle dolu. Çay tamlisi altında aşk kuşları çok yaşar bizim oralarda dimi :)
Sevgiler canım.
İsabella tarafından 4.10.2021 12:08:42 zamanında düzenlenmiştir.
Ümmühan Yıldız
Geçmişte büyüklerimiz saf ve temiz duygularla çocuklarının, kızlarının daha iyi olması için engel oluyordu.
Şimdilerde ise büyüklere gerek kalmadı. Maddiyat ön plana çıkıp engel oluyor.
Birbirlerine âşık evlenecek gözüyle baktığım insanların evi arabası olanı tercih ettiğini görmek derinden yaralıyor.
Dünya malı dünyada kalır. Unutuyor
Sevginin sureti öldükten sonrada peşinden gelir.
Ve arkandan da çok güzel insandı derler.
Biz aşkların bitmemesi için dua edenlerden olalım.
Sevgiler selamlar.
Hüzünlükenti bir hüzün seli aldı ki
Ne çok güzel yazıyorsunuz güzel bir çocukluk anısı içinde hazin bir ayrılık hikayesi burktu içimizi
Bir türkü ile bağlayalım mı bu aşk hikayesini
Kaleminize sağlık olsun olsun
Gönül dolusu sevgiler olsun 🤍
https://youtube.com/watch?v=A3qcLJwKTpg
Ümmühan Yıldız
Eski kuşak bugünkü durum ne olursa olsun hakikatini, yaşadıklarımızın giz kalmasını isterler. Düşüncelerine sonsuz saygı duyarak,
Ben de hapsolmuş bir sevginin azıcık, nebzede olsa gözleri olmak istedim.
Üst perdeden en muhabbetli sevgilerimi gönderiyorum
Ümmühan Yıldız
Haftaya sevdiğim insanlardan böylesine anlamlı ve güzel sözler duymak inanın yoluma ışık- ayna tutuyorsunuz.
Hep söylüyorum, hatta Nezoma ablama bile sizin benim için saygı değer kişilikte insan olduğunuzu. Yazılarıma, şiirlerime vakit bulabilmeniz hakikatten çok güzel.
Hakkınızı helal edin
Edebiyat defteri iyi ki var ve siz değerli insanların içindeyim.
Kalbi teşekkür ederek,
Saygı ve salamlarımı gönderiyorum
Sağ olun.
DADAŞIM
Ümmühan Yıldız
Ne anne babamı ne de saygı değer büyüklerimi mahcup ederim.
Benim için çok değerlisiniz
Ne güzel anlatmışsınız sanki bir film izledim ve toplumumuzun acımasızlığı gözümden geçti.
Benim de lise son sınıfta veda gecemizde yaşadığım hüzünlü bir günü hatırladım.
Malesef biz hep yasaklarla büyüdük o gece arkadaşlarımla oynuyorduk erkek kız karışık, kız kardeşim gelip kolumdan çekiştirip oyundan almıştı beni erkeklerle oynamıyayım diye veda gecem zehir olmuştu.
Ümmühan 'cığım yazılarınız çok güzel sizden iyi bir yazar olur , hem akıcı hem de duyguyu çok güzel yansıtıyorsunuz.
Tebriklerim ve sevgilerimle 🥀
Ümmühan Yıldız
Dışarıdan yazımı okuduğunu dil ve yetenek konusunda çok akıcı olduğumu belirterek;
gramer konusunda desteğe ihtiyaç duyarsam seve seve yardım edeceğini söyledi.
Çok mutlu oldum. Yazma aşkımı körükledi
Her şiiri, yazıları okuma zamanımın olmasını bende çok istiyorum. İş hayatım bunu zorlaştırıyor.
Aslında yazma aşkımı yeni yeni fark ediyorum. Bu da ablam Nezom sayesinde oldu. O benim anne yokluğumu dolduran çok güzel yavan kalır kalbimde tarifi olmayan sevgimdedir.
ÇOK GÜZELSİNİZ, DOĞAL, SAMİMİ, İÇTEN
SIMSIKI SARILARAK O GÜZEL YANAKLARINIZDAN ÖPERİM
Aşk engel tanımaz da insan tanıyor maalesef.
Memleket, zengin-fakir, okumuş-okumamış,
Kültür,gelenek, mezhepler aşka engel koyuyorken büyüklerin hayat penceresi körüklüyor aşkı.
Hikaye günümüzün acısını çok güzel dille anlatılmış arkadaşım.
Hüzün yağmurları yağmış satırlara.
Kalemine yüreğine sağlık
Sağlıklı huzurlu bir hafta diliyorum arkadaşım
Selamlar sevgiler Ankara’dan
Ümmühan Yıldız
Çok güzel günler geçirdim.
İnsanoğlu kuş misali, oradan oraya doğru koşuşturdum.
Ankara’nın gözleri derin ve uçsuz bucaksız vadilerine bakıyor.
Belki de Türkiye’nin annesi oluşundandır.
Evet, bu hayatta bir şey öğrendim seven bir kalbin işte onun arasına hiç kimse giremez. Nereye giderlerse gitsinler yüreklerinde taşırlar.
Bu yüzden sevgiye ve aşka saygı duyarım.
Varlığınız ne güzel geldi.
Katmanlı sevgi tanecikleri gibi
Sevgilerimle
Kalem çok sağlam yazmış, aşıkların her hali doğallığıyla yansımış.
Coğrafya kader olmaktan çıkarılmalıdır. Her birey bunun için azami çabayı sergilemelidir derim hep.
Yaşam her insan için kutsalsa,
kimin kime aşık olacağının kararı başkasının tekelinde olmamalı.
tebrikler değerli yazar
nice saygılarımla
Ümmühan Yıldız
Çünkü nokta atışı yapıyorsunuz. Yazıyı/şiiri okuyup içine giren defterde nadir insanlardansınız. Bu yüzden edebiyata bakış açınızı seviyorum.
Sizin güzel kişiliğinizi yansıtıyor.
Kalbi saygılarımla selamlar.
MÜSLÜM BAYRAM
çok teşekkürler
Anılarının tam ortasına rastgelen açsam ve yüreğinden gelen ışığın parlak yuvarlağı içindeki yüzünün güzelliğini yazıyla anlatsam mı?
Bazen biz büyükler çocuklarımızın hayatlarına gereğinden fazla karışıyoruz. Onların ne istedikleri değil bizim ne istediğimiz önemli oluyor.
Oysa bizlerde bir zamanlar âşık olmuştuk.
Sevgilerimle
Abin
Ümmühan Yıldız
Bu dünya sahte yüzlerle çoğaldığı için, mert yüzlü insanlar fark edilemez oldu.
Bu yüzden yüzümü saklayalım güzel abim, dışarıya çıkıp onlara benzemesini istemem.
Cansın abim,
Sağ ol