7
Yorum
9
Beğeni
0,0
Puan
1879
Okunma

Ant içmişsin ruhum, inadına seveceksin, inadına yüzlerini yere eğen, selam vermeyen ruhu çirkin, suratsız, memnuniyetsiz insanlardan olmayacaksın.
Güneşte, yağmurda, karda-boranda gülümseyen suretine pembesi derin çizgilerinde sevincin, mutluluğun yumuşacık izleri olacak.
Çiçekleri dalından koparmadan öperek koklayacaksın. En çok portakal çiçeğinin rehasını genzine çekip, nar çiçeğine hayran hayran bakacaksın.
İnsanın, insanı ezerek yukarı çıkma başarısına gıptayla bakan değil, hayatın boyunca yol yordamla kimi zaman öğrenci, yerine geldi mi öğretici olacaksın.
Övgüyle bahsedilen başarın, seni sana kazandıran alnındaki helal terlerin zerreciklerinden ve başını dolu başaklar gibi tevazu ile eğmenden başka bir şey olmayacak.
Bu gök, bu mavilik, bu kuşlar sana lütuf edilen en görsellikler olup, yüreğindeki kıpırtı özgürce dalgalanacaksın şerefli bayrağın gibi.
Bahçendeki hanımeli sevgiyle evine sarılarken evine balkondan sevdiğine seslenerek; taze yumurtaları al gel, sana domatesli, acılı omlet yapacağım diyebileceksin.
Ant içmişsin ruhum, dünyayı kusursuz hayal etmeden, kimseyi kırmadan, komşuna elini zarif bir şekilde uzatıp yardıma ihtiyacın var mı diyeceksin.
Ant içmişsin ruhum, dostların gibi oğluna, kızına da öğretip, çoğunlukla içinde yaşamayacağın taş üstüne taş duvarlardan evlerle, egzoz kokusunu satın almayacaksın. Elindeki olanla yetinip mutluluk duyacaksın.
Ağaçlar sessizce büyürken sabırla ellerinle diktiğin yavruları kucaklayacaklar. Körlük zihinde süngerdir çektikçe uzar, sen kalbinden geçen hayatın şarkısını söyleyeceksin.
Ant içmişsin ruhum, yerde yiyecek arayan karıncaya basmadan yürüyeceksin.
Ant içmişsin ruhum, önce kendini seveceksin ki! Tüm evrene sözcükleri göndermeden, aynana hepsi benimmiş gibi sevgiyle bakacaksın.
Günaydın hayat, günaydın yaşamak, günaydın aldığım nefes.