Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
Rû //
Rû //

Halamın Radyosu

Yorum

Halamın Radyosu

17

Yorum

15

Beğeni

0,0

Puan

2096

Okunma

Okuduğunuz yazı 13.12.2020 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.

Halamın Radyosu

Bir antika mağazasının önünden geçiyorum. Vitrinde seksenli yıllardan kalma radyolu bir kasetçalar... İçeriye giriyorum..

-Merhabalar. Çalışıyor mu bu radyo?
-Pilini takarsan çalışır abla...

Radyoyu incelemeye koyuluyorum. Paslı  anteni yerinde durmayan, düğmeleri epeyce yıpranmış, pillerin koruyucu kapağı düşmüş,  kasetçalar kısmının altında da bir tuş gevşemiş...

-Bozuk mu bu tuş ağabey?
-Yok be ablacığım bir kibrit çöpü tak araya.
-Deneme imkanımız var mı acaba, boşa para vermeyelim, hem ne kadar bunun fiyatı?
-İki yüz tl ver, yeter.
-Ağabey, doksan tl vereyim ben buna, kaset alacağım pil alacağım daha.

Beş dakika sonra, radyoyu çalıştırdık, sıkı bir pazarlık yapmanın sevinciyle ayrıldım oradan...

O gün dışarıda ki işlerimi jet hızıyla halledip bir an önce eve gitmek, anılarımla baş başa kalmak istiyordum.
Aksilik bu ya ne zaman yalnız kalmak istesem, birden kalabalıklaşır çevrem. Aylarca aramayan insanların arayacağı tutar, gelmeyenlerin geleceği...
Büyük heveslerle aldığım radyoma iki gün  dokunma fırsatı bile bulamadım, misafirlerimiz gittikten sonra ilk işim radyoyu paketinden çıkartıp temizlemek oldu... Halamdan görürdüm çocukluğumda, bir pamuğa kolanya döker ince ince silerdi her yerini.



Eskiden köy yerinde yaşıyorduk, orada her şey çok kıymetliydi. Eniştem, radyo ve televizyonun şeytan icadı olduğunu düşündüğü için; halamın bütün ısrarlarına rağmen eve sokmayınca, halam da ondan gizli para biriktirip bir radyo satın almıştı. Halam severdi müziği, en çokta türkü dinlemeyi. Kuzenim Selcan’la bana sıkı sıkı tembih etmişti
-Çocuklar, Ali gelirse hemen haber verin bana, ortalıktan kaldıralım radyoyu görmesin..

Küçük bir bahçemiz vardı, kapının hemen sağ tarafındaki duvara çaktığı kocaman çiviye asardı radyosunu.
Bahçeye piknik tüpünü çıkarır, üzerine genişçe bir kazan koyar, kaynayan suyu çamaşır leğenine döker, büyük bir keyifle türkü dinleye dinleye yıkardı beş çocuk, eniştem ve kendisinin çamaşırlarını. Hiç zor gelmezdi ona ev işleriyle uğraşmak, radyo onun bütün dünyası, müzik ise ruhunun gıdası olmuştu.

Köye çerçiler gelirdi o zamanlar, bütün alışverişi oradan yapardı halam. En çokta pil alırdı radyosuna, mutlaka yedeklerdi pilleri. Pil olmazsa radyo çalışmazdı, radyonun çalışmaması halamı hüzne boğardı.

Halamın dışarda olduğu zamanlar biz de kuzenimle radyoya el atar, incelerdik. Bir gün yine radyoyu kurcalarken ses kayıt yapıldığını fark ettik. Cihazın içindeki kasette kayıtlı olan müziği silip, kendi sesimizi kaydetmeyi planlıyorduk. Ben radyo sunucusu, Selcan da solist olacaktı.

Bizim işimiz halamdan daha zordu, çünkü hem halama hem de enişteme yakalanma riskimiz vardı. Ancak gizli saklı işler yapmak öyle tatlı öyle heyecanlıydı ki;
hemen başlamıştık sesimizi kaydetmeye.

Teybi iyice temizledikten sonra, kaseti takıp dinlemeye başladım.




...

-İyi akşamlar sayın seyirciler!
Hahahah (benim kahkaha sesim) Ayy olmadı bu ya silip baştan alalım
-Niye ki? Silme devam edelim hadi beni anons et ( Selcan)
- Ya izlenmiyoruz ki ahahaa
iyi akşamlar sayın dinleyiciler demem gerekiyordu. Tamam devam ediyorum. Şiştt!

Mutluluk radyosu Ebruli fm’ desiniz.  Lütfen frekans ayarlarınızla oynamayın. Sırtınızı koltuğunuza yaslayın, kulağınız biz de olsun.
(Suskunluk)
-Ne oldu yine
-Ya belki evlerinde koltukları yoktur, yer halısında oturuyorlardır.
-Bırak nerde otururlarsa otursunlar beni anons et hadi ebru, annem gelecek şimdii.
-Sayın dinleyiciler sizi ünlü assolist Selcan Aydın’la baş başa bırakıyorum. Keyifli vakitler dilerim.
- Ahahaa ( Selcanın kahkaha sesi) Hangi şarkıyı söyleyeceğim şimdi.
-Ses kayıt oluyor söyle bir tane, ilk aklına geleni
-Annem geliyor Ebruu ne yapcaz şimdi? Radyoyu koyalım yerine çabuk.
-Dur kaseti çıkaralım içinden




 Öyle  korkmuştuk ki halama yakalanmaktan, apar topar radyoyu duvardaki çivisine asıp kaçmıştık
Halam gelir gelmez çamaşır kazanına suyu doldurup ocağın altını açtı. O gün yine çamaşır yıkayacaktı. Sonra tam radyosunu açıp keyifle dinleyecekti ki daha elini atar atmaz radyo, su dolu kazanın içine düştü.
Halamın tek tesellisiydi o radyo, bizim çocukça zevklerimizin kurbanı olmuştu. Aceleden sadece çivinin ucuna asabilmiştik ve bunu hiçbir zaman itiraf edememiştik.

EbRuAsya//

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Halamın radyosu Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Halamın radyosu yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Halamın Radyosu yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Billur T. Phelps
Billur T. Phelps, @billurt-phelps
1.3.2022 16:23:48

Annem de küçükken radyonun içinde konuşanları

minik insanlar sanır, acaba oraya nasıl girip çıkıyorlar diye merak edermiş :)

Tebrikler, güzeldi
yalnıztepe
yalnıztepe, @yalniztepe
14.12.2020 22:55:58
Hatıra bir öykü....güzel bir anlatım..selamlarımla..
Canan Köksal
Canan Köksal, @canan-koksal
14.12.2020 20:50:47
Herkesin bir pilli radyosu olmuştur hatta olmuş olmalıdır :))
Son model müzik çalarların etrafında bu kadar uzun hikayeler oluşmadı.


Güne gelen yazıyı kutlarım.
Sevgiyle Ru.
ilhanaşıcı
ilhanaşıcı, @ilhanasici
14.12.2020 15:26:12
anlatım o kadar içten ki okudukça okuyamamaya resmen anı dokumaya başladım... kasetti, kayıttı doğal olarak yaşadığımız dönemlerdi.. radyodan kasete şarkı kaydı yapar iken araya çıkan reklamlara az küfür etmezdik:( ...hep yaşanmışlıklar vardı elbet... halanıza gelince küçücük radyodaki kocaman dünyası boğulu vermiş kaynar sularda sayenizde:)
Ramazan Boran 1
Ramazan Boran 1, @ramazancboranc1
14.12.2020 14:19:43
Sevgili halanızın radyosundan Ebruli Fm'den dinlediğimiz şu yayın aslında geçmiş günlerimizdi.Zaman zaman kurarız saatlerin zilini geçmişe.Geriye doğru yol alır yeniden yaşarız seksenleri yeniden doksanları.Henüz siyah beyaz televizyonların görücüye yeni çıktığı zamanlar radyonun etrafında üşüştüğümüz arkası yarınlar geldi aklıma.Dinlenen şarkılların türkülerin heyecanı doruğa çıkardığı zamanlar.

Belki herşeye kolayca ulaştığımızdan olsa gerek şimdilerden en ufak bir zevk bir heyecan duyamıyor insan.

Hiç kimse yoktur ki eskilere özlem duymasın.Eskilerden bahsedildiğinde derin bir ah çekmesin.

Harika bir yazıydı Ebru hanım.Güne düşerek eskileri yad eden/ettiren yazınıza tebrikler.
Saygı ile.
esesligizem
esesligizem, @esesligizem
14.12.2020 12:36:12
Eskiler eskimiyor işte. Tüketmişlik duygusuna kapıldığımız anlarda en güzel köşede yerini alıyor tadına doyamadığımız anılar bir, bir yakıyor ışıklarını. Güzeldi eskimeyen, eskitilemeyen yazınız.
Saygılarımla
Etkili Yorum
nur49
nur49, @nur49
14.12.2020 01:46:39
Gönülden kutluyorum. Çok güzeldi. Bu da benim yazım... :)

ESKİ GÜNLERİM VE RADYOMUZ.....................deneme

Bir radyomuz vardı evimizin başköşesinde. Sanki tahtında oturan bir kraliçe... Ne söylerse ağzına bakardık, dinlerdik. Yeri gelir güler, yeri gelir ağlardık onunla...

Rahmetli ağabeyimde alafranga müzik dinleme merakı vardı. Açardı sonuna kadar. Babam rahmetli, alaturka müptelâsı... İki kuşak arasındaki savaşta, olan o güzel radyomuza olurdu. Biri kapatırken ağzını, öbürü kulağını bükerdi. Zavallı tıkanırdı üzüntüden. Sesi kısılırdı, parazit yapardı. O zaman da tokatlar patlardı soldan sağdan...

Odanın köşesinde mıhlanmış bir raf üzerinden seyrederdi bizleri gülerek... Dantel örtüsü başında, evin büyük hanımı gibiydi. Susmasını da bilirdi, şarkı söylemesini de... Bilgi dağarcığı öyle zengindi ki, şaşardık. Hülyalara dalardık şarkılarıyla... Ya da toplardı aileyi radyo tiyatrosuyla. Çıt yok! Koca aile; altı kız, iki delikanlı. Kızlar seslenirdi piyes başlarken birbirlerine. Bense elimde kalem, yeni çıkan şarkıların sözlerini, acele acele kâğıtlara yazmak için çırpınırdım.''İçin için yanıyor, yanıyor bu gönlüm''. Bazen de can kulağıyla dinlediğimiz ''Çocuk Saati.'' Ne güzel günlerdi onlar...

Radyo tiyatrosuna dalan annem; kız kardeşimin kurusun diye kuzineye koyduğu ayakkabılarını kavurmuştu. Patlamış mısır gibi kıvrılmışlardı, hiç unutmam.
Bahçemizde bir tulumbamız vardı. Çektikçe gürül gürül sular akardı ağzından. Uzun saçlı, kocaman ağızlı bir kadına benzetirdim. Tulumbanın havuzunu buz gibi suyuyla doldurur, karpuzlarımızı soğuturduk. Bahçede hemen hemen her çeşit meyve ağacımız vardı. O altın renginde, bal gibi şekerpâre kayısılar, dumanlı mor erikler, kirazlar, dutlar…. Ne kadar güzeldi onları dalından toplamak, dalından yemek… O günler, o bahçeler, o dostlar ne büyük bir nimetmişler meğer…

Bahçemizin ön tarafında asmanın altına bir somya koymuştu annem. Komşularla o sıcak yaz günlerinde karpuz kavun yerken, ya da demli çaylarını yudumlarken, yeni çıkan şarkıları çalardı babam uduyla. Kızlar, kadınlar neşeyle ve ilgiyle dinlerler, istekte bulunurlardı. Annem de babama eşlik eder, o tatlı sesiyle şarkıları usul usul mırıldanırdı. Hâfızamda kalan unutulmaz karelerdendir onlar… Çocuklar parmaklığa dayanır dinlerler, kızlar misafirlere hizmet ederlerdi. Unutulmaz güzellikte komşuluk ilişkileri vardı. Herkes hısım akraba gibiydi adetâ. Eskişehir’in ‘Seylâp Evleri’ de diye anılan ‘Bahçelievler’de idi evimiz. Kedimiz Tekir, her zaman somyanın güneşli bir yerine, babamın yanına kurulur, o gürültüde mışıl mışıl uyurdu. Kapımızı da, bizi her zaman okula kadar götüren sokağımızın köpeği beklerdi. Ona olan sevgimizi bilir, annemin hazırladığı yemeklerini yavruları ile paylaşırdı. Kapıdan hoşlanmadığı biri geçse, hele de pejmürde ise hali, Çomar ve yavruları koro halinde havlarlar, geçirtmezlerdi. Ne zaman koşup okşamaya başlarız, geçen adam da rahat bir nefes alırdı.

Bazen o çardak altındaki somyanın gölgeli olduğu zamanlarda, biz genç kızlar, nakışlarımızı alır otururduk. Yine radyomuz başköşeden bize şarkılar söyler, biz de niyet tutardık, bu şarkı benim olsun, diyerek…

Herkes büyüklerini sever ve sayardı. Kim ne pişirirse, tabaklar komşu evlere gidip gelirdi. Ah o eski komşular… Güler yüzlü, nüktedan, şakacı ve yardımsever insanlar… O uzun kış gecelerinde yaptıkları taklitlerle, anlattıkları hikâyeler ve hatıralarla ağızlarına baktıran güzel insanlar… Sobanın üstünde pişen kestaneleri paylaştıran anneler… Bir köşede uslu uslu oturan, büyükler yanında çekingen, akranları yanında son derece neşe taşan kardeşlerim, arkadaşlarım… Kim bilir nerelerdesiniz?
Sesleriniz, gülücükleriniz, sıcak nefesleriniz nerededirler acaba şimdi? Sizler, ne kadar yeri doldurulmaz insanlarmışsınız meğer…

O güzel radyomuz… Evimizin büyük hanımı… Can dostumuz. Hayatla bağımız. Yurttan sesler…
Babamın hepimizi sus pus oturttuğu ''Yassıada günleri.'' Salim Başol'un sesi halâ kulağımda: ''Müdâfiler hâzır. Açık olarak duruşmaya devam olundu.'' Hepsi, her şey, radyolar gibi ortadan kaybolsa da, hafızalarımıza nakşetmiş, özler dururuz, ara ara... O hayâl olmuş odalarda çınlayan kaybolan sesler… Unutulmaz şarkılar, türküler… Hayâl anlar… Rahmetli ablam Süheylâ’nın yeni yeni öğrendiği kemanı çalarken titreyen sesi: ‘Hâlâ kanayan kalbimi aşk ateşi dağlar…’ Ve benden umulmayan bir şarkıyla sesimi dinleyen ağabeyimin şaşkın bakışı: ‘Bir pür cefâ hoş dilberdir, müptelâyım haylidendir…’ Babamın saçlarımı okşayan o güzel, sıcak elleri… Kucağımda annemin bezden yapıp, kaş göz işlediği bebeğim Aynur…
Annemin yanağıma kondurduğu öpücük… İp atladığımız taşlık… Komşu bahçelerde, bizim bahçemizde, bizim için açan renk renk çiçekler…

Eskiden küçücük şeyler mutlu ederdi bizleri... Şimdi kocaman şeylerden bile mutlu olamıyoruz sanki... Ne yazık...

Halenur Kor
Kayıt Tarihi : 28.11.2012 14:51:00
Onur BİLGE
Onur BİLGE, @onurbilge
14.12.2020 00:24:39
Bu geceki yazımda ben de radyodan bahsetmiştim. Tevafuk. Eskinin en değerli aracı, can yoldaşı... Tebrikler... Teşekkürler... :)
BOZOK KIZI
BOZOK KIZI, @bozokkizi
14.12.2020 00:17:26
Çocukluğuma gittim anılarınızla birlikte dedemin her horoz ötümünde uyanıp ilk işi başucundaki radyodan yurttan sesler dinlerken solistlerin adı Aliye Akkılıç ın ne zaman ismi anons edilse dedeme..
" dede saçımın at kuyruğunu kestirsem radyoya girip bende türkü söyleyebilir miyim?" Olurdu. Tebriklerin le.

BOZOK KIZI tarafından 14.12.2020 22:09:59 zamanında düzenlenmiştir.
glenay
glenay, @glenay
14.12.2020 00:11:47
Öykünüz bana halamların toprak evlerinde özellikle halamın ortanca Münevver'in radyosunu aklıma getirdi. Tek katlı evin biraz yüksekçe penceresine koyar dinlerdik. Onun kaseti yoktu. Radyoydu sadece.

Tebrikler güzeldi öykü..
İsabella
İsabella, @isabella342
13.12.2020 22:25:02
Ben bu hikayeyi yine okumuştum başka bir isim altında.

Gözümde canlandırırım genelde okuduklarımı, yeniden yaşamış gibi oldum o anları. O zaman da beğenmiştim :)
perisultan
perisultan, @perisultan
13.12.2020 21:26:11
güzel anıları vardır çocukluğumuzun masum ama yaramaz. kaleme sağlık
ŞÛRZAN
ŞÛRZAN, @s-rzan2
13.12.2020 19:56:39
Her anı
Bir güzelliğin
Anımsamanın ölçüsüdür bence. Hayatın farklı merhalelerinde yapılan şakanın, o anki yüzde bırakılan ifadenin yıllar geçse de tekrar
O güzellikleri yad etmenin hazzını yaşamak..


Şiirde olduğu gibi
Yazıda da çok çok başarılısın ebrucum

Günümün yazısıdır

Her dem sevgimle
asude_vuslat
asude_vuslat, @asude-vuslat
13.12.2020 19:49:25
tühh! gitti radyooo

yazık olmuş halanızaaa

teşekkürler

bizimle paylaşmanız güzeldi.
Adnan Bilgiç
Adnan Bilgiç, @adnanbilgic
13.12.2020 18:28:50
10 puan verdi
Şimdi itiraf ettiniz işte bu güzel vesile ile ;)
Halanız okur mu bilmiyorum ama illa bir yetiştiren olacaktır ona.

Çocukluğuma gittim bir an.
Teşekkür ederim.

Huzurla sağlıkla kalın lütfen
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL