Paranın öldürdüğü ruh, kılıcın öldürdüğü bedenden fazladır. walter scott
belkibirharfimben
belkibirharfimben

Düşünüyorum o halde birşeyler yarım

Yorum

Düşünüyorum o halde birşeyler yarım

1

Yorum

1

Beğeni

0,0

Puan

410

Okunma

Düşünüyorum o halde birşeyler yarım

Sana da öyle gelmiyor mu arkadaşım: Yarım bırakılmış cümleler gibidir hayatımız. Tamam değil sanki. Bir sancı gibi hissedilir yoksunluğumuz. Boşluğunu kalem dolduruyor. Amel dolduruyor. Gaflet dolduruyor. İmtihan da sanki bu boşluktan doğuyor. Yani ‘tamam olmaya çalışmak’ aslında şu yaşamak.

Hep bir yanımız eksik. Hep bir yanımız arayışta. Hep bir yanımız tamamlanışta. ’Tamam’ diye birşey yok belki de şu dünyada. Haberi var da kendisi yok yani. Varlığı sezdirilmiş, kendisi sevdirilmiş, ama vücudu elde edilmemiş. Hani eskiden sorular olurdu şöyle: "(...) cümlesinde (...) yere aşağıdakilerden hangisi gelmelidir?" İşte öyle boş bırakılmış yerleri var hayatımızın. Yarım bırakılmış gibiyiz içimizde bir yerde. Bu yüreğin yarısı nerede? Neden herşeyden sonra bir ‘sonra’ var?

Her insan kalbinde bir karadelikle yaratılmıştır arkadaşım. "Ve kalpler ancak Allah’ın zikriyle mutmain olur." Oraları da doldurmak bizim işimiz. Bunu ya fiille yapacağız yahut hakkında düşünerek. Derinleşerek. Yahut da pişman olarak. Veyahut şükrederek. Anlamlandıkça boşluklar dolacak. Yarımlıklar azalacak. Düşünüyorum o halde birşeyler yarım. Pişmanlıksa şükrün kardeşidir. Karavanasıdır. Abisini ıskalarsan kardeşine muhtaç olursun. Cennet birinin ülkesidir, cehennem diğerinin.

Eylemeyi seçenlerin hızını yetişemem. Denedim sahiden. Daha gençken. Daha hiçbir ölüm yamacıma isabet etmemişken. Babamı gömmemişken henüz. Denedim. Elimden gelmiyor. Durgun yaratılmışım. Yeterince çabuk olamıyorum. Güzel cevaplar aklıma hep geç geliyor. Yeterince sıkı tutamıyorum. Yeterince isteyemiyorum. Yeterince boşveremiyorum boşlukları. Sarhoş olamıyorum. Hırsım ’yeterince’ olmuyor. Öfkem ’yeterince’ boğmuyor. Âşık da olamıyorum kusurlara körleşip. Dünyada körleşemiyorum. Dünyaya da körleşemiyorum. Biraz gaza gelip hızlanayım desem en evvel ben korkarım. Bir ilaç kutusunu açtığımda önce yanetkilerine bakarım. Şoförlüğüm olmadığı halde şoförlerden fazla heyecanlanırım ön koltukta. Sınırlarımın müptelasıyım anlayacağınız. Onları aşmadığım belirginken rahatlarım. Sınırlarım güvenliğimdir benim.

Çılgınlık istidadım yok. Arabada fren, trende imdat kolu, insanda vicdan, cümlede ’acaba’ gibiyim. O zaman benim işim bu boşlukları kalemimle doldurmak. Durmak benim işim. ‘Acaba’ demek. Aşağıda bir sürü kelime var zaten beni bekleyen. Mazi kelimeler torbası. Mazi olaylar hazinesi. Mazi yaralarımın haritası. Elimi uzatıp bir tane çekmem yeterli. Tombala! İşte bir boşluk daha doldu sayemde. Sadece zamanı doldurmakla kalmadım, bugünü anlamlandırmış da oldum böylece. Varoluşum manaya dönüştü. Bugün, yarın, dün birbirinin şerhi. Kitap içinde bu göndermeler doğal. Fakat bir kitap yalnız kendi içinde atıflarla yürümez ki! Delili kendisi olanın davası nedir?

İlla bir gayba ihtiyacımız olacak. Gayba, yani kitabın dışından bir atfa, doğru için gereken ikinci noktaya. Vahiy ve sünnet bize bu zenginliği sağlıyor. Kendi kitabında/kendiliğinde boğulmuşlara sunulan bambaşka bir kitap. Öte kardeşlik. Öte düş. Öte destek. Öte vücud. Kalıplarına sığmayan, sokamadığın, keşfe çıktığın. Sınırlarından sıkılmışlara bir sınırsızlık ümidi. Bir rüya uykuna kıyasla. Bir uyanış uyanıklığına misalle. Bu âlemden değil. Sende olmayanı ondan alarak ’sana dair olanı’ zenginleştirebilirsin. Oradan aldığın manaları boşluklarına serpiştererek yeni bir kitap olabilirsin. Kendi kendine kalmak zorunda değilsin arkadaşım. Duvarları senden zindanı aşabilirsin.

Değişebilirsin. En güzeli bu. Değişebilirsin! Vahyin verdiği ümit ’Bundan ibaret olmadığındır’ önce. Ki bu bile yetmez mi kıymetini bilmeye? İbaret olmamak, gayba iman etmek, ötenin ve ötekinin varlığı, beka ümidi. Ümitlerin nihayeti-bidayeti, annesi ve çocuğu, öncesi-sonrası, sonsuzluk ihtimali. Hepsi lazım bize. İnsanız çünkü insan. Yani bu dünyadan olmayan. Dünyaya düşmüş ilk uzaylı. Cennetli. Bu dünyadan ibaret olmamalıyız. Boşluklarımızı ancak bu ’aşkınlık’ teselli ve tedavi eder işte.

Ah, arkadaşım, sana yeterli cevapları sunamadım. Yarımdan hangi tamlığı beklersin ki! Fakat şöyle birşey yapabilirim. Sana mürşidimin bana ‘yarımlığımın şifasını’ öğrettiği o yeri aktarabilirim. Hissen varsa dinle. Dinleneceğin varsa hisselen:

"İhtiyarın cüz’î ise, kendi Mâlikinin irade-i külliyesine işini bırak. İktidarın küçük ise, Kadîr-i Mutlakın kudretine itimat et. Hayatın az ise, hayat-ı bâkiyeyi düşün. Ömrün kısa ise, ebedî bir ömrün var, merak etme. Fikrin sönük ise, Kur’ân’ın güneşi altına gir, imanın nuruyla bak ki, yıldız böceği olan fikrin yerine herbir âyet-i Kur’ân birer yıldız misillü sana ışık verir. Hem hadsiz emellerin, elemlerin varsa, nihayetsiz bir sevap ve hadsiz bir rahmet seni bekliyor. Hem hadsiz arzuların, makàsıdın varsa, onları düşünüp muztarip olma. Onlar bu dünyaya sığışmaz. Onların yerleri başka diyardır ve onları veren de başkadır."

Paylaş:
1 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Düşünüyorum o halde birşeyler yarım Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Düşünüyorum o halde birşeyler yarım yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Düşünüyorum o halde birşeyler yarım yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Yinsani
Yinsani, @yinsani2
27.10.2020 00:20:23
Çok güzel dertlenmişsin hocam..
Cevaplar yok... Bu çağa en makul gelen Tanrı veya Yaratana veya Allah'a iman olsa da... Yetmiyor. Lezzetini ayarlanmıyor, tuzu mu biberi mi fazla kaçıyor dini yemeklerin, fikirlerin bilemiyorum da..
Dün bir yazı okudum; Maturidinin Kurandan aldığı kaynaklarla alakalı, şiddet, işkence ne ararsan var Kur'an a dayandırılan.. Yani.. İmani noktada bir şey olmasa da, sosyal boyutunda toparlanamıyor fikirler, sardıkça çıkış bulunamıyor.

İyi ol güzel ol, çağ hukukuna, insan haklarını tam anla, ... ne bileyim eski düşünceler hep eksik geliyor bana.. Resetleme mümkün değil, güncelleme yapılamıyor..

Çağ da en şiddetli boyutuyla saldırı da, hadi geneli boşver o senin elinde değil desen, Tanrı zaten unutmuş yarattığını veya ürettiğini..

Gaybi yazılarda ne diyordu kıyamet için 2150-2300 arasına işaretler vardı... kıyameti de göremeyeceğiz, toparlanmaz bu çağ...

Bizim kıyamet geley de gitsek düşüncesi her daim her zaman yanımızda..

Hep dediğimiz gibi eksik olma aksi olma hep ol nesildaşım.
Saygı sağlık ve huzurla..
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL