15
Yorum
5
Beğeni
0,0
Puan
856
Okunma


Dün TOYNAK’ın yazısından öğrendim vefat ettiğini. Bu Vatana çok önemli makamlarda hizmet etmiş bir abimizdi. Defterdeki yazılarından, yazılarımdan gıyaben tanıdık bir birimizi. Daha sonra da ru be ru
tanışmak, elini öpmek, anılarını hayranlıkla dinlemek nasıp oldu bana. Bilge bir büyüğümüzdü.
Sayfasına girip o ders alınacak yazılarından birini burada tekrar yayınlamak istedim. Tüm yazılarını silmiş. Vardır bir bildiği. Bende yorumlarından birkaçını paylaşıyorum sizlerle.
Vasiyet etmiş: Pehlivana söyle( Bana hep pehlivan derdi.) hakkını helal etsin demiş. Benim sende ne hakkım olabilir ki. Ama sen bana hakkını helal etmişsin. Allah razı olsun. Yattığın yer nur olsun
ABİM BENİM…
Siz dostlara vasiyetimdir. Bir gün benim de öldüğümü duyarsanız mizah yazılarımdan birini tekrar yayınlayın burada.
Tebessümle anın beni...
22 Aralık 2010 Çarşamba 20:21:42
Sayın Tokul; şu anlattığın olay hayatı doya doya yaşayan biri olduğunu ortaya koymaktadır. Şiirlerine yapılan yorumlar bile beni duygulandırıyor. Taco ile Toynağı güreştirecek gibisin. Ancak ben sana başka bir şey öneriyorum. İkisine karşı sen tek başına güreş. ikisine birden dış kazık çak. Çimenlere mıh gibi oturt. Onlar zaten birbirleri ile atışmaktan da yorgun düşecekler, sonuçta kispetine vurup pes edeceklerdir. Kazanacağın koçu, Ansızın sen ben yiyelim. Onlar da uzaktan seyretsinler.
Sayın Tokul, gelecek için güzel şeyler hayal etmek en iyisi. Eskiler;"insan hayal ettiği müddetçe yaşar." söylemini herhalde boşa söylememişler. Ancak anlaşılan şu hayal etmek de suç. Görüyorsun daha basılmamış olan kitabın davası bile görülmeye başlandı. Yüce Allahımızdan geleceğin bizlere hayırlar getirmesini dileyelim. Selam ve sevgilerimi sunarım.
5 Nisan 2011 Salı 01:58:39
Sayın Tokul, sahipsiz Anadolu insanımızı, çok kısa ve öz bir şekilde anlatmışsınız. Bunları ciltlere sığdırabiliriz. Hüzünlerimize hüzünler de katabiliriz. Vatan için her türlü fedakarlığa katlanan, evlatlarını yetiştiren bahis konusu insanlarımız sonunda daha mutlu ölebilmek için Devletten ilk defa bir şey ister. Hacca gitmek. Müracaatını yapar. Sık sık kontenjan yokluğuna takılır. Her sene gidenleri görünce sahipsizliğine üzülür. Devletine karşı içi burulur. Ancak bunu belli etmemeye çalışır. Devleti ve ailesi için imkansızlıklar içinde elinden gelen maddi manevi her şeyi yapmakta tereddüt göstermeyen eli ayağı öpülesi bu insanlara sahip çıkamayan yetkililer hakkında ne kadar iyi düşünceler içinde olduğumu bildiğine de inanıyorum! Gerçekleri söylemekten gocunmayan, korkmayan koca yürekli arkadaşımı kucaklıyor, sağlıklar diliyor, selam ve sevgilerimi sunuyorum
3 Haziran 2011 Cuma 10:12:47
Sayın Tokul;sevgili eşini koluna takıp tatil yapmış olmana sevindim.Eşlerimiz;namusumuzu,şerefimizi,
çocuklarımızın terbiyesini emanet ettiğimiz,hatta bir çok sırlarımızı paylaştığımız insanlardır.Allah onları korusun ve yüceltsin.Ben ellerini sıkı sıkı tutup yürümekten hoşlanıyorum ve ellerimi hiç bırakmamasını istiyorum.Kırmızı kurdela alan yazını ibretle okudum.Dünya’da bunun gibi daha bir çok olayla karşılaşmak her zaman mümkün.Yazıya verilen kırmızı kurdela da bana pek uygun gelmiyor.Bunu okumayı söken çocuklara takıyorlar.Yazdıkların çocuk işi değil.Bunu daha da anlamlı bir şeyle ifade etmek gerektiğine inanmaktayım.
40 yıl öncesinde yazışmalarda gördüğüm ,ne anlam ifade ettiklerini sonradan öğrendiğim;calib-i dikkat (üzerinde önemle durulmayı gerektirecek kadar dikkat çekici),calib-i hakikat (yine üzerinde önemle durulacak kadar gerçek) ayrıca mülahazat hanesi (düşünceler hanesi) gibi eski sözleri hatırlattın.Yukarda anlattığın olay, üzerinde önemle durulmayı gerektirecek kadar dikkat çekici ve gerçek.Babanın durumu da düşünceler hanesinin olmamasından kaynaklanıyor.Yani her şey hakkında peşin hükümlü olmamayı, mutlaka her şeyin göründüğü gibi olamayacağını , acaba gerçek böylemi? gibi bir açık kapı bırakmanın gerektiğinin önemi anlaşılıyor. Sen de içinde yaşadın Devletin bir çok kurumunda bazı şeyler formlarla takip edilmektedir. Her formun sonunda mutlaka düşünceler hanesi bulunur. Benim gördüklerimde genellikle düşünceler hanesi boştu. Bunu hep merak etmişimdir. Nedeni hakkında yaptığım yorumdan da utanıyorum. Selam ve sevgilerimi sunarım
12 Temmuz 2011 Salı 20:47:53
İfadeleri dobra dobra,
Üslubu sade,
Edebiyat Defteri sayesinde
Bedri Tokul gibi birçok dostum, arkadaşım oldu.
NE FEVKALADE..
Kırkpınar günlerindeyiz, göbeğin yıldız görmesin pehlivan.
8 Ağustos 2011 Pazartesi 10:42:42
Sayın Tokul idealist düşüncelerinden dolayı seni kutlarım. Çok da sabırlı olduğun anlaşılıyor. Ben senin kadar sabırlı davranamıyorum. Anında tepki veriyorum. Ve gözüm hiçbir şeyi görmüyor. Bu yüzden sevgili eşim beni bu gibi yerlere göndermemeye sağlık durumu elvermemesine rağmen gayret gösteriyor. Emekli maaşımı bu güne kadar iki sefer aldığımı sanıyorum.
Sevgili arkadaşım Ülkemizde Özal döneminden beri süratli bir değişim yaşanıyor. Yorum yapan arkadaşlarımdan birçoğunun da bunun farkında olmadıkları anlaşılıyor. Burada uzun uzun anlatmama imkan yok. Bazı düşünürler (P.R.SARKAR ve Prof.Ravi BATRA) geliştirdikleri "Toplumsal Döngüler Yasası" nın son evresini"Paragözler Dönemi" olarak isimlendirmektedirler. Özal’ın "benim memurum işini bilir." sözü bunun en veciz ifadesidir. Yukarıdaki düşünürler hangi dönemi yaşadığımızı anlamamız için bazı kıstaslar da ortaya koymuşlardır. İktidarlar para ile satın alınabiliyorsa, Adalet para ile satın alınabiliyorsa, hırsızlık, rüşvet, ahlaksızlık, iltimas artmışsa, yükselmek için tecrübe liyakat gerekmiyorsa v.s bilin ki paragözler dönemini yaşıyorsunuz diyorlar. Haklı olarak yazdığın yukarıdaki hususları bir de benim yazdıklarımla değerlendir. Nerelere gelmişiz gör. Selam ve sevgilerimi sunarım