- 307 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
PASAJDA DÖRT CESET BÖLÜM-10
PASAJDA DÖRT CESET BÖLÜM-10
Eda, Heval’den aldığı kutuyu açarak, içinden çıkan resimleri masanın üzerine yaydı. Resimleri tek, tek kontrol etmeye başladı. Elindeki son resme de baktıktan sonra, ayırdığı ona yakın resme yeniden bakmaya başladı. Bu sırada arkadaşları da kendisini ilgiyle izliyordu. Elinde kalan son iki resmi Büşra’nın önüne bırakarak.
‘’ İşte aradığım resimler. Bu resimlerde ne görüyorsun?’’
‘’ İkisini tanıyoruz, Kamuran ve Yusuf üçüncüyü tanımıyoruz. Bize lazım olan üçüncü isim. Unutma Kamuran’ın hayatı da tehlikede.’’
‘’ Yanılıyorsun Büşra Baş komiserim. Kamuran’ın kızının hayatı tehlikede. Kızı öldürerek Kamuran’dan intikam alacak. Benim anlayamadığım Yusuf’la Kamuran arkadaşına ne yaptılar?’’
Bu sırada iki resimden birini eline alan Serra, resme dikkatle baktıktan sonra Eda’nın sorusuna cevap verdi,
‘’ Bıçakla delik deşik ettiler. Rezzan kızı da bıçaklayarak öldürecek. Ama daha önce kızı doğduğuna pişman edecek.’’
Eda, gülerek
‘’Serra sen bunları nerenden uyduruyorsun?’’
‘’ Öyle hissediyorum Komiserim.’’
İlk defa lafa karışan Hansa,
‘’ Serra’ya kulak versen iyi edersin Eda. Serra boşuna konuşmaz.’’
Serra,
Elimde tuttuğum resmi Olay yeri fotoğrafçısına gönder tekrar incelesinler. Fotoğraftaki adamların arkasında görünen benzin istasyonunun bulunduğu semti tespit etsinler. Araştırmaya oradan başla.’’
‘’ Sağ ol Serra resmi hemen Olay yeri ekibine gönderiyorum. Arkadaşlar hepimize büyük iş düşüyor. İşimiz çok zor ama umutsuz değil.’’
2
Bu akşam Asayişten çıkınca, eve uğramadan abime geçtik. Akşam yemeğinden sonra, salonda otururken, benim sıkıntılı olduğumu gören küçük yengem,
‘’ Eda ne oluyoruz? Çok sessizsin bu akşam. Ters giden bir şey mi var?’’
Bu sefer ağabeyim lafa karıştı,
‘’ Anlat Eda, canını sıkan şey ne?’’
Bir babam eksikti oda lafa karıştı,
‘’ Eda bu günlerde bir iş üzerinde çalışıyor. Çıkmaz sokakta takılıp kaldı.’’
Abim,
‘’ Nasıl bir iş anlat belki yardımımız olur?’’
‘’ Seri bir katilin peşinden koşuyorum ama yanına bile yaklaşamadım.’’
Sedat Amir,
‘’ Geç karşıma Eda, seninle beyin jimnastiği yapalım biraz. Elimizde iki isim var. Yusuf ve Kamuran. Yusuf’un üzerine çarpı attık. Elimizde kalan Kamuran. Bunlar ayrılmaz üç arkadaş değiller miydi? Ufak bir araştırmayla üçüncü ismi bulabilirsin. Onları tanıyan sadece ayakkabı tamircisi değildir. Yarın Kirli, Ruşen ve Vedat’ı bu iş için görevlendir. Rezzan’ın bulunduğu sokakta bir soruşturma yapsınlar. Bütün dükkânlara girip çıksınlar. Mutlaka tanıyan birileri çıkacaktır.’’
‘’ Hay Allah ben niye bunu düşünemedim.’’
‘’ Gençlik ve tecrübe eksikliği kızım. Sende mahalle muhtarını bul Kamuran’ı araştır. Gerisi çorap söküğü gibi gelecek.’’
Ferit,
‘’ Babam doğru söylüyor, yarın Asayişe gitmeden muhtar Bekir Amcanın yanına uğra.’’
‘’ Aklınla bin yaşa ağabey, yarın ilk işim Bekir Amcanın yanına uğramak olacak.’’
Küçük yenge Ayten,
‘’ Eda, en küçüğümüz olarak doğru mutfağa, çay kutusunun yerini biliyorsun?’’
‘’ Küçük yenge, sinirleniyorum Bak?’’
3
‘’ Olcay düşündüm de bu işi fazla uzatmaya gerek yok. Bu akşam harekete geçiyoruz. İhtiyacımız olan her şey hazır değil mi?’’
‘’ Belgeler ve kloroform hazır. Sana da işini görecek Sürmene yapımı mükemmel bir bıçak aldım. Bak üzerinde damgası bile var.’’
‘’ Şimdi sıra plan yapmaya geldi. Aslında günlerdir bu planı düşünüyordum. Ben kızın yolunu kesip, adres soracağım. Sende arkadan yaklaşıp kloroformu koklatacaksın. Kızın ellerini ve ayaklarını bağlayıp ağzını da koli bantı çekip bagaja atacağız. Dönüş yolunda bir aksilik çıkmazsa ki çıkacağını sanmıyorum. Gece yarısı evde oluruz. Kızı benim bagaja atacağız. Bodrumu hazırladın mı?’’
‘’ İstediğin
gibi hazırladım Patron.’’
‘’ Sonra da Bodrumda on günlük tatile ne dersin?’’
‘’ Allah derim Patron. Bol, bol denize girer ve sevişiriz.’’
‘’ Önce beni hak etmen lazım? O’da işi başarmaktan geçiyor.’’
‘’ Senin bahçe de baya bir şeye benzemeye başladı. Bir aya kalmaz domateslerimiz olgunlaşmaya başlar.’’
‘’ Bekleyip göreceğiz.’’
Odama geçerek çekmeceden iki tane çeyrek altın alıp cebime attım. Yolda hiçbir engelle karşılaşmadan, planladığımız gibi sokağın kör noktasında yerimizi alıp, nefesimizi tutarak avımızı beklemeye başladık. Gecenin sessizliğinde Uzaktan duyduğumuz ayak sesleri mutlaka bizim ava aitti. Ama bir terslik vardı kız biriyle konuşarak bize doğru geliyordu. Tahmin ettiğim gibi yalnız değildi. Planımı ertelemeye hiç niyetim yoktu.
Köşeden çıkarak yanlarına yaklaştım. İkisini lafa tutup Olcay’a zaman kazandırmalıyım. Düşündüğümü aynen uygulamaya başladım. Olcay arkalarından sessizce yaklaşırken,
‘’ Pardon özür dilerim, buranın yabancısıyım. Şu kâğıtta yazılı olan adresi arıyorum.’’
Yanındaki genç adresin yazılı olduğu kâğıdı elimden alıp okumaya çalışırken, belimden bıçağımı yavaşça çekerek iki defa kalbine sapladım. Ses dahi çıkaramadan bana şaşkın, şaşkın bakarak olduğu yere yığılırken, Olcay’da üzerine düşen işi yaparak kızı bayılttı. Cesedi hemen kenara sürükleyip duvara dayadık. Kızın ellerini ve ayaklarını koli bandıyla bağlayıp ağzını da kapattıktan sonra benim arabanın bagajına attık üzerini çaputlarla örtüp yola çıkmak için hazır duruma geldik. İyi ki yanıma çeyrek altın almışım bir tanesini cesedin cebine bıraktım. Dönüş yolunda iki defa durdurmalarına rağmen vukuatsız olarak eve geldik. Kızı bodruma indirdiğimizde daha kendine gelmemişti.
‘’ Oğlum kloroformu fazlamı koklattın daha kendine
gelemedi.’’
‘’ Sanmıyorum biraz sonra kendine gelir.’’
‘’ Yarın ilk işimiz arabaları teslim edip kurtulalım.’’
‘’ Yarın hallederiz.’’
‘’ Ben bu gece kızla beraberim haberin olsun?’’
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.