Kötülük etmeden pişman olmanın en iyi şekli, iyilik etmektir. bretonne
Yinsani
Yinsani
VİP ÜYE

Merhaba Hece 5.1 Şair Ahmet ÇITAK ile Röportaj'ın 2. Bölümü

Yorum

Merhaba Hece 5.1 Şair Ahmet ÇITAK ile Röportaj'ın 2. Bölümü

10

Yorum

2

Beğeni

0,0

Puan

1231

Okunma

Merhaba Hece 5.1 Şair Ahmet ÇITAK ile Röportaj'ın 2. Bölümü




6- Yabancı kelimelerin şiirlerimizde yer almıyor olması Türkçenin gelişmesi açısından bir eksiklik değil midir, bu konuda neler yapılabilir.


Konumuz hece şiiri olduğuna göre sanırım bu soruyu da bu çerçevede sordunuz.

Yabancı kelime derken, hangi dilleri kast ettiğinizi de bilmem gerekir. İngilizce, Fransızca, Almanca gibi dillerin yanında, Arapça, Farsça gibi diller de bence yabancıdır. Ancak, Arap ve Fars dilleri tarih sürecinde dilimizle harmanlandığı için çok fazla kabul görmüştür. Yani tamamen soyutlamak imkansızdır.

Bu noktada söylemek istediğim şey şu; hececilerin yazdığı şiirlere ister istemez Farsça, Arapça gibi diller sızarken, serbestçilerin şiirlerine de daha çok İngilizce Fransızca kelimeler monte edilmektedir.

Farsça ve Arapça’ya özenerek şiir yazanlarla, İngilizce, Latince, Fransızca kelimeleri her fırsatta şiirine monte edenlerin ortak amacı sanırım daha kültürlü ve entel görünmek...

Bazı arkadaşların da Osmanlıca diye kullandığı, kökü ya Arapça ya da Farsça olan kelimeler var. Oysa Osmanlıca diye bir dil yoktur. Bir millete ait olmayan dil ayrı bir dil sayılamaz. Ki Osmanlı bir millet değil, sülaledir.

Aslında okuyucuyu sıkma endişesiyle sorulara mümkün olduğu kadar kısa ve net cevaplar vermeye çalıştım. Ancak bu bölümü özellikle okumanızı tavsiye ederim. Çünkü burası çokomelli. Özür; çok önemli 🙂

Büyüklerimizin, yani dede ve ninelerimizin Recep yerine "İrecep", leğen yerine "İleğen" dediğin şahit olmuşsunuzdur. Sevimli ya da komik gelmenin dışında üzerinde hiç düşündünüz mü bilmem. Düşünmediyseniz ben izah etmeye çalışayım.

Türkçe Ural-Altay dil ailesinin Altay dil grubuna dahil bir dildir. Ve öz türkçede c, ğ, l, m, n, r, v, z harfleriyle kelime başlamaz, b, c, d, g, ğ harfleriyle de kelime bitmez. Ural Altay dil grubuna dahil olan dillerde Türkçe kelimelerin başına gelmeyen harfleri telaffuzda zorlanıldığı için dede ve ninelerimiz ve daha önceki nesil, bilinç altında Türkçeleştirmek için farkında olmadan söz konusu kelimelerin başına sesli harf ekleyerek Ural Altay dil grubuna uyarlarlar. ( R harfiyle başladığı halde Türkçe kabul edilen tek kelime "Rakı" kelimesidir)

Dedelerimiz ve ninelerimizin bile farkında olsun olmasın reddettiği bir kelime dağarcığını, kendilerini kültürlü göstermek adına gözümüze gözümüze sokarak dilimizi dejenere edenleri hepimiz görüyoruz. Elbette tamamen soyutlamak mümkün olmamakla birlikte, ıkına ıkına güya Osmanlıca diye bize kakalamaya çalışılan Arapça ve Farsça kelimelerle ısrarla şiir yazmaya, ön plana taşımaya çalışanlar Türkçeye zarar vermekten başka bir şey yapmıyor.

Ben şahsen temiz bir Türkçeyi hedefleyen, mümkün olduğunca anlaşılır, duru bir Türkçe kullanmaya gayret edenlerden biriyim. Merhum Cemal SAFİ şiirlerini de bu nedenle severim.



7- 6. Soruya bağlı olarak hece sayısını belirlerken, sesli harf üzerinden mi yoksa dudak- nefes-üzerinden mi bir tespit yapmamız gerekir? “Klavye” sözlüğü kaç hecelidir? “Sky” kelimesini kaç hece olarak hesaplamalıyız?



Ben dudak, nefes üzerinden sayılması taraftarıyım. Hece şiirinde ahenk ve durak çok önemlidir. Okurken bir engel teşkil etmiyorsa nasıl okunuyorsa öyle kabul edilmelidir. Türkçe de aslında yazıldığı gibi okunan bir dil değildir.

Örneğin "yapacağım" kelimesinin doğru diksiyonla okunuşu "yapıcam" şeklindedir. Bu esneklik sesli harfe bağlı hece sayma konusunda da sağlanmalıdır. Klavye kelimesini telaffuz ederken Kılavye diyorsak, hece sayarken 3 hece olarak kabul edilmesi "taraftarıyım"

Sanırım sky kelimesiyle ilgili cevabı da vermiş oldum.

Örnek olarak verdiğin "sky" kelimesini kullanan hececi olduğunu da sanmam. Bu soruyu serbestçilere sorman gerekir diye düşünüyorum ama onlarda da hece sayısının bir önemi yok.



8- İstiklal marşımızın yeni çağa uyarlanması veya yeniden bir marş yarışması düzenlenmesi konusunda neler söyleyebilirsiniz?



Bunu hiç kimse aklından bile geçirmesin derim...


Bu arada, ben okuyup araştırarak zamanla edindiğim bilgilerde yanlışlık olabilir. Bu nedenle aynı soruların hepimizin öğretmeni konumunda olan Sayın Serap IRKÖRÜCÜ öğretmenime sorulmasını da tavsiye ederim.
Saygılarımla...



Dünyevi -Değerlendirme.

6-7: Yabancı kelimelerin hece şiirinde kullanılması epey teferruatlı sonucu karşıma çıkıyor. Yani Öz Türkçe veya Günümüz Türkçesi ile temiz bir şiir yazmanın zorluğunu daha iyi anlıyorum. Tüm teknik sorunlar bitti (kafiye,redif,durak,mısra sıralaması, kıta sıramalası, ayak seçimi vb) temiz kelime kullanılmasına geldik.

Şahsen Ahmet Abimi yani Şair Ahmet ÇITAK’ı tarif ederken şöyle bir ifade kullanmıştım: Kral bir söyleyişle milletin tümünü kucaklayan şair, gibi... Yani pürüzsüz mısralar, kıt’alar ve şiirler... Net. Şöyle ki; Anadolumuzdaki duru- saf-nakış güzelliği, renklerin ahengi var, lakin saraylardaki aşırı süsleme, makyaj vb abartısı yok.

Şimdi bu ifadeye bakınca, karşıma "Kral" kelimesi çıkıyor, ben bu kelimeyi kullansam; tek sesli harf olduğu için 1 hece olarak alırdım. Şimdi ise, K(ı)- ral olarak 2 hece de alsam olur demeye başladım..

Aynısı "Klavye" kelimesi içinde geçerli ki, ben bunu 2 hece saymıştım,

Mouse kelimesini 3 hece sayardım... o -u - e seslilerinden yola çıkarak..Şimdi 2 hece de alabilirim.

"Sky" kelimesini 0 hece demem gerekirdi ki, olamaz ki! 0 hece mi olur? Sı-Kay olarak okununca 2 hece olarak almam gerekiyor.

Bu sorunun ve cevabın bende yaptığı çağrışımlar profesyonel bir dilçi’ye kadar gidecektir ki, bu da hece şiiri yazan herkesi ürkütür, kaçırır..

Lakin kaç mısrada, kaç defa yabancı kelime kullanıyoruz.. Ki daha sesli harflerin üstündeki (^)şapka dediğimiz inceletme işaretleri var ki, içine Arapça ve Farsça’da girince yandı gülüm keten helva sonucu çıkıyor teknik bakımından...

İyi valla bırakalım mı hece yazmayı, ne dersiniz??

Asla, yazdıkça daha iyiye... Bahsettim ya, hangi mısrada, hangi şiirde bu tür alengirli kelimeler karşımıza çıkar ki? Binde belki 3-5 yani.

Ural Altay dil yapısını mı incelemeliyiz??? :))) Kazdıkça daha derin daha derin konular, dibi yok şiirin.. dipsizlik, uçsuzluk....

Gözümüzün korkmasına gerek yok yine de.. Sanki bir önceki röportajımızda anılan üstadlarımız biliyor muydu tüm bunları??? Belki ve mutlaka bir ön temelleri varmıştır diye düşünüyorum.

8-İstiklal Marşımızın yeniden yazılması veya Meclis’in şiir yarışması düzenlemesi gibi konular ki.. Bu soruyu 15 yıl önce falan da sorduğumda, aklımda kaldığınca; -yazabilen varsa yazsınlar, o yazanın elini öpelim- demişti bir başka büyüğüm de. Ahmet abim kesinlikle karşı çıkıyor.

Lakin, hece konusunda kaç tane, nasıl ifade edeyim, Şah veya Padişah (ki bu kelimeleri kullanmayı da sevmiyorum) kaç şiirimiz var. Gençler, şairler hangi şiirleri kendilerine rakip değil de, çıta olarak görecekler.. İstiklal Marşı bunların en başında gelen şiirimiz.

İstiklal Marşımızın yazılış hikayesini de her hece severin bilmesi gerekiyor. Benim aklımda kaldığınca çoğu kıtası önce duvarlara yazılmıştı, yoksa o şiir Çanakkale Şehitleri’ne yazdığı şiir miydi Üstadın. Şimdi tereddüte düştüm.

Hece Şiirimizde son 100 yılda karşımıza çıkan en fazla 10, belki zirve şiir var desem, ki bu kişiden kişiye de değişebilirse de, o şiirlerin geçilebilmesi gerekiyor, ileriye bir adım daha atılabilmesi için..


Benim değerlendirmeler klavyezanlık yüzünden verilen cevapların satır sayısı geçiyor, aslında olmamalı:)) Röportaj yaptın, tamam neyi uzatıyorsun?? Dimi ama... Lakin söyleşi babında da güzel oluyor sanki.. İnternetin nimetleri...


Eksiklikler:

Soruların tam net olmaması, 1. röportajın altına ekstra yorum yapmak zorunda bıraktığım için Ahmet Abi mi kusura bakmasın..Benim hatam bu.

ve Hatta 6-7 ve 8. soru cevaplarını biraz daha aç abi dedim, birini aynı bırakmış yine :) Erinme yok, üşengeçlik yok... Şiir kazanıyor, hece kazanıyor.

Gazeteci olarak kapılarına gitsek, kaliteli şiir yazan usta’larımızın belki randevu alamayız.. Muhabbetin güzelliği burada. Kolaylık burada...

Ha sinirli mi :))) Size bırakıyorum.

Çok çok teşekkür ediyorum,
Kalbi selam, hürmet, sevgi...


Sayın Serap IRKÖRÜCÜ, değerli hocam da kabul ederse, soruları biraz daha nokta atışı şekline getirip, başka ekleme sorular da olabilir, mesaj yoluyla röportaj yapmak isterim, kabul buyururlarsa tabii ki.. Çok da güzel olur diye düşünüyorum..

Serap Hocamız hece yazıyor muydu ki?? :))


Sonuç: Aslında aklıma gelen başka sorular da vardı,

Soru 9:
En kolay yazdığınız
ve
yazmakta çok zorlandığınız
ve
en çok sevdiğiniz şiirleriniz (kendi şiirleriniz) hangileridir..??

Not: Abi acelemiz yok :) cevap verirsen de ilave yaparım.

*

İç Ses:

Benim klavyem neden bu kadar düşük bilmiyorum???


Saygı ve sevgilerimle..

Paylaş:
2 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Merhaba hece 5.1 şair ahmet çıtak ile röportaj'ın 2. bölümü Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Merhaba hece 5.1 şair ahmet çıtak ile röportaj'ın 2. bölümü yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Merhaba Hece 5.1 Şair Ahmet ÇITAK ile Röportaj'ın 2. Bölümü yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
MÜSLÜM BAYRAM
MÜSLÜM BAYRAM, @m-sl-mcbayram
11.5.2020 21:09:27
Güzellik adına iltifata alkışa layık bir söyleşi
Bu tür denemeler edebiyat adına çok hoş
Lakin şiirde bu tür tartışmaların yerine şiirde duygu coşku ve ruh yoksa
Hece olsa ne çıkar
Serbest olsa ne çıkar
Bu benim değişmez fikrimdir nice saygılarımla tebrikler
SelimADIM
SelimADIM, @selimadim2
11.5.2020 15:00:47
İki gündür rahatsız olduğum için siteye doğru düzgün giremedim.Dolayısıyla bu cümbüşü kaçırmışım..Ekrem bey, kıvrak zeka ve pratik kılavyeniz (üç heceli olanı seçtim.) ile harika işler çıkarıyorsun.Tebrik ederim...

Aziz Remzi tarafından 5/11/2020 11:54:00 PM zamanında düzenlenmiştir.
Den(iz)
Den(iz), @den-iz
11.5.2020 11:33:22
Yazı ve yorumlar oldukça bilgilendirdi. Emeği geçen herkese teşekkür ederim. Ahmet abiye bir hece şiiri sözüm var ama burada bu kadar bilgili şair varken sanırım yazsam bile yayınlama cesaretim olmaz. Neyse okumak en güzeli sanırım bazı şeyleri.

Sevgilerimle
Hicran Aydın Akçakaya
Hicran Aydın Akçakaya, @hicranaydinakcakaya
11.5.2020 11:08:39
Merhaba,
Röportajı yapılan yorumlarla birlikte okudum hece şiiri adına, heceye gönül vermiş arkadaşların tereddütte kaldığı bir çok konuda gerçekten oldukça doyurucu ve aydınlatıcı bilgiler vermiş Ahmet Bey. Kendi adıma çok teşekkür ederim verdiği bilgiler için ve size de bu bilgileri bizlere aktardığınız için.

Dilimiz ve dilimize yerleşmiş yabancı kökenli kelimelerle ilgili ben de bir kaç şey söylemek istiyorum izninizle.

Türklerin İslamiyeti kabulünden sonra Arapça ve farsça kelimeler özellikle dini terimler ya olduğu gibi ya da çok az bir değişiklikle dilimize yerleşmişler. Allah, resul, peygamber, abdest, salat, namaz vb. gibi. Sonrasında dini kavramlar dışında da birçok kelime, Türkçe karşılığı olan ya da olmayan günlük hayatta kullanılmaya ve halk tarafından benimsenmeye başlamış. Klasik Türk şiiri de bu etkileşimden nemalanmış ve şairler Arapça ve Farsçadan dilimize yerleşen kelimeleri kullanarak şiirdeki ahengi ve estetiği sağlamışlar. Öyle olmasaydı kulaklarımızın pasını silen Türk Sanat Musikisinin o eşsiz eserleri nasıl doğacaktı değil mi? Bir, nihansın dideden ey mest-i nazım diye söylemeye başlasa Zeki Müren içinde Arapça ve farsça kelimeler var diye dinlenmeyecek mi yani. İyi ki yazılmışlar vakti zamanında ve iyi ki bestelenmişler öyle değil mi?

Bu bağlamda Osmanlıca-Öz Türkçe diye bir ayırım yoktur ikisi de Türkçedir diyen Sinanoğlu’na katılmadan edemiyorum.
Dil gönlü yüzdüren gemidir demiş Oktay Sinanoğlu Bye Bye Türkçe isimli kitabında ve eklemiş toplumun, milletin gönlüne ise hars yani kültür diyoruz diye. Bu durumda toplumun kültürünü yüzdüren gemi de dil oluyor.

Elbette ki bizim asri görevimiz dilimizi yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarıp korumak ama bunu yaparken de asırlardır dilimize yerleşmiş, bizim kültürümüzün birer simgesi haline gelmiş, örf, anane ve göreneklerimizin göstergesi olmuş kelime ve deyimleri de göz ardı etmemek gerektiğine inanıyorum. Hepimiz bu kelimeleri bir şekilde kullanıyoruz. Örneğin siz merhaba kelimesiyle başlamışsınız söze ben de merhaba diyerek geldim. Merhaba da Arapça kökenli bir kelime; “Ferah idi, rahat idi” anlamına gelen “rahaba” kelimesinden türeyen “merhab”, ferahlığı anlatmış. “Merhaba” da “ferahlıkla” anlamına geliyor. Ve bizler dilimize Arapçadan geçen bu kelimeyi sık sık gönül rahatlığıyla kullanıyoruz. Ve bence bunu kullanarak Türkçeyi katletmiş olmuyoruz.

İstiklal Marşı bu milletin Miili Marşı'dır. Özgürlük ve bağımsızlık adına yapılan milli mücadelenin en önemli simgesidir. Tek bir notası tek bir hecesi değiştirilemez.
'' Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın'' .

Farklı konukları ağırlayacağınız yeni röportajlarınızı merakla bekliyorum. Bu arada merak da Arapça kökenli bir kelimeymiş merak edip baktım da :)

Saygılar, selamlar.
Hicran Aydın Akçakaya
Hicran Aydın Akçakaya, @hicranaydinakcakaya
11.5.2020 11:02:30
.


Hicran Aydın Akçakaya tarafından 5/11/2020 11:18:30 AM zamanında düzenlenmiştir.
Ali Akış
Ali Akış, @aliakis
11.5.2020 10:49:25
Maalesef ben burada okuduğum şiirleri 2. satırdan sonra bırakıyorum. Ah ulusal şairlerimiz gerçekten büyüksünüz.. Ama yazın.
Selametle
Serap IRKÖRÜCÜ
Serap IRKÖRÜCÜ, @serap-irkorucu
11.5.2020 00:53:52
Bir yakınım kutlamalı günlerdeki telefon trafiğim için 'bizim müsteşarın telefonu yine çalıyor' derdi... :)))
Olsun, öyle olsun. Sevilmek ve aranmak çok güzel... Misafir sevildiği yere gelirmiş ya... telefonlar da öyle...

Güne özel yoğunluğum nedeniyle tabiri caizse iki gündür her işimi değdi değmedi yapabiliyorum, sayfaya girişim de öyle oldu. O nedenle şimdi yorumda görünce dikkatimi çekti, o zaman önce 1'inciyi, sonra da bu paylaşımı okudum.

En az telefon görüşmeleriyle yapılan dizi çekimi zekice bir paylaşım olmuş. Bu atak için öncelikle sizi ve katılımıyla ve bilgisiyle doyurucu cevaplar veren Ahmet Bey'i de kutlarım.

Bu paylaşımın içine adımın geçtiğini görünce samimiyetle belirteyim çok şaşırdım. Önce güveniniz için çok teşekkür ederim ama ben sayfanın kıdemlisi değilim ki... Bu başlangıçla çerçeve genişleyebilir ve işte birlik ve bağlılık böyle daha güzel pekişebilir... Çabanızı kutlarım.

Kaldı ki ( birçoğunuzun bildiği gibi) hecede yetkin de değilim! İçimden geçenleri öyle daha güzel anlatabileceğimi düşünerek bazen haddimi aşan cesaretler gösterebiliyorum... :))

Ama yine ben yerimi bilirim ve hep derim 'keşke herkes benim kadar yerini bilse!...'

Yazınızın devamını heyecanla bekliyorum.

Her ikinizin de emeklerine sağlık. Saygılarımla.





black_sky
black_sky, @black-sky
11.5.2020 00:20:26
Sky kaç hece diye sorduğumda içten içe2 olmali demiştim;)) nefes aralığı olarak..demek ki mantıksal bakarsak doğru bir yere gitmiş düşünceler.. Tabii ki hece yazma konusunda bir fikrim yoktu hissiyatla yaklaşmıştım. Şimdi daha bir oturdu.
Inan ki nesildaşım bu röportaj yazıların çokça güzel oldu. Bence daha da güzel bir hale gelir hatta. Değerli Serap Hocamız da katılırsa devamını okumak çok keyifli olacak. Tabii ki diğer usta kalemler de katılır diye düşünüyorum.
Dedigin gibi internetin faydalarını görmek lazım. Özellikle hızlı iletişim kısmını.

Sabırsızlıkla bekleyeceğim.
Yüreğinize ve kaleminize dert gelmesin dilerim.
Huzur ve sağlıcakla.
Meyzem
Meyzem, @meyzem
11.5.2020 00:02:32
Ahmet bey'e özellikle sormak isterim
Her şiirinin bir hikayesi varmı?
Yoksa anlık gelişen duygularımı
Her biri ayrı güzel çünkü
Bu sohbette çok güzeldi
Devamını bekliyoruz
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL