10
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
1230
Okunma
6- Yabancı kelimelerin şiirlerimizde yer almıyor olması Türkçenin gelişmesi açısından bir eksiklik değil midir, bu konuda neler yapılabilir.
Konumuz hece şiiri olduğuna göre sanırım bu soruyu da bu çerçevede sordunuz.
Yabancı kelime derken, hangi dilleri kast ettiğinizi de bilmem gerekir. İngilizce, Fransızca, Almanca gibi dillerin yanında, Arapça, Farsça gibi diller de bence yabancıdır. Ancak, Arap ve Fars dilleri tarih sürecinde dilimizle harmanlandığı için çok fazla kabul görmüştür. Yani tamamen soyutlamak imkansızdır.
Bu noktada söylemek istediğim şey şu; hececilerin yazdığı şiirlere ister istemez Farsça, Arapça gibi diller sızarken, serbestçilerin şiirlerine de daha çok İngilizce Fransızca kelimeler monte edilmektedir.
Farsça ve Arapça’ya özenerek şiir yazanlarla, İngilizce, Latince, Fransızca kelimeleri her fırsatta şiirine monte edenlerin ortak amacı sanırım daha kültürlü ve entel görünmek...
Bazı arkadaşların da Osmanlıca diye kullandığı, kökü ya Arapça ya da Farsça olan kelimeler var. Oysa Osmanlıca diye bir dil yoktur. Bir millete ait olmayan dil ayrı bir dil sayılamaz. Ki Osmanlı bir millet değil, sülaledir.
Aslında okuyucuyu sıkma endişesiyle sorulara mümkün olduğu kadar kısa ve net cevaplar vermeye çalıştım. Ancak bu bölümü özellikle okumanızı tavsiye ederim. Çünkü burası çokomelli. Özür; çok önemli 🙂
Büyüklerimizin, yani dede ve ninelerimizin Recep yerine "İrecep", leğen yerine "İleğen" dediğin şahit olmuşsunuzdur. Sevimli ya da komik gelmenin dışında üzerinde hiç düşündünüz mü bilmem. Düşünmediyseniz ben izah etmeye çalışayım.
Türkçe Ural-Altay dil ailesinin Altay dil grubuna dahil bir dildir. Ve öz türkçede c, ğ, l, m, n, r, v, z harfleriyle kelime başlamaz, b, c, d, g, ğ harfleriyle de kelime bitmez. Ural Altay dil grubuna dahil olan dillerde Türkçe kelimelerin başına gelmeyen harfleri telaffuzda zorlanıldığı için dede ve ninelerimiz ve daha önceki nesil, bilinç altında Türkçeleştirmek için farkında olmadan söz konusu kelimelerin başına sesli harf ekleyerek Ural Altay dil grubuna uyarlarlar. ( R harfiyle başladığı halde Türkçe kabul edilen tek kelime "Rakı" kelimesidir)
Dedelerimiz ve ninelerimizin bile farkında olsun olmasın reddettiği bir kelime dağarcığını, kendilerini kültürlü göstermek adına gözümüze gözümüze sokarak dilimizi dejenere edenleri hepimiz görüyoruz. Elbette tamamen soyutlamak mümkün olmamakla birlikte, ıkına ıkına güya Osmanlıca diye bize kakalamaya çalışılan Arapça ve Farsça kelimelerle ısrarla şiir yazmaya, ön plana taşımaya çalışanlar Türkçeye zarar vermekten başka bir şey yapmıyor.
Ben şahsen temiz bir Türkçeyi hedefleyen, mümkün olduğunca anlaşılır, duru bir Türkçe kullanmaya gayret edenlerden biriyim. Merhum Cemal SAFİ şiirlerini de bu nedenle severim.
7- 6. Soruya bağlı olarak hece sayısını belirlerken, sesli harf üzerinden mi yoksa dudak- nefes-üzerinden mi bir tespit yapmamız gerekir? “Klavye” sözlüğü kaç hecelidir? “Sky” kelimesini kaç hece olarak hesaplamalıyız?
Ben dudak, nefes üzerinden sayılması taraftarıyım. Hece şiirinde ahenk ve durak çok önemlidir. Okurken bir engel teşkil etmiyorsa nasıl okunuyorsa öyle kabul edilmelidir. Türkçe de aslında yazıldığı gibi okunan bir dil değildir.
Örneğin "yapacağım" kelimesinin doğru diksiyonla okunuşu "yapıcam" şeklindedir. Bu esneklik sesli harfe bağlı hece sayma konusunda da sağlanmalıdır. Klavye kelimesini telaffuz ederken Kılavye diyorsak, hece sayarken 3 hece olarak kabul edilmesi "taraftarıyım"
Sanırım sky kelimesiyle ilgili cevabı da vermiş oldum.
Örnek olarak verdiğin "sky" kelimesini kullanan hececi olduğunu da sanmam. Bu soruyu serbestçilere sorman gerekir diye düşünüyorum ama onlarda da hece sayısının bir önemi yok.
8- İstiklal marşımızın yeni çağa uyarlanması veya yeniden bir marş yarışması düzenlenmesi konusunda neler söyleyebilirsiniz?
Bunu hiç kimse aklından bile geçirmesin derim...
Bu arada, ben okuyup araştırarak zamanla edindiğim bilgilerde yanlışlık olabilir. Bu nedenle aynı soruların hepimizin öğretmeni konumunda olan Sayın Serap IRKÖRÜCÜ öğretmenime sorulmasını da tavsiye ederim.
Saygılarımla...
Dünyevi -Değerlendirme.
6-7: Yabancı kelimelerin hece şiirinde kullanılması epey teferruatlı sonucu karşıma çıkıyor. Yani Öz Türkçe veya Günümüz Türkçesi ile temiz bir şiir yazmanın zorluğunu daha iyi anlıyorum. Tüm teknik sorunlar bitti (kafiye,redif,durak,mısra sıralaması, kıta sıramalası, ayak seçimi vb) temiz kelime kullanılmasına geldik.
Şahsen Ahmet Abimi yani Şair Ahmet ÇITAK’ı tarif ederken şöyle bir ifade kullanmıştım: Kral bir söyleyişle milletin tümünü kucaklayan şair, gibi... Yani pürüzsüz mısralar, kıt’alar ve şiirler... Net. Şöyle ki; Anadolumuzdaki duru- saf-nakış güzelliği, renklerin ahengi var, lakin saraylardaki aşırı süsleme, makyaj vb abartısı yok.
Şimdi bu ifadeye bakınca, karşıma "Kral" kelimesi çıkıyor, ben bu kelimeyi kullansam; tek sesli harf olduğu için 1 hece olarak alırdım. Şimdi ise, K(ı)- ral olarak 2 hece de alsam olur demeye başladım..
Aynısı "Klavye" kelimesi içinde geçerli ki, ben bunu 2 hece saymıştım,
Mouse kelimesini 3 hece sayardım... o -u - e seslilerinden yola çıkarak..Şimdi 2 hece de alabilirim.
"Sky" kelimesini 0 hece demem gerekirdi ki, olamaz ki! 0 hece mi olur? Sı-Kay olarak okununca 2 hece olarak almam gerekiyor.
Bu sorunun ve cevabın bende yaptığı çağrışımlar profesyonel bir dilçi’ye kadar gidecektir ki, bu da hece şiiri yazan herkesi ürkütür, kaçırır..
Lakin kaç mısrada, kaç defa yabancı kelime kullanıyoruz.. Ki daha sesli harflerin üstündeki (^)şapka dediğimiz inceletme işaretleri var ki, içine Arapça ve Farsça’da girince yandı gülüm keten helva sonucu çıkıyor teknik bakımından...
İyi valla bırakalım mı hece yazmayı, ne dersiniz??
Asla, yazdıkça daha iyiye... Bahsettim ya, hangi mısrada, hangi şiirde bu tür alengirli kelimeler karşımıza çıkar ki? Binde belki 3-5 yani.
Ural Altay dil yapısını mı incelemeliyiz??? :))) Kazdıkça daha derin daha derin konular, dibi yok şiirin.. dipsizlik, uçsuzluk....
Gözümüzün korkmasına gerek yok yine de.. Sanki bir önceki röportajımızda anılan üstadlarımız biliyor muydu tüm bunları??? Belki ve mutlaka bir ön temelleri varmıştır diye düşünüyorum.
8-İstiklal Marşımızın yeniden yazılması veya Meclis’in şiir yarışması düzenlemesi gibi konular ki.. Bu soruyu 15 yıl önce falan da sorduğumda, aklımda kaldığınca; -yazabilen varsa yazsınlar, o yazanın elini öpelim- demişti bir başka büyüğüm de. Ahmet abim kesinlikle karşı çıkıyor.
Lakin, hece konusunda kaç tane, nasıl ifade edeyim, Şah veya Padişah (ki bu kelimeleri kullanmayı da sevmiyorum) kaç şiirimiz var. Gençler, şairler hangi şiirleri kendilerine rakip değil de, çıta olarak görecekler.. İstiklal Marşı bunların en başında gelen şiirimiz.
İstiklal Marşımızın yazılış hikayesini de her hece severin bilmesi gerekiyor. Benim aklımda kaldığınca çoğu kıtası önce duvarlara yazılmıştı, yoksa o şiir Çanakkale Şehitleri’ne yazdığı şiir miydi Üstadın. Şimdi tereddüte düştüm.
Hece Şiirimizde son 100 yılda karşımıza çıkan en fazla 10, belki zirve şiir var desem, ki bu kişiden kişiye de değişebilirse de, o şiirlerin geçilebilmesi gerekiyor, ileriye bir adım daha atılabilmesi için..
Benim değerlendirmeler klavyezanlık yüzünden verilen cevapların satır sayısı geçiyor, aslında olmamalı:)) Röportaj yaptın, tamam neyi uzatıyorsun?? Dimi ama... Lakin söyleşi babında da güzel oluyor sanki.. İnternetin nimetleri...
Eksiklikler:
Soruların tam net olmaması, 1. röportajın altına ekstra yorum yapmak zorunda bıraktığım için Ahmet Abi mi kusura bakmasın..Benim hatam bu.
ve Hatta 6-7 ve 8. soru cevaplarını biraz daha aç abi dedim, birini aynı bırakmış yine :) Erinme yok, üşengeçlik yok... Şiir kazanıyor, hece kazanıyor.
Gazeteci olarak kapılarına gitsek, kaliteli şiir yazan usta’larımızın belki randevu alamayız.. Muhabbetin güzelliği burada. Kolaylık burada...
Ha sinirli mi :))) Size bırakıyorum.
Çok çok teşekkür ediyorum,
Kalbi selam, hürmet, sevgi...
Sayın Serap IRKÖRÜCÜ, değerli hocam da kabul ederse, soruları biraz daha nokta atışı şekline getirip, başka ekleme sorular da olabilir, mesaj yoluyla röportaj yapmak isterim, kabul buyururlarsa tabii ki.. Çok da güzel olur diye düşünüyorum..
Serap Hocamız hece yazıyor muydu ki?? :))
Sonuç: Aslında aklıma gelen başka sorular da vardı,
Soru 9:
En kolay yazdığınız
ve
yazmakta çok zorlandığınız
ve
en çok sevdiğiniz şiirleriniz (kendi şiirleriniz) hangileridir..??
Not: Abi acelemiz yok :) cevap verirsen de ilave yaparım.
*
İç Ses:
Benim klavyem neden bu kadar düşük bilmiyorum???
Saygı ve sevgilerimle..