6
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
1523
Okunma
Öğretmenliğe başladığım ilk gündü. Öğrencilerimden biri sordu;
-Öğretmenim bu dersten kaç yapraklı bir defter almamız gerekiyor?
-70-80 yapraklı bir defter alırsanız sanırım yeter. Dedim ve ekledim;
-Çocuklar defterlerinizi düzenli tutun zira bu dersin kitabı yoktur sınav sorularını bu defterden soracağım ayrıca yıl sonunda defterlerinizi kontrol edip güzel defter tutan ve ödevlerini eksiksiz yapanları da değerlendireceğim.
Bu kararım bazı öğrencilerimin hoşuna gitmese de o günden sonra dersteki çalışmalarımızı, ödevlerimizi defterlere yapmaya başladık. Sınav sorularını da defterden soruyordum. Nihayet yıl sonu yaklaşmıştı, söz verdiğim gibi bütün öğrencilerimden defterleri topladım ve eve getirdim.
Çayımı alıp gece geç vakitlere kadar defterleri bir bir kontrol ettim. Defterin ilk sayfalarında düzenli olarak başlayan öğrencilerin genellikle defterin son yaprağına kadar düzenli gittiğini fark ettim. İlk yapraklarda düzenli olmayan öğrenciler genellikle bir satır yazmış iki sayfa boş bırakmış, iki sayfa yazmış beş sayfa boş bırakmış. Defter bu şekilde gitmiş. Bazı öğrenciler ilk sayfalarda düzenli gitmiş sonra aksatmaya başlamış bir süre sonra da hiçbir şey yazmamış. Bazı öğrencilerimin ise ilk sayfalardaki düzensizliği son haftalarda gidermek için son sayfalarda alabildiğine özen göstermişti. Notları vermeye başladım. Defteri elime alıp birkaç sayfa çevirince bu defter üzerindeki kanaatim belli oluyordu. Hatta bazı defterlerde orta sayfaya gelmeden kanaatim belli oluyordu. Defterin ilk yarısı beni çok etkiliyordu. Notu yüksek bir basamaktan veriyordum. Defterin ilk yarısında düzen olmayanlarda ise açtığım her sayfada moralim bozuluyor çevirdiğim her sayfa ya boş ya da bir iki satır yazı vardı. Kanaatim genelde değişmedi. Defterin son sayfalarında yazılan birkaç düzenli sayfa defterin geneli hakkındaki kanaatimi değiştirmedi. Çok azında bir iki puan yükseltmeme neden oldu.
Onun dışında ilk yarısında düzensiz olan, sayfaları boş olan veya sadece bir iki satır yazı olan defterler düşük basamaktan not aldılar. Verdiğim notlar her ne kadar öğrencilerin sınıfta kalmasını yada geçmesini etkiyecek derecede düşük yada yüksek olmasa da sırf öğrencilere söz verdiğim için değerlendirdim. Nihayetinde tüm öğrencilerim sınavlardan aldıkları puanlarla geçtiler ancak bir öğretmen verdiği sözü tutmalıydı. Not verme işlemini bitirince bardağımı elime alıp şöyle bir arkama yaslandım ve dedim ki kendi kendime;
-insana verilen ömürde aslında 70-80 yapraklı bir deftere benziyor. Ömrün ilk yılları defterin ilk yapraklarıdır. Büyüklerimiz derler ya hani gençlikte yapılan ibadet çok daha değerlidir diye. Direkt olarak aklıma bu geldi. Dönem sonu yaklaşınca yüksek not almak için defterin son yapraklarını düzenli yazan öğrenciler gibi ömrünün sonu yaklaşan ihtiyarların yaptıkları ibadetlerde genel kanaati fazla etkilemiyor.
Ölünce ilk sorgumuz namaz ibadetinden olacak. Eğer düzenli olarak yaptıysak diğer sorgularımızda kolay geçecektir. Şimdi günde beş vakit namaz hepsinin rekâtları var iki, dört, beş, on gibi, işte bu rekâtları ben sayfadaki yazılara benzetiyorum. Mesela sabah namazını kılmak deftere dört satır yazı yazmaktır. Kılmayan ise o satırları boş bırakıyor demektir. Bir gün boyunca tüm namazlarını kılan o sayfayı tam olarak doldurmuş demektir. Bu sadece namaz için böyle değildir, namaz dışındaki tüm işlerimiz içinde ilk yaprakların önemi büyüktür.
İşte sevgili dostlar gençliğimizde bütün sayfaları düzenli olarak doldurursak umulur ki Allah’ın bizim üzerimizdeki kanaati de iyi olacaktır. Dönem sonunda defteri doldurmaya çalışanların durumu malum.