TÜRK MİLLETİNİN RÜYASI 

Bu millet büyük rüyalar görmüştür hep. Bu millet görünüşte küçük hesaplar peşindedir ama aslında gizliden gizliye büyük davalar hayal etmektedir. Bu hayallerdir ki büyük devletler kurmuş, büyük imparatorluklar tesisi etmiştir. 
Rüya görmeyen milletler hiçbir zaman büyük medeniyetler kuramaz. Büyük medeniyetler için büyük rüyalar gören milletlere ihtiyaç vardır. Bu milletlerin başında Türk Milleti gelmektedir. Tarihinde birçok devletler kurmuş olan bu millet en son büyük İslam Medeniyetinin bir parçası olmuş, hatta o medeniyeti ileri boyutlara taşıyan kurucu öğe haline gelmiştir. 
Göçebe bir kavimken devlet kurma çabasına girmiş, tam yerlileşememişken dış istilalara maruz kalmış, dış güçlerin fitnesiyle iç karışıklıklar yaşamış, devletleri yıkılmış her defasında yeni devletçikler kurmuştur. En son İslam’la müşerref olmuş, İslam’ın bayraktarı olmuş, ila’y-ı Kelimetullah davasını kıtalardan kıtalara taşımıştır. 
Bu misyonlar art arda büyük devletler kurmuş, bu devletler zincirinde büyük İslam medeniyetinin halkalarını tamamlamıştır. Şimdi yeniden o zincirin bir halkası olmak için küllerinden sıyrılmakta, etrafına örülen duvarları yıkmaktadır. 
100 yıllık esaretin sonu geldiğini içten içe hissetmekte, düşmanların onu yuvarladığı uçurumdan kurtulmak için gücünü toplamaktadır.Bu millet özünü hak ve hakikatle yoğurmuş, dış tesirlerin onu etkilemesine izin vermemiştir. 
Aç kalmış, açık kalmış, şikayet etmemiş, kendisinden fedakarlık istendiği her zaman tereddüt etmeden fazlasıyla karşılık vermiştir. Savaşlardan savaşlara sürüklenmiş, o hiçbir zaman savaştan kaçmamış, her savaşı şehitlik için fırsat bilmiştir. 
Yöneticilerin basiretsizliğini fark etmiş, onun yanlışlarını telafi etmek için kendi rahatını bozmuş, her türlü cefaya katlanmıştır. Yöneticiler ülkeyi uçurumun kenarına getirip bırakmış, o canını, malını, her şeyini feda ederek kurtarmıştır. 
Ülkesi için her zaman ve her yerde kendisini feda etmiştir. Çağrıldığı her yere gitmiş, her türlü aşağılanmayı sineye çekmiştir. Her türlü haksızlığa uğramış, ama hakkını aramasını bilmemiş, kendisine yapılan haksızlıklara tahammül etmiştir. 
Haksızlık yapmaktan hep kaçınmış, büyük rüyalar uğruna küçük hesapları terk etmiştir. Vermeyene vermiş, hep vermiş, hep vermiş, hiç almayı seçmemiş, karşılıksız vermeyi, karşılığını Allah’tan beklemeyi adet edinmiştir. 
Allah için yaşamış, Allah için ölmüş, dünyasını ahireti için feda etmeyi seçmiştir. Büyük rüyalar görmüş, bu büyük rüyaları gerçekleştirmek için her şeyini feda etmiştir. İlayı kelimetullah davasında tüm dünyaya hak ve adaleti yaymayı kendisine görev bilmiştir.

Ahmet Kemal