(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Tam, yarı, çeyrek ve "yok" aileler vardır. Sistemin bir şekilde "yok" ettiği ailelere çözüm bulmak imkansız. lakin imkansız vakit alır diyorlar belki de imkansız olarak kalacak mı??
yazıyı okuduğumdan beri neslin devamı, insanın çocuklukta aldığı izlenim iyi ve kötü, intikam veya minnet duygularının nasıl inşaa edildiğinden ziyade, duygusal planda içimi ezen bir etkisi vardı. kaçıp kurtulmak, okudum ama unut gitsin biçiminde bir tepkiyle boğuştum..
kimi zaman merdiveni kullanmak kimi zaman da asansörü kullanır insan ancak vicdan içinde bulunduğu durum düşünsellikte bizi boğmaya devam edecek..
**
diğer yanda sistemin içinde bir döngü, acımasız dişliler ve gidişat.. hani derler ya nesildaşım, dostum, aklımızla oynuyorlar resmen..
acının sınırı yok.. baki selam ve huzur diliyorum.
bir amin veya amen veya neyse öyle desem işte... düzelir mi her şey.. kaç yıldır aynı rüya veya kabus veya hayal... neydi yaşanılan, yaşatılan.. ve dahi yaşanılacak..
enseyi kararttık nesildaşım.. nasıl bir girdap çağ bu.. nice görüntüler podyuma çıkmış gibi atıyor kendini uçurumdan.. evet evet, senin tanımlamalarına hayranlığın artıyor gittikçe.. taş kesilmek istiyorum nesildaşım, bildiğim taş.. veya elmas mı olmalıyız bilemiyorum artık.. hani elmaslar yanardağların bacalarında bulunurmuş ekseri, devamlı basınç ile elmas olurmuş ...
çok sevdiğim bir sözdür.. benim hakkımda ne istiyorsan sana iki katını bağışlasın o güç.
dişleri sık, kırma ha kırma.. daha nice köfteler yiyeceğiz diyeceğim amma.. olsun senin içinde nice nebatat toplarım sağdan soldan toplarım inan..
eksik olma daim kal.. daha güneş var niahyetinde..
bir tebessüm bırakıyorum ilaç niyetine tüm acılara:))
Sert, ağır, dişli... Yorucu dimi Nesildaşım? Yorulduk dimi artık? Hissizleşmekten korkuyorum biliyor musun? Görmezden gelsen nereye kadar, kendini kapatınca ihtiyaçlar var. Doz, ölçü... John Dalton diye bir kimyager var, bu adam yaptığı sentezlerin, deneylerin öncesi ve sonrasını tartmak aklına geliyor da kimyaya büyük bir katkısı oluyor böylece; ölçülülük. Her şeyin dozunu ayarladım da ne kadar insan gerek, onu bir türlü ayarlayamadım.
Rab seni sevdiklerine, sevdiklerini de sana bağışlasın. Güzel günlerin olsun.
Müslüm Bey, Ata'nın revizyonları çok fazla gelmiş olacak ki gelinen nokta ortada. Kolay değildir tabi, Avrupa'nın 200 yıllık rönesans ve reform hareketlerini 5-10 yıla sığdırmak. Ben dedeme bile 'Ata' derken düşünürüm. Zekası mı, askeri dehası mı, serinkanlılığı mı, duruşu mu? Neresinden tutsak, toplumun büyükçe bir kısmını aşıyor. Hem Adam çok büyük, hem de o büyükçe bir kısım çok küçük. 2-3 kuşak daha gerek sanırım herkesin algılaması için. Saygılar benden. Güzel günleriniz olsun.
Peh! Bu ney lan, diyesim geldi içimden birden az bir kıskançlıkla.
Hadi yaz bunun bir paragrafını bilgi birikimi ve derin sezgi olmadan.
Yazamazsınız...
Hadi bari oku....okuyamazsınız aynı özellikler olmadan. Günmüş,haftaymış,yılmış...yazarın umurunda mı.
Yaşamın özü takip edilirken öyle fraktalize anlatmış ki, dış dünyadan iç dünyamıza sızarken bilgece,ustaca. Ben neresindeyim diye kendimi sorgularken buldum iyi mi...
Yapma be birader,kızma be birader, yazma be birader...
O fraktallerden geçip, yer yer içlerine girip, bir zaman sonra da fraktalleri de aşıp, perde önüne gelen adamın kızmaması lazım dimi Abi? Ölümü ucundan görüp gelenin kızmaması lazım dimi Abi? Ölüm değil ki mesele. Masumlar. Yaşayan masumlar. Mutluluk ve bilinç aynı potada erimiyor. Ya dünyanın düzeni değişecek ya da yaşam şeklim. Başka şansım yok. Kaçacağım senin gibi, az daha bunalayım da; ama yakındır. İçten saygı ve gerçek sevgimle selamlıyorum Abi.
Sabah soğuk duş etkisi yapan bir yazıydı...etkili, akıcı, merak uyandırıcı en çokta haklı bir isyan dolu. Ne denir ki denmez ya aslında hatta saatlerce konuşulur da, yine sonunda ne değişir demeye utanir oldum. Değişmesine izn verir mi o üç beş piç.... Kendi kıyametini kendi yazıp oturup bunu rakı mezesi olsun diye besleyen insan denilen yaratığa ne etki eder hele onu hiç bilemedim.. Birden fazla kereler okunulası bir yazı. Eksik olmayın. Tebrikler ve her ne kadar imkansız gözükse bile huzurlu günler dilerim. Saygılar
Yani, konuşacak çok şey var ama konuşmak değitirmeyecek bunu da bilirim. Uygun bir yeraltı mağarası bulsam, istiflesem ihtiyaçlarımı. Hareket alanım da olsa yemin ederim yıllarca çıkmam, biliyor musunuz... Bu 'eğlence'nin en ufak bir parçası olmak istemiyorum da düzen ve plan böyle; insanların dizgesel bir etkileşim halinde olması üzerine kurulu. İnsan bilincinin de 7 düzeyi olduğundan bahsediyorlar. Biraz çıkıp bir kaç tane çeşitini gözlemlemek iş bile değil. Yani, insan her türlü ihtiyacını, neredeyse hiç çabasız karşılasa ki var böyle insanlar. Her gün taze ekmek için bir insanı görmek zorunda, kasiyer mi olur, bina görevlisi mi, 'uşak' mı olur, insan herhangi bir insan ile uzun süre etkileşim halinde olmadan yaşamıyor, çok küçük istisnalar dışında. Tek tesellim tarihin artık, bir kaç el tarafından yazılmaması. Tarihin kendini download ederek kaydetmesi.
Katkı için, güzel dilekler için, değer kattığınız için çok teşekkür ederim. Yine de ben de bolca huzur diliyorum, saygılarımla.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.