4
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
735
Okunma

İnsanlık tarihini “Milattan Önce” ve “Milattan Sonra” diye ikiye ayırırlar. Hepimiz biliriz.
Ona pek aklım ermez ama şimdilerde Sosyal Medya Öncesi - Sosyal Medya Sonrası diye sınıflandırmak lazım. Denilebilir ki Sosyal Medya icat edileli şunun şurasında kaç yıl oldu? Kaç yıl olması önemli değil. Öyle alıştık öyle alıştık ki.. Yaşamımızda resmen devrim yaptı. Sosyal Medya sayesinde daha bir sosyalleştik, daha bir duyarlı olduk, daha sevecen, daha paylaşımcı, daha bilinçli olduk !!!!!
Elimizde telefonlarımız hepimiz Sosyal Medya insanı olduk..
Ne hasletler kazandık ne hasletler. Saymakla bitmez..
Paylaşımcıyız mesela; piknikte yaktığımız mangalın en güzel resimlerini paylaşmayı severiz. Alamayan, o pikniği yapamayan var mıdır, yok mudur umurumuzda mı? Paylaşır, bekleriz ki, beğenen ve yorum yapan sayısınca mutlu olalım. Bazı yorum yazanlar “Götür götür, biz olmadan götür bakalım” derler. Onlara gülücükler gönderir -asla gelmeyeceğini bildiğimiz için- gönül rahatlığıyla “Buyur gel beraber olsun” deriz.
Paylaşmayı severiz. Dini günleri, kandilleri, bayramları asla kaçırmayız. Güllerle, çiçeklerle cami ya da Kabe motifleriyle süslenerek hazırlanmış resimleri itinayla paylaşırız. “Hayırlı Cumalar” mesajlarını ihmal etmeyiz mesela. Tam da Cuma namazı saatinde gönderdiğimizin farkında bile değilizdir. Allah’ın her gününün hayırlı olmasını dilemek varken süslü püslü resimlerle “Hayırlı Cumalar” demeyi alışkanlık haline getirmişizdir.
Dinimize, dini hasletlerimize çok düşkün olduğumuzu da gösteririz. Sosyal Medya’da tövbe haşa "ALLAH CC" adına, "HZ MUHAMMED" adına açılan sayfalar bile vardır. Milyonlarca beğenenleri vardır. O isimleri kullanırken nasıl bir halet-i ruhiye içerisinde olduklarını bilemeyiz elbet. Zira Facebook’tan zaman zaman gelen otomatik mesajlarda “…… seni ve anılarını önemsiyoruz. Bir yıl önce şunu paylaşmıştın” diye mesaj geldiğindeki halet-i ruhiyeleri nasıldır acaba..? Onu bilemeyiz..!!
Paylaşmayı çok severiz. Gördüğümüz hemen hemen her şeyi “Paylaş” butonuna basarak anında paylaşırız. Puta, eşyaya tapmayı yasaklamış bir dine mensubuz ama Peygamberimize ait olduğu söylenen saçma sapan eşyaları paylaşıp altına "beğenmeyenin eli kırılsın" yazanlar bile vardır. Elimiz kırılmasın diye hemen paylaşırız (!).
Biz Sosyal Medya insanıyız sonuçta..!
Yaşam vitrinimizin en güzel taraflarını gösteririz. Fakirlik, işsizlik, yarın endişesi, ülke sıkıntıları falan hiç umurumuzda olmaz. Yeni aldığımız arabanın en sükseli resimlerini anında paylaşmamız gerek. O arabanın borcu var mıdır, nasıl alınmıştır, şartlarımız onu almaya gerçekten uygun mudur, değil midir hiç umurumuzda olmaz. Paylaşırız..
Aştık biz aştık; yokluk, borç morç nedir ki ?! Her şeyimiz dört dörtlük, SIFIR SORUNLUYUZ BİZ.. Sosyal Medya insanıyız sonuçta..
Bir yerlerden bulur, buluşturur Mevlana’nın Yunus Emre’nin en güzel sözlerini paylaşırız. Bu paylaştıklarımızın muhatabı biz değil, başkalarıdır. O sözlerin içeriği bize hitap etmez, zira biz zaten öyleyizdir. Önemli olan başkalarının o sözün kalıbına uyması, ona göre hareket etmesi, zındığın yola gelmesidir..! O sözün sahibi bizmişiz havasındayızdır.
Analara babalara nasıl davranılması gerektiğiyle ilgili sözleri paylaşırız. Abartıyla uydurulmuş hikâyelerle destekleyerek hem de. Yine o da bize hitap etmez, çünkü bizim ana baba sevgimiz, saygımız sınırsızdır, asla sorgulanamaz. Bizim ana babamız zaten baş tacımızdır. Bizler ana-babamızı dört dörtlük yaşatıyoruzdur zaten. Muhatabımız bizden başka herkestir.
Sosyal Medya insanıyız biz..
Teröre, vatan hainliğine, haksızlığa müthiş karşıyız. Her gün terörü lanetler, bayrak resimleriyle şehitlerimizi yâd eder, vatan kurtarırız. Şehit sayısı fazla olursa siyah bantlı resimler paylaşırız. Bir kez olsun şehit cenazesine katılmamış, bir kez olsun "TERÖRE LANET MİTİNGİ"ne gitmemişizdir. Yine de terörü kınamakta üstümüze yoktur. Hele bir de şiddetle kınarsak, vayy, vayy.. Bir de sabrımızı taşırmasınlar dersek.. Peh peh.. Vay ki vay onların haline.. Ödleri birbirine katışır.
Vatanperverizdir.
Amerikan dergilerinden yada internetten bulduğumuz ve üzerine acemice yerleştirerek anında "Türk Malı"na çevirdiğimiz Türk Bayraklı füzelerle Rusya’yı falan yener, anasından doğduğuna bin pişman ederiz. Gene aynı şekilde bayrak ve arma montelenmiş süpersonik gemilerimiz vardır. Bu yüzden Amerika’nın, Çin’in, Almanya’nın, İngiltere’nin, İsrail’in, tüm dünyanın bizden ödü kopar. Amerika’ya ait radara yakalanmayan U2 uçağı resminin üzerine Türk Bayrağını monte eder "İşte tamamen yerli kendi uçağımız" yazarız altına. Kendi uçağımızı üretmiş olmak işte bu kadar kolaydır. Hem de U2..
Fırsat bulduğumuz anda çay keyfi, kahve keyfi, boğaz keyfi yaparız. Keyfimizi SELFİE çektiğimiz resimlerle ispatlarız.
İşi daha da sağlama almak için konum bile atarız.
KEYİF YAPMAK KADAR KEYİFLİ BİR ŞEY YOKTUR BİZİM İÇİN.. KEYİF YAPMANIN KEYFİNİ SÜRERİZ HER DAİM..
“Yüzüne vurur ifadesi, keyif yapıyor bir tanesi” deriz.
Bir elimizde kesin sigaramız vardır.. Mutluluğumuz, keyfimiz yüzümüze yansır..
Facebook, WhatsApp, İnstagram insanıyız biz. Hele hele Facebook..
Çook mutluyuz çook..
Bu gidişle de book adam oluruz book..
Suat Zobu
.