Toplum olarak çok güzel hasletlerimiz var. Taa eskiden beri öyle..

Dayanışmayı, yardımlaşmayı severiz.

Ben 11-12 yaşlarında falan memleketimden ayrıldım. Memlekete ancak yaz tatillerinde, sömestr tatillerinde falan gidebilirdim. Zaman içerisinde o gitmeler de iyice azaldı. Anam babam rahmetli olunca senede 1-2 defaya düştü.

Şimdilerde bir cenaze veya düğün olursa gidebiliyoruz ancak.

Düğünlerdeki yardımlaşma hep vardı. Geline damada takı takma, olayı ne güzel mesela. Bir çeşit yardımlaşma, düğün yapana maddi bakımdan destek olma değil mi..?

Bu gün bana, yarın sana..

İş konusunda imece vardı. O da bu gün bana, yarın sana olayı..

Memlekete gidince özellikle cenaze olduğunda bir şey dikkatimi çekti. Cenaze evinin uzak-yakın akrabaları 1 hafta 10 gün süreyle cenaze evine sürekli yemek taşıyorlar. Ne güzel bir gelenek. Ne güzel bir yardımlaşma..



İsteyen istediği kadar konuşsun. Biz bildiğimizi yapıyoruz.

Bilinçliyiz..

Bir arkadaşımla Cuma namazına gittik.

Ben erken çıktım.

Arabayı caminin avlu kapısının 2 metre önüne park etmiştim. Oturdum arabada arkadaşı bekliyorum. Avlu kapısı burnumun dibinde.

Kapıda sağlı sollu 2 Türk çocuğu Kur’an Kursuna yardım topluyor. 2 Suriyeli çocuk da dileniyor. Camiden çıkanlar Türk çocuklarına para verdiler, Suriyelilere neredeyse hiç veren olmadı..

Halkımız her şeyi çok iyi biliyor. Her şeyin farkında..



İyilik severiz..

Yemeyiz yediririz, giymeyiz giydiririz..

Şehirlerarası otobüs şoförünün omuzuna dokundu. Şoför hafifçe başını çevirdi. Yaşlı kadın, elindeki bir avuç bademi verdi.

Şoför teşekkür ederek bademleri aldı, yedi.

15-20 dakika sonra yaşlı kadın tekrar bir avuç daha verdi.. Bu ikram bir kaç defa yapılınca,

"Efendim neden zahmet ediyorsunuz !? Hep bana yedirdiniz. Lütfen kendiniz yiyin" dedi şoför saygıyla.

"Evladım benim dişlerim yok. Çiğneyemiyorum.." dedi yaşlı kadın..

"Öyleyse neden satın alıyorsunuz o zaman?.."

"Evladım ben sadece bademin üzerindeki çikolata kaplamasını emebiliyorum..! Boşa gitmesin diye bademlerini de sana veriyorum.."

!

!

Koskoca otobüsün o derece acı fren yaparak zınk diye durmasının sebebini kimse anlayamamıştı zaten..


Suat Zobu

.