İnsanın çocuğu ile övünmesi kendisiyle övünmesi demektir. somerset maugham
Bayram KAYA 1
Bayram KAYA 1

Nasıl Yaşar Nasıl Ölürüz 57

Yorum

Nasıl Yaşar Nasıl Ölürüz 57

1

Yorum

1

Beğeni

0,0

Puan

316

Okunma

Nasıl Yaşar Nasıl Ölürüz 57

Enerjiyi tutmak istiyorsanız yalıtıyordunuz. Yalıtma git olana karşı geldi. Kaçmak, kopmak isteyeni tersten alan etkisi ile tutmaktı, yakalamaktı. Mahkûm etmekti. Hep aynı geri beslenmeli doğal ilkenin, türlü durumlarla belirmesi ile karşı belirme çelişmesi içinde eylem ve durumlar doğuyordu.

Nasıl manyetik akı azalan elektrik akımına karşı onu tersi yönden, onu devam ettirecek yönde etki ortaya koyuyorsa; aynı manyetik alan devam eden elektrik akımını da yine onun tersi yönden onu durdurmakla bir etki ortaya koyuyordu. Yani devam edeni durduruyor, duracak olanı sürmesi yönünde devam ettiriyordu.

İşte aynı mantık, türlü türlü yollarla karşımıza çıkmakla türlü türlü yollarla bir etki tepki süreçlerine dönüşüyordu. Aynı durum içindeki enerji dolumla olduğu yerde boşalma eğilimi ile kaçmakla, dolmakla artana karşı azalan enerjiye; dolmakla çok olan çoğalan enerjiye karşı azalan enerji ile tepki koyuşu enerjiyi yalıtacağı bir yalıtkan bariyerle durduruyordu. İletme gibi yalıtma da bir özdeksel özelliktir. Dolan enerji duran enerji ile tutulmakla yalıtımlıydı.

Bariyeri koyarak enerji durduruluyorsa, bariyeri açarak oyunla, eylemle, terlemeyle vs. enerjiyi boşaltılıyordu da. Zaten şarj olmak tutulu olmak, yalıtılmak, birikmekti. Modüle olmaktı. Var oluş bununla ve bunların birbirine göre olan tersi dönüşümleriyle boşluk doluluk birbiri üzerine ve kendisinin kendi üzerine alan etkisiydi.

Kendi üzerine kendi etkisi ters süreçlerle vardı. Tok olanın acıkması. Aç olanın doyması gibi fren etkisi akış dolma boşalma gibi türlü türlü ters süreçler kendi üzerine kendi etkili süreçlerdi.

Hayat tersine süreçlerin en doruk noktasında var oluş iken; kolektif imajlı kolektif birim zamanlı süre durum karşısında fiziki ve biyolojik evrimin kaale bile alınmaz. Sadece bilişti devim içindeki devinmenin dinamik ya da lokomotif hareket olduğu kolektif hayat, genel hayatın da en onulmaz yer zirvesinde olan bir üst seviyeydi. Hayat, kolektif üreten teknolojik, teknik, bilişti ve bilişimle olan hayat ile sollanmıştı. Bu çıkarım tümden benimdir. Rezervli yazılarımda ayrıca değinildi.

Bu küme kontrollü bir etki ve tepki çevrimleri ile var oluştu ve canlılıktı. Koşullanmış mantığın bu cümleyi algılayıp sindirmesi kolay olmayacaktır. Bu kişi belki de hemen diyecek ki “zaten kontrolün kendisi akıllılık ve düşünme oluşla önceden sürecin içine sokulmaktadır”. Bu o kadar kolaycı ve sıradan bir söylemdi ki kolaycılığa daha ne olsundu.

Döne dolaşa diyorum. Tersine süreçler ne akıl makıldı. Ne düşünme ne fikir filan değildi. Aksine, bileşik bağıntı süreçleri tek tek parçalı süreç ilişkileri ile çözüp, birleştirip, bunları kategorize eden insanın eylemli ansal süreçler, akıldı. Nasıl bir sonuca neden olacağını, kendisinden sorasını bilmeyen neden, akıl olur mu?

Ters süreçler doğanın diyalektiği ve var oluşun yani dolaysıyla hayatın dinamiğidirler. Açılan bir süreç kapanıyorsa, inen bir süreç, yerinize ve sıranıza göre geri yokuş oluyorsa bu tür geri bağlanımla her bir alan kendisini kontrol ediyordu.

Yani yokuş inişle, iniş te yokuşla kontrol ediliyordu. Biz bunları önceden ya da sonradan sürecin içine sokmuyorduk. Aksine sürecin kendisine bakarak biz kendi akıl kıldıklarımızı söylüyoruz.

Basitçe bir örnekle siz bir dağ eteğinde dağa bakın. Gördüğünüz dikliktir. Bir girişme içinde bulunduğunuz yer ve sıranızı değiştirin. Siz bu kes de dağa dik taraftan aşağı doğru tersten bakıldığında bu kes de dağ sizin için iniş olarak görünmenin kendisidir. Bu kes de dağ hem inişi hem de iniş içinde olan sizi inişle kontrol edecektir.

İşte çoklu durumlarla, boyutla, özelliklerle vs. süreç kontrollüydü. Sürekli olana bakılan yerin dağ eteği ya da dağ zirvesi olan yerde sürekli olana bakılıyor olması dahi görece durumdur. Görecelik hem süreci parçalı durumlar bileşkesi haline getiriyordu. Hem de zıt oluşun foyasını ortaya çıkarıyordu.

Bunlar bir çelişkidir, değil mi? Sağ duyulu düz mantıkla baktığınızda bir şey ya diktir ya iniş aşağıdır. Hem öyle hem böyle olamaz. Bu biçimsel (düz) mantığın çelişmezlik ilkesidir.

Çünkü sağ duyulu mantık gerçeği kimi durumlarını kırpıp, gerçeği yalın kılıyordu. Düz mantık bu işleyiş üzerinde gerçeği kendisine anlaşılır yapıyordu. Oysa gerçek içinde çokluk aynı anda var olan bir belirmedir.

Hastalığınız sağlığınızla vardı. Sağlığınızda hastalığınızla vardı. Sağlıklı durumla sağlıksız durum bir denge oluşla ve de bir tarafa doğru dengesiz lige kayışla belirmeydiler. İniş alanı çıkış alanını kontrol ediyor, çıkış alanı da iniş alanını kontrol ediyordu.

Hastalık sağlığınızı sağlığınız da hastalığınızı kontrol ediyordu. Dışta içe konan bir kontrol yoktu. Kendisini kontrol eden bileşik süreçlerdeki her bir kendi kendisini kontrol bileşik süreçleri, bileşiğin belli yerinde toplanması ile beyin oluşuyordu. Beyin de kendi süreçleriyle bunlara bunlar da beyne kontrol oluyordu.

Yani yokuş çıkarken yoruluyor kan ter içinde kalıyorsanız, yorulmanın iniş yönündeki kontrolü de kolaylıkla ve hızınıza hız katan alan etkisiyle size eklenen enerji, yorulmanın yorulmamaya, dinlenmeye dönüşmesidir.

Paylaş:
1 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Nasıl yaşar nasıl ölürüz 57 Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Nasıl yaşar nasıl ölürüz 57 yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Nasıl Yaşar Nasıl Ölürüz 57 yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Yinsani
Yinsani, @yinsani2
6.10.2019 19:52:59
ölümsüzlük peşinde bir devinim..
kolektif destek ve direncin karşısında çizgiler bir yere kadar dayanabilir.
ana yol her zaman insanları kendine çeker..

üstadım kaleminize sağlık..
saygılarımla.



© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL