SEVGİ VE TEBESSÜM BULAŞICIDIR!

Adam 60’lı yaşlarda, Kadın ise, 50’li yaşlarda idi!
Aralarındaki bağ, aşktan, cinsellikten, şehvani duygulardan öte, saygıya dayalı güzel bir dostluktu.

Mümkün oldukça bir araya gelir, hayata dair her şeyi, edebiyattan, genel kültüre, genel kültürden sanata, sanattan tarihe varıncaya kadar saatlerce sohbet ederlerdi!

Bazen tartışılan konular sıkıcı olmaya başladığında kadın; Bir reklam arası diye söze girer, uçuk kaçık fıkralar anlatır, birlikte kahkahalar attıktan sonra tartışılan konuya geri dönerlerdi.

Öylesi güzel, bir o kadar da samimi olan sohbet esnasında, bazen ne kadar çay, ya da kahve içtiklerinin farkına varmazlardı!

Ne var ki, her ikisi de deli olduklarını, hayatı hoyratça savurduklarını, çektikleri acının ya da yaşadıkları mutluluğun keyfini hınca hınç çıkardıklarını dile getirirlerdi!

Yine o günlerden biriydi. Daha önceden kararlaştırdıkları bir dostu ziyarete gideceklerdi. Ziyaret öncesinde kadın; Telefonla adamı aramış, evden erken çıkabileceğini söylemişti. Adam ise, bu erken buluşmaya çok mutlu olmuş, kadının buluşacakları yerdeki varış noktasına giderek, kadının gelmesini beklemişti!

Nihayet kadın gelmiş, hal hatır sorulmuş, birlikte oturacakları yere geçerek birkaç çay içmiş, yine en koyusundan sohbetler edilerek, dostlarıyla buluşacakları saati beklemişlerdi.

Adam saatini yokladı ve vakit tamam dedi. Artık kalkabiliriz. İçilen çayların hesabı ödendikten sonra kol kola girerek, ziyaret edecekleri dostlarının ofisine doğru yöneldiler.

Birkaç yüz metre sonra ziyaret edecekleri psikolog dostlarının ofisine gelmişlerdi.

Zile basarak birlikte, kapının açılmasını beklediler. Rendavusuna sadık olan psikolog dostları kapıyı açarak adam ve kadını, hoş geldiniz diye sıcak bir şekilde karşılayarak içeriye davet etti.

Adam; psikolog arkadaşının ofisini, kendi eviymiş gibi kullanarak kalkıp mutfağa geçti ve bazı bitkilerle harmanlamış olduğu çayı demledi. Güzel bir ortamda, güzel sohbetler eşliğinde demlenmiş olan çay keyifle içildikten sonra zamanın nasıl geçtiğinin farkında olmadan adam saatine baktı; “Ooo, saatte geç oldu artık, isterseniz kalkalım.” Dedi!

Adam ve kadın, o güzel psikolog arkadaşının candan ve samimi konuk severliğinden dolayı memnun olmuş bir şekilde, yine kol kola girerek ayrılmışlardı. Azami seksen, yüz metre gittikten sonra, adam sordu; Ne yapıyoruz şimdi?

Kadın; “Ben eve gideyim.”
Adam; “Peki, o zaman seni durağa kadar götürüp yolcu edeyim. Sonra ben de eve dönerim.

Henüz birkaç adım yürümüşlerdi ki, kadın; “ Bir iki kadeh rakı içelim mi, diye, adama sordu.
Bu teklife hayır diyemeyen adam; “Olur tabi neden olmasın, diye cevap verdi! Her zaman gitmiş oldukları nezih bir mekana yönelerek, yemeklerini yedi ve ikişer duble rakı alarak, zaten güzel geçmiş olan günlerini, böylece taçlandırmış oldular.

Artık vakit gelmiş, adam ve kadın kol kola girerek, otobüs durağına kadar gitmişlerdi. Henüz otobüsün gelmediğini gören adam ve kadın, birer sigara yakarak otobüsün gelmesini beklediler.

Sonunda beklenen otobüs gelmiş ve kuyrukta bekleyen yolcular sırasıyla otobüse binerek koltuklara oturmuşlardı. Kadın da otobüse binmiş ve koltuğa oturmuştu.

Otobüs tam hareket edeceği sırada, adam otobüse atladı ve kadına yönelerek; “seni seviyorum...” diye avazı çıktığınca bağırdı. Ardından hiç beklemeden otobüsten indi.

Kadın, sadece tebessümle karşılık verirken, Otobüsün camını açan insanların biz de “seni seviyoruz” nidaları otobüste yankılanmıştı.

Gece geç saatlerdi. Kadın eve vardıktan sonra adamı telefonla arayarak; Hep deli olduğunu söylerdin ama bu kadar deli olacağını beklemiyordum. Ayrıca; “Seni seviyorum" sözünü benim dışımda, otobüste bulunan herkes üstüne alınmış gibiydi. Daha da ilginç olanı, 20 dakikalık yol boyunca, otobüste bulunan, kadınlı erkekli o insanlar birbirlerine dokunarak “seni seviyorum” dediler! Dudaklarındaki tebessümü görmeliydin. Hatta, biletçiye para uzattığımda; “ben bu güzel sevgiye saygının gereği size bilet kesemem dedi.” Yanımda oturan kadın ise; ne güzel bir çiftsiniz. Ben yirmi yıllık evliliğimde eşim bana; “seni seviyorum.” Cümlesini hiç kullanmadı, diye hayıflandı!

Deli adam senin bu deliliğin beni çok mutlu etti. Sen bu deliliğinden asla vazgeçme. Belki birileri senin sevgi delisi olduğunu görür de, kendi yaşamına da güzellikler katar!
Ben de seni seviyorum deli adam. Gecen güzel geçsin!

Adam; Teşekkür ediyorum güzel kadın. Ben de “SENİ SEVİYORUM” Kafdağı ardı masalları kadar güzel rüyaların olsun. İyi geceler, diyerek telefonu kapatmıştı…

Çıkarılacak ders; mutlu olmak istiyorsanız, önce seveceksiniz! sevgi ve tebessüm bulaşıcıdır!

Hiç tanımadığınız insanlara dahi, “seni, (sizi) seviyorum deme cesaretini gösterin!

Efkan ÖTGÜN