2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
594
Okunma
SANSÜRLERİM
Bir insanın en büyük sansürcüsü kendidir aslında. Sonra çevresi başlar sansüre, ne kendinin ne de çevresinin asıl maksadı sansür değildir; düşüneni, yazanı korumaktadırlar. Hem de öyle bir koruma ki, doğabilecek tepkiden çok daha önce bu tepkinin vereceği zarar saptanır ve durdurma emri verilir. Hakim de savcı da aynıdır.
Siz istediğiniz gibi düşünemez, istediğiniz gibi yazamazsınız, yazınız önce kendi sansürünüzden geçer, sonra dostlarınızın sansüründen geçer ve yayınlanır. Bitti mi, hayır bu defa okurunuzun sansürüne takılır. İletişim çağının verdiği kolaylık ve saklanma imkanından da yararlanarak sizi sigaya çekmeye kalkar okurunuz. Aslında ilgilenmesi, sizi muhatap alması hoşunuza da gider. Nice okuyan ve beğenenlerin sesi çıkmaz da olumsuzlardan biri basar feryadı. Sizi gericilikle suçlar, hakaretle, düşüncesizlikle suçlar… Sanki siz böyle düşünüp, böyle yazınca toplumdaki insanları yönlendirebilecekmişsiniz gibi. Sanki siz böyle yazınca her şey birden sizin yazdığınız yönde değişecek gibi…
Siz yazarsınız, kaç kişinin tam anlamıyla okuduğunu bilmeden, siz yazarsınız kaç kişinin sizin yazdıklarınızdan etkilendiğini, kaçının size hak verip kaçının bir kaşık suda boğmak istediğini bilmeden yazarsınız.
Meramınızı en kısa şekliyle anlatmak zorundasınızdır. Uzatsanız muhtemelen okurunuz azalacak, okusa da anlamayacak ya da çok teferruata girmişsiniz diye eleştirecektir.
Kimse ile bir söz dalaşına germe lüksünüz de olmayacak. Okuduğu halde sizi anlamayan, anlamak istemeyenlerle keşke bir sohbet ortamı bulabilsem diyecek, ama onu da bulamayacaksınız.
Ne olur sansürcülere kızmayın. En büyük sansür insanın kendine ve çevresine uyguladığı sansürdür. Önce bu sansür kalkmalı, diğerini kaldırmak çok daha kolay emin olun.