- Ay ben uykuyu çoook severim.
Bu şekilde konuşanları duymuşsunuzdur. İnanıyorum ki, çevrenizde uykuya düşkün olan birçok insan da vardır. Bu insanlar ki, sabah erken uyanamadıkları için, işlerinde başarısız olmuşlar, okullarında devamsız olup dersleri takip edememişler, evli iseler evine, ailesine karşı görevlerini yapamamışlardır.
Şu uyku hastalığı öyle bir sarmış ki insanlarımızı ve çok doğal bir şeymiş gibi görünüyor ki, değmeyin gitsin. Her şeyden önce şuna inanıyorum ki, bir insan uykuyu sevemez. Çünkü insan uyurken kendinden geçer ve uykunun varsa lezzetini anlayamaz. Öyleyse zevk alınan nedir? Elbette ki tembellik. Ancak bir insan tembellikten, uyanık olduğu halda yatakta vakit geçirmekten hoşlanabilir.
Peygamberimiz bizden üç şeyden uzak durmamızı istiyor. Çok uyumayın, çok yemeyin, çok konuşmayın, diyor. Gerçekten uykunun çoğu bir işe yarasa tavsiye edilirde herhalde.
Genellikle sabah kalkamamak uzun uykunun bir eseri de değil aslında. Düzensiz yaşamanın bir sonucu. Gerçekte bir insana günde kaç saat uyku yeterlidir, diye araştırırsanız; çocukların on, gençlerin sekiz, olgunların altı saat uyku ile yetinebileceklerini görürsünüz. Hatta bazı insanların bundan çok daha azı ile yaşadıklarını da biliriz.
Çok uyumanın insanın ömrünü kısalttığı da bir gerçektir. Uyumanın bir çeşit ölüm olduğunu, uyuduğunuz sürece yaşadığınızın farkında olmadığınızı kabul edersek, günde bir saat az uyuyan bir insanın yılda 365 saat yani, 15 gün, iki yılda bir ay, yirmi dört yılda bir yıl fazla yaşadığının hesabını yapmak zor değil. B Üstelik bu hesapta geceler de çıkartılmadığı halde insanlar günde sadece bir saat az uyumakla elde edebildikleri süre çok hoş aslında.
Uykunun bir ihtiyaç olduğunu kabul etmemek mümkün değil, ancak gerektiğinden çok uyumaktan bahsediyorum ben. İnsanlar dünyaya uyusun diye gönderilmedi. Uyumadığınız sürede kitap okuyabilir, ibadet edebilir, ailenizle ilgilenebilir, bu süreyi hayır işlerine ayırabilirsiniz.
Uzun uzun uyamadığınız için çevrenizdeki tembellere hava atamayacak da olsanız da, olsun, ne yapalım her kazanımın bir ödentisi vardır.