13
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
2115
Okunma


Kimsenin konuşmadığını farkettim. Kimse yürümüyor, sandalyesini itip çekmiyor, klavyesini tıkırdatmıyordu. Kimse yazıcıdan çıktı almıyor, kimsenin telefonu çalmıyor, kimse kahvesinden bir yudum almıyordu.Bu şaşırtıcı olmamalıydı çünkü global devin merkez binasında kimse yoktu; benden başka...
Sessizliği telefonumun kıpırtısı bozdu:
“Hala orada mısın?”
Buradaydım. Camın kenarına oturmuş, yağan karı seyrediyordum. Tüm çalışanlara giden “Yarın evden çalışın, karda işe gelmeyi denemeyin” mesajı bana gelmemişti.
“Saçmalıyorsun” demişti eşim, ben işe gitmek üzere arabaya binerken. Aynı iş yerinde çalışıyorduk. O evde kalıyordu; ben gidiyordum. Ona mesaj gelmişti; bana gelmemişti. Bir hikmeti olması gerekirdi beni kayırmalarının. Gitmem gerekiyordu ve gittim. Saçmalamışım.
Dört saat kadar boş binada oturdum.Kendime kahveler yaptım. Diğer katları gezdim. Uyku odasındaki kanepeye uzandım. En sonunda dışarıda yağan karı seyretmekten başka seçeneğim kalmadığını farkettim.
“Birazdan daha orada durursan eve dönemeyeceksin.”
Haklıydı. Paltomu giydim. Dizüstümü sırtlanıp çıktım.