Alçak ruhlu olanlar para arar, yüksek ruhlu olanlar ise saadet arar. ostrovski
sami biberoğulları
sami biberoğulları

KONUŞAMADIĞIMIZ ENSEST----1. BÖLÜM----

Yorum

KONUŞAMADIĞIMIZ ENSEST----1. BÖLÜM----

7

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

2113

Okunma

KONUŞAMADIĞIMIZ  ENSEST----1.  BÖLÜM----

KONUŞAMADIĞIMIZ ENSEST----1. BÖLÜM----



ALTI SENEDEN UZUN BİR ZAMANDIR ÜYESİ OLDUĞUM BU SİTEDE İLK OKUDUĞUM VE YORUM YAZDIĞIM YAZI ENSEST ÜZERİNEYDİ. O ZAMAN YAZARA TEPKİ GÖSTERMİŞ VE ’’ YAZACAK BAŞKA KONU BULAMADIN MI KARDEŞİM?’’ DEMİŞTİM. ALTI SENE SONRA GÖRÜYORUM Kİ ASIL YAZILACAK KONU BUYMUŞ. MAALESEF SUSA SUSA MİNİK BİR KAR TOPUNU BİR ÇIĞ HALİNE GETİRDİK VE ALTINDA BOĞULUYORUZ TÜM DÜNYA OLARAK.



Ben deyim kurgu siz deyin gerçek. Ya da ben deyim gerçek siz deyin kurgu...
...............................................................................................................................

Feride her sabah olduğu gibi o gün de sahip oldukları bir inek ve iki keçinin sütünü sağmak üzere elindeki kovayla ahıra yönelmişti. Ama bir gariplik vardı. Her sabah bu saatlerde böğürtüleriyle ortalığı inleten ne inek, ne keçiler ne de minik buzağının hiç sesi gelmiyordu. Ahır tam bir sessizliğe bürünmüştü.

Yavaşça kapıyı açtı ve açtığı anda gördüğü şey karşısında buz kesti adeta. Elindeki kova yere düştü. Kendisi sendeledi. Boğazına bir yumruk tıkandı adeta. Gözleri kocaman kocaman açılmıştı bu dehşet sahnesi karşısında...

Yaklaşık beş dakika heykel gibi karşısındaki manzarayı seyrettikten sonra canhıraş bir feryatla bağırdı:

-Seviiiimmmm. Kızımmmm.

On dört yaşındaki kızı Sevim’in cansız bedeni hükmü infaz edilmiş bir idam mahkumu misali ipin ucunda sallanıyordu. Kim bilir kaç saattir bu vaziyetteydi. Çünkü ceset tamamen morarmış, dünyalar güzeli Sevim adeta bir zombiye dönüşmüştü.

Tekrar ağzını açtığında ilk olarak kocasına seslendi.

- Osmaaannn. Yetiiişşş. Sevim kendini asmış.

Daha sonra komşulara seslendi.

-Yetişin komşular. kızım kendini asmış. Ben yandım komşular yetişinnnn...

Osman’ın, komşularının ve yedi yaşındaki diğer kızı Ümmühan’ın ahıra koşması bir dakikayı bile bulmadı. Herkes dövünüyor, herkes ağlayıp duruyordu ’’ Vah zavallı kuzum. Vah zavallı Sevim’’ Diye.

Sevim’i ipten indiren babası, bir avucunun sıkı sıkı kapalı olduğunu gördü. O eli açtığında avucunda bir kağıt vardı ve kağıtta ’’ Bu kahpe dünyaya artık daha fazla dayanamayacağım.Elveda Ümmühan. Dilerim bana olanlar sana da olmaz’’ yazıyordu.

İki saat kadar sonra polisler de eve geldiler ve Ümmühan’ın bile ifadesini aldılar. Hane halkı da Sevim’in yakın akrabaları da hep aynı şeyi söyledi polislere:

-Bir sevdiği varmış. Babası bu ilişkiye karşı çıkıp kızı sık sık azarladığı, hatta son olarak konuştuğu oğlanı dövdüğü için intihar etmiş.

Polis, Osman ve Feride’ye ’’ Ölmeden önce bir not bırakmış mı peki’’ Diye sorduğunda her ikisi de ’’ Herhangi bir not görmedik ’’ Diye ifade verdiler. Böylece olay kayıtlara ’’ intihar’’ olarak geçti ve başka herhangi bir araştırma, soruşturma yapılmadan dosya kapandı.

7 SENE SONRA....

- Allah Allah...Yani şimdi bu fotoğraftaki kız Ümmühan değil de Sevim mi?
-Evet...Ümmühan da büyüyünce aynen ablası Sevim’e benzedi.
-Gerçekten de şaşılacak derecede benziyor. Yazık...On dört yaşında bir kız bir sevgili yüzünden intihar ediyor. İnsanın aklı alacak gibi değil.
-Bak Sami. Sana bir sır vereceğim ama hiç kimseye söylemeyeceksin tamam mı?
-Sır mı?
-Evet sır...Sevim bir sevgili yüzünden intihar etmedi.
-Neden intihar etti peki?
-Babasının tacizleri yüzünden intihar etti.
-Çüşşşşşş. Tamam, Osman serserinin teki. İçki, kumar, zamparalık, hatta uyuşturcu bile var herifte ama kendi öz kızını taciz edecek kadar alçak olamaz.
-Maalesef o kadar alçak biri.
-İyi de sen nereden biliyorsun?
-Sevim bana herşeyi anlatmıştı ölmeden önce
-Sevim sana herşeyi anlattı ve sen onun halası olduğun halde sustun öyle mi?
-Osman’dan bahsediyorum Sami. Bunlar akrabalarım ama alayı tavuk keser gibi adam keser bunların. Hem annesinin bile bilip de sustuğu bir şeyi ben niçin söyleyeyim ki?
-Annesi de mi biliyordu?
-Düşünsene. Bilmese polise ’’ Hiç bir not görmedim ’’ der miydi? O notu ben de gördüm, annesi de hatta tüm komşular da...
-O kadar insan gördünüz ve polise bir şey söylemediniz ha?
-Kim söyleyebilirdi ki. Buradaki kadınların kızların en az yarısı babasının, amcasının, erkek kardeşinin, dedesinin, kayın pederinin tacizine tecavüzüne uğramıştır. Kim kimin ayıbını günahını ortaya dökebilir ki?
-Dur dur..Beynimin içine sıçtın resmen. Tamam, bura halkının yarısı ayyaş, kumarbaz ama diğer yarısı kış sabahlarında dışarı koydukları su kovası üzerindeki buzu kırıp o buz gibi suyla abdest alan insanlar. Ayrıca sarhoşu, kumarbazı hepsi Cuma namazına geliyorlar, hepsi Kurban Bayramlarında kurban kesiyorlar. Yahu bu memlekette Kurban bayramlarında kurban dağıtacak hiç kimse bulunamadığı için millet kestiği kurbanların etini Kur’an Kurslarına vermiyor mu? Nasıl olur böyle bir rezalet?
-Nasıl olur bilmem. Ama oluyor maalesef. En rezil günahı işledikten sonra kestikleri kurbanın sırtına binip Sırat Köprüsünü rahatlıkla geçeceklerini düşünüyorlar herhalde.
-Yahu herkesi anlarım da annesi nasıl susar?
-Susmak zorunda Sami. Yoksa kendisi de Ümmühan da açlıktan sürünürler.
-Bu kadar basit yani?
-Maalesef bu kadar basit.

Beynim, duyduklarım karşısında resmen durmuştu. Sofrasına oturduğum, yemeğini yeyip çayını içtiğim, zaman zaman zaman da benim evime misafirliğe gelen Osman bir sapık olabilir miydi? Haydi o sapıktı peki Feride tüm bunları bildiği halde susmuş olabilir miydi? Öfkeyle haykırdım.

-Olamaz...İnanamıyorum. Haydi diyelim ki sen sustun. Annesi nasıl susar yahu?

Saadet acı acı güldü.

-Şimdi sen de öğrendin işte. Peki konuşabilecek misin?

Beynime balyozu yemiştim adeta. Öyle ya artık ben de biliyordum gerçeği. Gerçek olmasa bile ortada çok ciddi bir iddia vardı. Peki ben konuşabilecek miydim?

Hayır..Ben de konuşamayacaktım. Kendi kendime o kadar çok mazeret buldum ki...Osman’ın sülalesi beni kıtır kıtır keserdi her şeyden önce. Sonra üzerinden yedi sene geçmiş ve dünyanın en zor davalarından biri olan ensest tacizi nasıl ispat edebilirdim ki? Ayrıca ya Sevim gerçekten de aşk davası yüzünden intihar ettiyse? O zaman bir daha Osman ve ailesinin yüzüne nasıl bakardım? İyi de Osman niçin polise ’’ Hiç bir not bırakmamış’’ Demişti? Sevim neden sadece Ümmühan’a ’’ Elveda’’ demişti de annesine ve babasına dememişti? Offff offf. Allah belanı versin Saadet. Niçin bunları bana anlattın ki? Bunca sene susmuşsun yine sussaydın olmaz mıydı?

Karmakarışık duygular içindeydim. Bir tarafta kendi ailem, biri özürlü, biri kız olan dört evladım, eşim, öte tarafta içimi kurt gibi kemiren bir şüphe. Ne yapmalıydım Allahım?

Konuşmadım. Ben de herkes gibi ağzıma kilidi vurdum...

BİR SENE KADAR DAHA SONRA...

Bir sene kadar sonra Ümmühan’ı daha on beş yaşındayken bir delikanlı ile nişanladılar. Oralarda zaten kızlar on sekiz yaşını geçtiği halde halen evlenmemişse ’’Evde kalmış’’ gözüyle bakılırdı. Kız kaçırma ve erken yaşta evlenme konusunda rekor öyle sanıldığı gibi Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da değil oradaydı. Yalnız Ümmühan’ın hiç yüzü gülmüyordu. Bu nişanlılıktan belli ki mutlu değildi. Belki de zorla evlendiriliyordu. Bunu hiçbir zaman öğrenemedim.

Nişandan bir kaç ay sonra Ümmühan’ın düğünü yapıldı. Ancak dışarıda davullar zurnalar çalarken Ümmühan birden bire ortadan kayboldu. Bir başka delikanlı ile kaçmıştı.

Şaşılacak bir şekilde Ümmühan’ın evleneceği genç ve ailesi ’’Kızı bulup getirin. Kızlığı bozulmamışsa biz razıyız ’’ dediler.

Ümmühan bulundu. Kızlık mızlık kalmamıştı tabii ki. Ama yine de ilk nişanlandığı gençle tekrar düğün dernek kuruldu. Lakin Ümmühan bir kez daha kaçtı. Bu sefer koca evinden kaçmıştı. Hem de gerdek gecesi.

Damadın babası ille de ’’ Düğünde taktığım altınları geri isterim’’ diyordu. Namus mamus düşündüğü yoktu. Kan davası, cam davası peşinde de değildi. ’’İllede altınlarım’’ diyordu.

Ümmühan’ın ilk kaçtığı delikanlı hapiste olduğundan bu sefer kime kaçtı, kimle kaçtı bilinmiyor. İkinci kez kaçtıktan sonra bir daha ne yüzünü ne izini gören olmadı. Herkes ama herkes onu uyuşturucu satmaktan hapiste olan amcası Tahir’in öldürdüğünü ve kimsenin bulamayacağı bir yere gömdüğünü fısıldadı ama hiç kimse yine yüksek sesle konuşamadı.

Ümmühan on bir senedir kayıp. Sanki böyle biri hiç yaşamadı.

Osman ve Feride halen hayattalar. Sevim adını verdikleri son çocukları da hayatta...
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Sadece bir bölüm yazmayı düşündüğüm bu yazı gördüğünüz gibi söylenecek daha pek çok şey olduğu için bir bölüm daha sürecek. Belki başka bölümler de olabilir. Lut kavmine rahmet okutacak kadar sapıtan bu dünyada artık herkes bu konuda sesini çıkarmalı diye düşünüyorum. Sevimler, Ümmahan’lar yitip gitmesin.

............................................................................................................
İkinci bölümde ne yazacağımı merak eder misiniz bilmem ama en azından bu yazıya koyduğum resmi merak etmişsinizdir. O zaman şu çok kısa videoyu seyredin mideniz bulanmadan seyredebilecekseniz.

www.youtube.com/watch?v=omtHXEHg2WQ

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Konuşamadığımız ensest----1. bölüm---- Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Konuşamadığımız ensest----1. bölüm---- yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
KONUŞAMADIĞIMIZ ENSEST----1. BÖLÜM---- yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Ke
Keskinkalemzaman, @keskinkalemzaman
9.9.2017 13:53:49
Yoksul,da taşı gediğe koymuş yani Sami Bey,birde bir yanda yanılanlar bir yanda hakikati söyleyenler,
eski Fötöcüler ya korkudan yada döneklikten reis diyor,ağlıyor öven şiirler yazıyor bir diriliş deniyor gidiyor,
ekonomi kötü,komşularla yüzde yüz sorun bir düşsen tekme hazır,SUidiler bile posta koyuyor ses seda yok,reisin dış ülkelerde imajı sıfır gelen giden kafa buluyor, ister beğen ister beğenme olay bu,bırakın fetöcü olmayan bizler mangalda kül bırakmayalım eskinin tövbekarları esiyor ve gürlüyorlar zamanında lazımsı insaflı olun biraz olaylar soğusun sonra fötöye sövüp,reisi uçurmayın,zamanı gelince nede olsa reise de bir çamur atar,arkasından dediğinizi bırakmazsınız bırakın bbiraz zaman geçsin hatanızla oturun,ve düşünün
özüe dileyecek işlerede bulaşmayın selamla.
Ke
Keskinkalemzaman, @keskinkalemzaman
9.9.2017 13:34:26
Yorumları okudum,gayet ilginçti ama babasının kızıyla birlikte olup onu zorla iğfailini de dış odaklara bağladılar ya şimdi işin içinden çık,kahkaha ile gülmeyip ne yapabilirim onların beyinlerini seveyim ama yanlış anlaşılmasın seksi olarak değil hahahah,bakmayın güçlü Türkiyeyi çekemiyorlar aslında bunlar türk halkından değil dış ülkelerin klonladığı herşeyimizi çekemeyenlerin uyuyan hücreleriydi ve uyandılar ve yaptılar çakallıklarını ,.bunlar bazı gazetlerin uydurmaları,ahlaklı ÜLKEyi sapık göstermeye çalışıyorlar,ifadeleri para verilerek yada tehditle söyletilmiş yani bunlar fotomontaj yazılanlar farazi,,boş beyinlrüerin ve düşmanların eseri tek sözüm ,ha,ha,ha,ha,haselamla.
Yekta Attila
Yekta Attila, @yekta-attila
9.9.2017 11:32:33
Değerli hocam, Arakan'da Müslümanlar tacize, tecavüze, tenkile, teröre uğrarken, onları korumaya çabalayan Müslüman Türklerin çoğunlukta olduğu Türkiye'de bu tür konuların gündeme getirilmesi (Yayınlar, iddialar, dramalar...) anlaşılmayacak bir operasyon değil...
Peki, Türkiye'de böyle bir 'Toplumsal gerçek' yok mu?...
Amaç, Müslümanlığın vücut bulacağı özneleri mümkün olabilecek en büyük oranda paralize etmek, travmatik aksiyonlara maruz bırakmak ise, yani Müslümanlığın hiçbir farklılık yaratamadığı algısını yaygınlaştırmak ise, bu tür konular durmadan piyasaya sürülür, bilinçaltlarının öngörülen süreçler boyunca hazmetmesine çalışılır...
Ki, sonunda (veya bu arada) "Tencere dibin kara..." öncülü, algı oprasyonları lehine bir ağırlık olarak güçlensin...
Tabii, düşmanların, bedhahların, hainlerin, gafillerin hayasızca saldırıları bu gibi operasyonlarla sınırlı değil...
Bunca hizmete muhalefet...
Kişilikli bir iç ve dış politikaya saldırılar...
Vizyonerlere yönelik nefret söylemleri...
Eşzamanlı olarak sürdürülmekte, iç ve dış düşmanlar senkronize olarak çalışmaktalar...

Yazıdaki Osman gibilere gelince...
Benim çözümüm: Güçlü Türkiye'de onlar 'Toplama Kampları'na toplansınlar, orada birbirilerine istediklerini yapsınlar...:)))

Selam ve saygılarımla.
Filiz Şahin.
Filiz Şahin., @filizsahin-
9.9.2017 08:59:44
herkes bildiği halde susuyor ve konuşulmasına mani oluyorsa
tecavüzden çıkarı vardır.
İslamdan dem vurmayla mehterle orgazmı yaşayanların ağzından leş boşalanların devrindeyiz Allah bebekleri çocukları ve hayvanları korusun yetişkin insanın şerrinden
bu mislimanların sığındığı limanda
“Bir kul, bu dünyada başka bir kulun ayıbını örterse, kıyamet gününde Allah da onun ayıbını örter.” hadi s olduğunu söyledikleri bu sözdür.
ALLAH BU SÖZÜN ARDINA SAKLANIP SUSANLARI HELAK ETSİN zira artık yasalara güvenmiyorum ya yok ya da uygulamıyorlar kısaca dünya adaletinin izahı da şudur "Hukuk, iktidarın fahişesidir." der Bakunin
onun için ilahi adalet yarına kalır da yanına kalmaz
sami biberoğulları
sami biberoğulları, @samibiberogullari
9.9.2017 04:03:40






sami biberoğulları tarafından 9/9/2017 4:06:19 AM zamanında düzenlenmiştir.
kasım yağmuru
kasım yağmuru, @kasim-yagmuru
9.9.2017 03:38:57
Halit ziya uşaklıgilin belkide mezarında en çok azap verdiği eseri Aşk-ı memnu 2008 senesinde dizi halinde verildiğinde aldatma ve aile içi ilişki ülkemizde meşrulaştırılmıştır. Ordaki karaterlerde kan bağı olmadığı halde galayana gelen yeni yetmeler öz amcalarının hanımlarını farklı gözle bakmaya başlamış ve ordaki aşk diye nitelendirilen iğrençliği zaman zaman masum hale getirilmesi insanları bu duruma hoş bakmalarına davetiye çıkarmıştır. Günümüzde yine medyanın ortaya koyduğu Murat başoğlu vakasında dikkatler yine bu yöne çekilip günlerce sosyal sayfaları işgal etmiştir. Ve bu gibi olaylar çoğaltılarak örnekleriyle işlenmeye başlamış ve farklı siyasi boyutlara çekilmiştir. Ülkede son yıllarda bunun olduğuna dair garip iddalar ortaya atılmıştır. Belki bu tip ilişkiler daha evvel zamandada yaşanıp ört bas edilmiş kapatılmıştı. Şimdilerde daha çok fazlalaşmışsada bunun sebebi kullandığımız iletişim araçları ve medyadır. Açıp baktığımız zaman ensest adı altında iğrenç sitelerde belkide çoğu uydurmasyon hikayeler çıkmaktadır. Gerçekleri vardır muhakak ama insanları saptırmak sapıtmak amaçlı çok şey yazılıp çiziliyor. Ört bas etmek her ne kadar doğru değilsede bunu bu kadar gündeme getirmekte bir o kadar yanlış. Ne yazıkki internet canavarı sağlıksız kullanımda insanıda bir canavar haline getiriyor. Sadece bu değil çocukları hedef alan mazoşizt sadist siteler oyunlar dahi ülkemizi ele geçirdi. İnsanlar inançtan, vijdandan, merhamet ve utanma duygusundan uzaklaştıkca sapkınlıklar çoğaldı çoğalacak.. Aslında bu büyük bir problem bu yeryüzündeki en büyük savaş insanın kendi ile içinde. Sonu pekte iyi olmayacak bir savaş. Ne yazik ki..
yok,sul
yok,sul, @yok-sul
9.9.2017 00:20:40
sevgili biberoğlu

yazacak başka konu bulamadın mı kardeşim

hem de bu aralıkta

ya da çıkalım suriyeli avına, hani askerlere taş atmışlar ya

bile bile lades demek; bu demek

soru şu; neden bundan 6 ay önce yazmadınız ya da bir sene sonra
bu konu şimdi gündemde... gündemde neden var ya da neden bu kapılma

haklılık... kime karşı ya da kim gereğini yapmıyor
el cevap islamdan uzaklaştıkca bunlara muhatap olmamız gayet normal

birileri bu işi planladı millet de arkasından rüzgarına haydeeee kapılıyor

velakin bu memleket yıkılmaz artık biiznillah

gayri öyle bir olduk ki valla en ufak bişide kırar geçiririz alimallah, millet artık neyin ne olduğunu gayet iyi biliyor şükür

bu aralar bunca yazının seçki alması dahi gaayet normaldir çünki dedik ya siyon işte böyle çalışır.

selametle

yok,sul tarafından 9/9/2017 12:35:21 AM zamanında düzenlenmiştir.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL