Neva’ya Mektuplar -1
En çok ellerini özledim. Bana her bakışımda erguvan mevsimini hatırlatan zarafet timsali zambak ellerini. Ellerine her baktığımda sanki o narin avuçlarında ezilirdi yüreğim. Bir ses duyardım aşka dair ahenkli. Bir nağme güfteleri Leyla kokulu. Yanımdayken hayalimden geçen ellerin vardı senin. Gül ıtırlı akşamların sessizliğinde ses olurdun hoş tınılı sesinle.
Bu mektubu nereden yazdığımı merak ediyorsun biliyorum. Senin ellerini özlemenin başkentinden yazıyorum. Ellerinin çay bardağına yakışan bir nakış olduğunu düşündüğüm yerden. Ellerin Neva, çay içerken ne de alımlıydı. Kanaatimce hâlâ da öyledir.
Ellerini incecik narin ellerini bazen de kahve fincanı tutuşundaki zarafetle hatırlıyorum. Fağfurinin, dokunmanla çektiği ahı duyar gibiyim!Bu ah ellerine olan tutkusundan!O aha benim ahım da karışıyor Neva duyuyor musun.
Aslında erguvan zamanı seninle aşkın payitahtı İstanbul’da bulunup Emirgan’da çay Kızkulesi’ne karşı kahve yudumlamalıydık ve ben İstanbul kokulu ellerini ezberlemeliydim, bardağı ve fincanı mest eden ellerini. Kıskanmalıydım bardağı ve fincanı sana bu kadar yakın diye.
Aradan kırk yıl geçse bile ellerini tanırım Neva. Fincana ve bardağa nakış olan zarafet timsali ellerini hep yadımda taşıyorum. Gözlerinden bahsedecek cesareti henüz bulamıyorum. Gözlerin gözlerimin emanetinde. Hayallerim sende rehin. Dediğim gibi en çok ellerini özledim. Selam ile…
Ankara, 23.08.2017
Neva, ellerin ince zarafet senle hem dem
Ezsen avuçlarında bu kırık yüreğimi
Senin kokunla bahar bulur hayalde kadem
Sensin sevda çağının değişmeyen has imi…