10
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
2478
Okunma


Eğer yapabilseydim dünyadaki tüm hayvanat bahçelerini kapatırdım. Eğer elimden gelseydi, sirk gösterilerinde hayvanların kullanılmasını yasaklardım. Böyle düşünen tek kişi ben olmamalıyım, ama ben hayvanları parmaklıkların ardında ya da doğalarının istediği gibi hareket edemedikleri yerlerde görmeye bayılan çoğunluğun protestosunu, kızgınlığını ve öfkesini öfke riskini üstüme alıyorum. Bu işin hayvanat bahçeleriyle ilgili boyutu.
Etek giymiş patetik köpekleri, kanatlarıyla alkış tutan fokları, bisiklete binmiş maymunları, halkalardan geçen aslanları, siyah giysili figürlerin peşinden koşmak için eğitilmiş katırları ,hareketli metal kürelerin üzerinde denge sağlamaya çalışan filleri komik duruma düşürme kahramanlığını başaran sirklerin gösterileri bu parklardan daha can sıkıcı. ‘’Eğlenceli bir şey, çocuklar bayılıyor’’ .diyor döllerinin eğitimini tamamlamak için onları zavallı hayvanların ,insan zalimliğinin savunmasız kurbanlarının can çekişme derecesinde katlandığı antrenman (yoksa işkence mi?) seanslarına da götürmesi gereken anne babalar. Anne babalar hayvanat bahçelerinin son derece eğitici olduğunu da söylüyorlar .Belki geçmişte olmuştur ,yine de bundan kuşkuluyum, ama bugün, televizyonların her saat verdiği hayvan yaşamıyla ilgili sayısız belgeseller sayesinde ,yapılmaya çalışılan şey eğitimse ,buyurun, öyle umun.
Çaresizliğin boyunduruğu altında geçen yüz yıllar böyleydi …
Bu arada bunun ne anlama geldiği sorulabilir, bende hemen yanıtlarım. …… ……. Hayvanat Bahçesi’nde üzüntüden ve hastalıklardan ,temelde özgürlüğünü yitirmiş hayvanların er ya da geç karşı karşıya kaldığı bağırsak enfeksiyonlarından ölmekte olan yalnız bir dişi fil var. Üzüntüsünü tahmin etmek zor değil ,küçücük alanı Susi’yle (kederli yalnız file bu adı verdiler)paylaşan diğer dişi filin daha yeni ölmüş olması. Bastığı zemin betondan, belki hala anılarında Afrika savanlarının yumuşak toprağını saklayan bu hayvanların hassas tabanları için en kötüsü.
Dünyanın bizim bir dişi filin refahıyla uğraşmamızdan daha ağır sorunları olduğunu biliyorum, ama ………. Hayvanat bahçesinin keyifle taşıdığı iyi şöhret beraberinde sorumluluklarda yüklüyor ve bu ,ne kadar benim abartmam gibi görünse de, onlardan biri. Susi’ye bakmak küçük mü küçük bir yerde ve onun için cehennemin zemini olan çimentoya yerleşmektense ,onun hayatını saygın bir şekilde sona erdirmek. Kime baş vurmalıyım?
Hayvanat Bahçesi yönetimine mi? Belediyeye mi? Yoksa vicdan sahibi topluma mı ?